
Gürsel Demirok
Trump-Erdoğan görüşmesinin ardından
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM 80. Genel Kurulu ardından,25 Eylül'de Washington'daki Beyaz Saray’da Başkan Donald Trump tarafından ağırlandı. İki liderin görüşme öncesi yaptığı açıklamalara göre, F-16 ve F-35 alımı, Heybeliada Ruhban Okulunun açılması, Halkbank Davası, ABD'nin Türkiye'ye ticari yaptırımları ile Türkiye'nin Rusya'dan petrol ürünleri alımı ana gündemi oluşturdu.
Görüşmenin ardından Trump, "Harika bir görüşmeydi. Birçok konuda sonuca ulaştık." açıklamasında bulundu. Trump ile çok kapsamlı bir görüşme yaptıklarını ve Washington'dan memnun ayrıldığını belirten Erdoğan da "evvelemirde ticaret ve yatırım ilişkilerimizi müşterek menfaatler temelinde geliştirmek için atılabilecek adımları görüştük. Savunma alanında iş birliğinin önünü açacak adımları yapıcı bir bakış açısıyla irdeledik" dedi. Erdoğan'ın heyetinde yer alan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar ise, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubıo ile “Stratejik Sivil Nükleer İş birliği Mutabakat Zaptını” imzaladıklarını duyurdu.
Trump- Erdoğan görüşmesinin nasıl gerçekleşeceği merak konusuydu. "Trump show" havasında, görüşme öncesi Trump'ın basına yaptığı açıklamada Erdoğan'dan öğücü ifadelerle söz etmesi AKP'ye yakın çevrelerde ve medyada memnunlukla karşılandı. Görüşmelerde ne alınıp ne verildiğinden, ABD'ye ne tür vaatlerde bulunulduğundan ziyade, Trump'ın Erdoğan hakkında dile getirdiği Erdoğan'ın ne denli başarılı bir lider olduğuna ilişkin sözleri ön plana çıkarıldı.
"Harika geçtiği ve birçok konuda sonuca ulaşıldığı" söylenen görüşmenin içeriği hakkında şu aşamada bir değerlendirmede bulunabilecek konumda değiliz. Bu görüşmeden önce 20 Eylül’de Milat Gazetesi'nin benimle yaptığı bir söyleşide, ABD- Türkiye ilişkilerine ilişkin yöneltilen bir soruya verdiğim yanıtta, Trump'ın, Türkiye'nin bölgedeki güçlü konumunun ve bölgedeki stratejik öneminin farkında olduğunu belirttikten sonra "Günümüzde, ABD ile ilişkilerimiz çok boyutlu bir nitelik kazanmıştır. Son dönemde yaşanan bölgesel ve küresel gelişmeler etkisiyle ABD ile ilişkilerimizde yoğun bir temas trafiği yaşanmakta. ABD'yle her ne kadar görüş ayrılıklarımız olan bazı konular var ise de birçok bölgesel ve küresel sorunda benzer görüşlere sahibiz." demiştim.
Görüşme öncesi basın mensuplarına yapılan açıklamaları televizyonda izlerken bu beyanımı anımsadım ve gündeme gelebilecek konuların neler olabileceğini düşündüm. İki ülke arasında ikili ilişkiler ve bölgesel sorunlar olarak ele alınabilecek o kadar çok konu var ki. Ancak dar zamanda iki lider açısından öncelik taşıyan konuların ele alındığı anlaşılıyor. Askeri, ticari ve enerji konularının bu çerçevede görüşmelerde öne çıktığı görülüyor.
Görüşme bağlamında ABD tarafından dile getirilen üç beyana kamuoyunda işaret ediliyor:
Trump görüşme öncesi basına açıklama yaparken, sürgündeki günlerine atıfla “Hileli seçimleri en iyi o (Erdoğan) bilir" şeklinde bir söz sarf etmişti. Bu sözün kimi çevrelerce dikkat çekici bulunduğu görülüyor. Trump'ın bu sözü ile neyi kastettiği tartışılıyor. Kimisi Trump’ın ABD deki 2020 Başkanlık seçimini kastettiğini söylüyor, kimileri de Türkiye'de son yıllarda gerçekleşen seçimler ile anayasa referandumunun kast edildiğini ileri sürüyorlar. . Bu çerçevede Trump'ın sözünün "hem Erdoğan'ın iç ve dış meşruluğuna ilişkin dolaylı bir eleştiri niteliği taşımakta hem de liderler arası diplomasi bağlamında stratejik bir mesaj olarak" değerlendirildiği de görülüyor.
Erdoğan'ın Amerika'da iken Fox News'a verdiği bir mülakatta Trump için “Hani yedi ayda yedi savaşı bitirecekti?" yollu beyanına ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun "Dışarıda öyle söyleyenler sonra yalvar yakar Beyaz Saray'ın kapısında bekliyorlar" mealinde sözü de kamuoyunda eleştirilere yol açtı. Rubio’nun beyanı "küstahça" ve "açık seçik aşağılama" olarak nitelendirildi. İletişim Başkanlığı Erdoğan'ın Fox'a verdiği mülakata ilişkin açıklamada bulundu ise de tartışma devam ediyor.
Kamuoyunda tartışmalara yol açan bir diğer gelişme de 25 Eylül buluşmasını mükemmel ötesi olarak yorumlayan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'a atfen yer alan bir beyan. Kulis haberlerine göre, 25 Eylül arifesinde bir panelde konuşan Barrack, Trump ile bir görüşmesinde Trump'ın, "Erdoğan'a istediğini verelim" dediğini. Kendisinin “İstediği nedir?" diye sorduğunu. Trump’ın da "meşruiyet (legitimacy) " şeklinde yanıt verdiğini söylemiş. Bu beyan da kamuoyunda ve iç politikada tepkilere yol açtı. "Meşruiyet" sözünün hangi anlamda kullanıldığına ilişkin değerlendirmeler yapıldı.
Trump'ın "meşruiyet" sözünü Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış şöyle yorumluyor:
Trump'ın kullandığı meşruiyet kelimesinin uluslararası anlamı bir devlet ya da liderin uluslararası sistemde kabul görmesi veya normalleşmesidir. Burada Erdoğan'ın Batı tarafından yeniden 'kabul edilebilir bir aktör' olarak sunulması önemlidir. İç siyasadaki anlamıysa 'bakın ABD bile Erdoğan'ı tanıyor, onunla iş yapıyor' şeklinde algılanarak destek üretilmesidir"
"Trump Erdoğan'a meşruiyet kazandıracak" sözünü değerlendiren bir yurttaş ise "meşruiyet lafı enteresan, sanki şimdi meşru değilsin, Türkiye'deki yönetim meşru değil anlamı çıkıyor. Rahatsız edici bir kelime" diyor. Bir yurttaş da bu sözü "Erdoğan'ın iktidarı sürdürmesi için tam destek vereceğiz. Onu iç politikada güçlü göstereceğiz. 'İstediğini alan bir lider gibi' olacak. Tabii bizim de beklentilerimizi karşılayarak" şeklinde değerlendirme de bulunuyor.
Bu tür tepkiler üzerine Barrack, "Herhangi bir siyasi anlamı değil, saygıyı kastettim" şeklinde bir açıklamada bulunma ihtiyacını hissetti.
Öte yandan, ABD medyasında yapılan değerlendirmeler ise görüşmeyi önemsemez, küçümser ve kayda değer görmeyen bir havada. Alaycı. Alışık olmalılar bu tür görüşmelere. Buluşma, Türkiye’de ön planda değerlendirilip tartışılırken, ABD'de böyle bir atmosfer yok.
Erdoğan'ın uçağında bulunan gazetecilerimize, uçakta soracakları soruların liste halinde dağıtılması da tartışılan konular arasında... Bu soruları X'te paylaşan Medya Ombusmanı Faruk Bildirici "Bunun bir açıklaması var mı?" diye soruyor. Bildirici, ABD ile enerji alanında imzalanan anlaşma, Rusya'dan petrol ve doğal gaz alınmaması konusundaki ABD talepleri, Boeing uçaklarının alımı için imzalanan anlaşma, F-35 konusunda neler konuşulduğuna ilişkin uçaktaki gazetecilerin Erdoğan'a soru yönetmemelerine de anlam verememiş. Bildirici'nin bu tepkisine bir anlam veremeyen bir yurttaş ise "Bildirici'nin bilmesi gerekir. Son yılların yerleşik uygulaması bu. Asıl sorun bu listenin Bildirici'nin eline nasıl geçti? Sızıntı nerede?" demiş.
Trump-Erdoğan görüşmesinin yansımaları ülkemizde bir süre daha kamuoyunu ve iç politikayı meşgul edecek, övgüler ve eleştiriler sürecek gibi görünüyor. İlişkilerin iki müttefik arasındaki ilişkiden ziyade, iki devlet arasında ticari ağırlıklı bir ilişkiye dönüştüğü, müttefikliğin yağlı müşteriliğe evrildiği ve bundan ABD'nin kazançlı çıktığı şeklindeki eleştiriler bu çerçevede dikkat çekiyor. Keza, bir takım iç hesaplarla, başkalarından medet umulmaması, onurlu ve gururlu halkımızın duygularının dikkate alınması, onun bunun diline düşülmemesi, ABD'ye güvenerek, dayanarak iç politikada karşılaşılan zorlukların kapatılmaya çalışılmaması gerektiği, bunun faturasının ağır olabileceği belirtiliyor.
Bu tür eleştiriler bir yana, iki lider arasındaki görüşmenin ve birlikte verilen fotoğrafın Erdoğan açısından yararlı olduğu kuşkusuz. Ülke içinde çeşitli sorunlarla baş etmek durumunda olan Erdoğan'ın itibarı, AKP'ye yakın seçmen nezdinde daha güçlenmiştir. Muhalefet karşısında da eli kuvvetlenmiştir. Bu itibarla, muhalefete ve diğer baskı gruplarına karşı tutumunu daha da sertleştirmesi beklenebilir. Görüşmenin önümüzdeki süreçte ikili ve Rusya ile ilişkiler ve Suriye, Gazze gibi bölgesel konularda ne gibi yansımaları olabileceği ise zamanla görülecek.
Başta ABD, Batılı ülkelerin AKP iktidarının ve Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığının devamından yana bir izlenim verdikleri ve Türkiye'deki kimi anti- demokratik gelişmeleri yeterince önemsemedikleri kamuoyun da yerleşik bir kanı. 25 Eylül görüşmesinin bu kanıyı güçlendirdiği de söylenebilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.