
Gürsel Demirok
Arkeoloji Müzesi yıkıldı
"Antalya'mızın tarihi ve kültürel belleği, Türkiye Cumhuriyeti müze mimarlık tarihinin birincilik ödüllü ilk projesi, modern mimarlık mirası Antalya Müzesi, bilim ve hukuk dışı bir raporla, toplumsal rıza olmadan, bir gecekondu gibi yıkılmıştır! Biz Müze Çalışma Grubu olarak bu yıkımın gerçekleşmesine yol açan tüm sorumlulardan hesap sormak için hukuki süreçleri işletmeye devam edeceğiz. Müze önündeki falezlerin sit derecesinin düşürülmesini Antalyalıların unutmamasını sağlayacağız. Müze ve bağlantılı arazinin kamu alanı olarak korunması konusunda daimî bekçiler olacağız."
Bu sözler yıkımı önlemek amacıyla oluşturulan Müze Çalışma Grubu'nun Sözcüsü Prof. Dr. Gül Işın'a ait.
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılmak istenmesi Mart ayından bu yana ülke gündemindeki konular arasında idi..
Müze Antalya’nın simge yapılarından biri idi.. Kültür ve Turizm Bakanlığı binayı yıkmaya karar vermiş. Gerekçe olarak binanın depreme dayanıksız olmasını ve artan depolama ihtiyacını göstermiş. Antalyalıların müzenin yıkılmasını önlemek üzere sürdürdükleri mücadeleyi umursamayan Bakanlık aldığı karar doğrultusunda binayı yıktı. Antalyalıların gözleri yaşlı, yürekleri buruk.
Yıkılan alanda “Yeni Antalya Müzesi Projesi" adı altında modern bir arkeoloji binasının 2026'ya kadar inşa edilmesi öngörülüyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy geçen hafta X'de yaptığı paylaşımda, "Depreme dayanıklı, zamanın koşullarına uygun, modern müzecilik anlayışıyla hayata geçireceğimiz yeni müze projesi için Antalya Arkeoloji Müzesi'ndeki 100 bine yakın eseri, uzman ekiplerince taşıdık. Herakles Lahdi ve Yorgun Herakles heykelinin de aralarında bulunduğu binlerce eserimiz koruma altında. Eserlerimizi yeni teşhirleri hazırlanana kadar sıkı güvenlik önlemleri altında, uygun iklimlendirme şartlarına geçici yerlerinde muhafaza edeceğiz. Kültür hazinelerimizi Antalya'daki yeni müzemizde geleceğe emanet ediyoruz." dedi.
Uzun süre gösterilen tepkilere sessiz kalan Bakan'ın bu açıklaması dikkat çekici ve önemli. Bakanın beyanından, modern müzecilik uygulamasını sergileyebilecekleri başka bir yer bulamadıkları anlaşılıyor. Bu noktaya nasıl gelindi anımsayalım:
Özellikle Perge’de bulunan Roma Dönemi heykeltıraşlık eserleriyle ve müze kurtarma kazılarından ortaya çıkan ilginç ve benzersiz buluntularıyla yıkılan Antalya Arkeoloji Müzesi dünyanın en önemli müzeleri arasında sayılıyordu.
Böyle önemli ve değerli bir müzenin yıkılması kararına yoğun tepki gösterildi. Yıkımı önlemek amacıyla açıklama üzerine açıklama, toplantı üzerine toplantı yapıldı. Bu amaçla bir de Müze Çalışma Grubu oluşturuldu. Grup Antalya'nın önde gelen sivil toplum kuruluşlarından oluşuyordu.
Müze Çalışma Grubu sözcüsü Profesör Dr. Gül Işın, çeşitli vesilelerle yaptığı açıklamalarda, binanın sıradan bir bina olmadığına işaretle, “Bu yapı, Türkiye’nin yarışma projesi ile inşa edilen ilk müzesidir. Bu özelliği bile tek başına, ona tarihi ve belgesel bir değer katmaktadır. Sadece Antalya için değil, Türkiye'nin mimarlık kültürü için de eşsiz bir değere sahiptir… Özgün nitelikleri sayesinde, 1988 yılında Avrupa Konseyi’nden ‘Yılın Müzesi” unvanını almıştır’ diyerek, Kültür ve Turizm Bakanlığının, yıkım kararını ertelemesi ve tüm uzmanların katılacağı bir çalıştay düzenlenmesi çağrısında bulunuyordu. Profesör Işın'ın çağrılarını duyan olmadı, umursayan olmadı.
Yıkım kararına tepki olarak çok sayıda sivil toplum kuruluşu, meslek odası, akademisyen ve yurttaş günlerce müze önünde toplantılar düzenlediler. Yapılan açıklamalarda, yıkım sürecinin kapalı kapılar arasında yürütüldüğü, kamuoyunun bilgilendirilmediği ve katılımcı bir süreç işletilmediği vurgulandı. Müzenin hem mimari hem de kültürel açıdan korunması gerektiği belirtildi. Geleneksel Akdeniz mimarisinin avlulu yapısının modern bir yorumla birleştirildiğine işaret edildi.
Yıkıma gösterilen tepkiler çerçevesinde, Antalya Kent İzleme Platformu tarafından çevrimiçi panel düzenlendi.” Antalya Müzesi neden ve nasıl korunmalı?” başlığı ile düzenlenen panelde konunun uzmanları bir araya geldi. Panelde ortak görüş, binanın yıkılması değil, güçlendirilerek korunması gerektiği yönünde oldu. Binanın güçlendirilmesinin mümkün olduğu, yıkılması halinde 180 milyon TL’lik bir yatırımın çöpe gideceği vurgulandı. Kente sürdürülen kazı çalışmaları dikkate alındığında yeni birçok müzeye ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Antalya Müzesi’nin sadece bir sergi alanı olmadığı, adeta bir üniversite niteliği taşıdığı ifade edildi.
Düzenlenen bu toplantıların yanı sıra Antalya içinden ve dışından yıkım kararına kamuoyundan tepkiler yükseldi. Müzeden övgüyle söz eden açıklamalar yapıldı. Ülkemizin gurur kaynaklarından biri olduğu belirtildi. Sosyal medyada, bir yurttaş arkeoloji müzelerinin önemini şöyle anlatıyordu:
“Bir yıkma merakıdır gidiyor. Antalya gibi turizmin merkezi olan bir kente, değil bir, iki arkeoloji müzesi, beş tane arkeoloji müzesi gereklidir. Milyonlarca turist her yıl bu kenti ziyaret ediyor. Unutmayın ki Paris’te üç bin müze vardır. Gelin dört müze daha yapalım Antalya’mıza. Koruyarak büyütelim. Geliştirelim. Yüceltelim. Yıkıma hayır. Daha dört arkeoloji müzesine evet. Tüm toplum kesimlerine çağrımdır: Yıkması kolay yapması zor. Bu ülke binlerce arkeoloji müzesi kaldırır. Depolar arkeolojik eserlerle dolup taşıyor. İstanbul 20 arkeoloji müzesi kurulmayı hak ediyor. Ankara, İstanbul, İzmir onar arkeoloji müzesinin eserlerine sahip. Yeni müze binalarının inşasına ihtiyaç var. Gelecek kuşaklara borcumuzdur bu.”
Bir yurttaşımız ise, “Her alanda neredeyse, sürekli bir ‘antagonizma’ ya da ‘zıtlaşma’ ile karşılaşıyoruz. Antalya Müzesi’nde de benzer bir durum söz konusu. Umarım sağduyu galip gelir” diyordu.
Maalesef sağduyu galip gelmedi. Uyarılar dikkate alınmadı. Bakanlık toplumdan gelen tepkileri dikkate almadı, önemsemedi, yıkım kararını ertelemedi, çalıştay düzenlemedi.
Önümüzdeki süreçte Antalyalıların gözü, Müze Çalışma Grubu'nun atacağı adımlarda ve Bakan Ersoy'un sözünü ettiği yeni müze projesi üzerinde olacak. Bakanın işaret ettiği hedefe ne şekilde ne zaman ulaşılacağı yakından takip edilecek.
Zeytin ağaçlarının kırımına tepki gösteren Akbelenli köylü kadın "Bu zeytinliklerin hali ne böyle? Zeytinlere ne yaptınız böyle? Sizin hiç köyünüz yok mu? Hiç mi köyden beslenmediniz? Hepinize yazıklar olsun. Bir yudum suyu muhtaç olun. Biz kurtarmaya çalışırken siz yok ettiniz."diyordu. ”Antalya Müzesi, bilim ve hukuk dışı bir raporla, toplumsal rıza olmadan, bir gecekondu gibi yıkılmıştır! Bu yıkımın gerçekleşmesine yol açan tüm sorumlulardan hesap sormak için hukuki süreçleri işletmeye devam edeceğiz. “ diyor Antalyalı profesör kadın. Günümüz Türkiye’nin öyküsü bu iki kadının sözlerinde saklı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.