Ekonomik kriz diz boyu. Hayat pahalılığı, işsizlik diz boyu.Dertli insanların gözü siyasilerde. Türlü sıkıntılar içinde bunalan insanların gözü siyasilerde. Umuyorlar ve diliyorlar ki siyasiler dertlerine , sıkıntılarına çözüm bulsunlar.Ancak bu sorunlara çözüm bulmakta zorlanan siyaset hamasi nutuklarla yurttaşı oyalamaya çalışıyor.

Siyaset, hamasi nutuklar atmaktan öte, ülke sorunlarına, yurttaşların sorunlarına çözüm bulmak sanatıdır.Ülke sorunlarına, yurttaş sorunlarına çözüm bulmakta yetersiz kalan siyaset, ekonominin dışında, gündemine başka konuları almakta, o konuların tartışılmasını istemekte.

Çeyrek asra yakındır iktidarda olan AKP'nin tüm hesapları Erdoğan'ın tekrar seçilmesi ve partinin iktidarını sürdürmek üzerine kurulu. "Terörsüz Türkiye" sloganı adı altında son dönemde uygulamaya konulan politika ve DEM Parti ile kurulan yakın temas da bu çerçevede değerlendiriliyor.
Ekonomik krize çözüm getiremeyen iktidar, bu hesabı doğrultusunda gündeme yön veriyor. AKP'nin bu tutumu gayet doğal bulunabilir. Muhalefet iktidar olmak için, iktidar, iktidarını sürdürmek için uğraşır. Önemli olan meşru kulvarda koşulması.

Soru şu: Siyaset arenasında koşu meşru kulvarda mı gerçekleşiyor?

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde başarıyla çıkan CHP, o tarihten bu yana AKP'nin korkulu rüyası.ÖnümüzdekiCumhurbaşkanlığı seçimini CHP adayının kazanması ve genel seçimden CHP'nin üstün çıkması AKP için bir kâbus. AKP için kâbus olan bu senaryo, iktidar özlemi çeken CHP yanlılarınca bir umut ışığı.

AKP bu senaryonun gerçekleşmemesi için türlü oyun planları hazırlıyor ve uygulamaya koyuluyor. CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu önce yargı kıskacına alındı, ardından tutuklanarak Silivri'ye gönderildi. AKP'nin itibarsızlaştırmaya çalıştığı CHP'nin de başı yargı ile dertte. AKP'nin yargıyı siyasi amaçlarına alet ettiği şeklinde iddialar bu çerçevede dile getiriliyor.Kimi CHP'liler de AKP'nin değirmenine su taşıyor görünümündeler."CHP, kimselerden çekmedi chplilerden çektiği kadar" bu bağlamda söyleniyor.

Öte yandan kimileri de, askeri darbeler yıllarında yargıya müdahalelere sessiz kalanların günümüzdeki gelişmelere tepki göstermelerine anlam veremiyorlar. Ne demişler, kötü örnek örnek olmaz. O tarihte de yargıya müdahale doğru değildi, bugün de doğru değil.Bağımsız, tarafsız yargı ne karar verirse saygı duyulur. Önemli olan yargının siyasete alet edilmemesi.Yargı kararlarına gölge düşürülmemesi.Hukukun, her nevi muhalif sese aparat olarak kullanılmaması.

Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları tutuklandığı, birçok belediyenin kayyumlarla idare edildiği ve, siyaseten ters düşülen her kurum ve kuruluşun anti-demokratik ve hukuk dışı kararlarla susturulmak istendiği görüşü hukuk çevrelerince bu bağlamda vurgulanmakta.

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyum atama kararı da bu çerçevede değerlendirilmekte. Aynı hukuk çevreleri "kararın hukuka , usul kurallarına, Anayasa'ya ve demokratik hukuk devleti ilkelerine uygun hiçbir yönü bulunmamaktadır" demekteler.

Gelişmeler kaygı verici, umut kırıcı. Türlü çeşitli senaryolar ortalıkta dolaşıyor. Mahkeme kararı gergin olan siyasi ortamı daha da gerginleştirdi. Mahkeme kararları üzerinden CHP'yi design etme çabaları eleştiriliyor.Hukukun siyasallaştırılması reddediliyor.Verilen her haksız ve hukuka aykırı kararın hukuk sistemimize ve vicdanlarda telafisi imkansız sonuçlara neden olduğu hatırlatılıyor. Siyasi yarışın meşru kulvarda yapılması gereği vurgulanıyor.

Ülkemizi, Anayasa'nın, hukukun, demokrasinin, en temel hak ve özgürlüklerin egemen olduğu bir ülkeye dönüştürme mücadelesi sürmeli.Ekonomik krize çözüm bulunmalı. Sosyal adalet, iş, aş en temel ihtiyaç olarak karşılanmalı. Gerçek gündem bunlar olmalı..