
Gürsel Demirok
İSVİÇRE'DEKİ AKÇAAĞAÇ (2)
Törenin en gözde konukları ise Hatun ve Tuba Öğretmenlerin öğrencileriydi. Ellerinde Türk ve İsviçre bayraklarıyla merakla bakıyorlardı etraflarında olup bitenlere Anaokulu öğrencileri anlayamamışlardı, insanların dikilen fidana ve kendilerine bu denli ilgi göstermelerinin nedenini. Türkçe ve Türk Kültürü derslerine devam eden öğrenciler ise parka neden geldiklerini biliyorlardı. Anlatmıştı öğretmenleri ağacın insan yaşamındaki önemini, dikilen fidanın değerini. Dedeleriyle birlikte fidanın köklerine toprak koyarken mutluydular. Akçaağaç, birinci kuşağa duyulan şükran hislerinin yanı sıra, İsviçre'deki Türk toplumunun Türkiye sevdası ile İsviçre'ye entegrasyonunun bir sembolüydü.
Zaman çok hızlı geçiyor. Ancak o günlerin unutmadığım güzel anıları bende de taptaze. Dilerim. 'Neden Olmasın?' başlıklı öykünün kahramanı Betül hanımın yukarıda işaret ettiğim konuşmasında dile getirdiği hususlar bir gün gerçekleşir. Akçaağaç, birinci kuşağa duyulan şükran hislerinin yanı sıra, İsviçre’deki Türk toplumunun Türkiye sevdasıyla İsviçre’ye entegrasyonunun bir sembolü. Toprak ağacı besleyen, yaşatan en önemli unsur. Tıpkı hava, su, güneş gibi. Hava, su, güneş İsviçre’nin toplumumuza, başta eğitim olmak üzere sağladığı olanaklar ise, toprakta birinci kuşağın oralara taşıdığı kültürel ve manevi değerlerimiz. Hepsi birbirini tamamlıyor. Entegrasyon bu olmalı.
20 yıl önce yazdığım bir yazımda şöyle demişim:
'Kadınlarımız, yavrularının kültürel ve manevi değerlerini korumalarına ve eğitimlerine nasıl özen özen gösteriyorlarsa, akçaağacın köklenmesine ve güçlenmesine öyle özen gösterecekler. Gençlerimiz de kadınlarımıza destek olacaklar. Aradan on yıllar geçecek ve 19 Mayıs'ta dikilen fidan büyüyüp İsviçre Türk Toplumunun ağacı olacak, insanlarımız Akçaağacın bulunduğu parkta 19 Mayıs'larda bir araya gelecekler, birlik ve beraberliklerini kutlayacaklar...'
Geçenlerde Zürih'ten dostum Cemil Baysal'ın şu yazısını sosyal medyada okudum:
İsviçre Türk Kadınlar Derneği, 19 Mayıs Pazar günü 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında özel bir kahvaltı programı düzenledi. Winterthur’da gerçekleştirilen bu etkinliğe çok sayıda vatandaş katılım gösterdi. Etkinlikte, 20 yıl önce dönemin Zürih Başkonsolosu Gürsel Demirok'un önerisiyle dikilen ağacın yıldönümü kutlandı. Kahvaltının ardından katılımcılar, 20 yıllık ağacı ziyaret etti ve bu özel anı hep birlikte kutladı. İsviçre Türk Kadınlar Derneği'nin o dönemdeki başkanı olan Fatma Jäggli, bugünkü programın anlam ve önemini anlattı. Jaggli, bu ağacın Türk toplumunun İsviçre’deki varlığını ve birlikteliğini simgelediğini vurgulayarak, bu tür etkinliklerin toplumsal bağları güçlendirdiğini belirtti.' Yazının altında o yıllardaki dernek başkanı Fatma Jaggli'nin ağacın öyküsünü anlatan bir video mesajı vardı. Jaggli mesajında, önerim üzerine dikilen ağacın İsviçre toprağının yanı sıra tarafımdan Türkiye'den getirtilen topraklan harmanlandığını hatırlatıyordu.
Baysal'ın yazısını okuyunca, Fatma hanımın videosunu izleyince çok mutlu oldum. Akçaağacın dikiminin 20. yılında düzenlenen kutlama benim için çok anlamlıydı. Kadınlarımızın akçaağaca sahip çıktıklarının, değer verdiklerinin bir göstergesiydi. Başta Fatma Jaggli kendilerini içtenlikle kutluyorum. Sevgi ve selamlarımı yolluyorum.
Öte yandan, insanlarımızın yoğun olarak yaşadıkları diğer ülkelerdeki kadın derneklerimizin de yerel makamlarla işbirliği ile yaşadıkları yörelerdeki parklara sembol niteliğinde akçaağaç veya çevreye uygun bir ağaç dikmelerini dilerim. Her 19 Mayıs'ı birlikte kutlayacaklar...'
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.