
Gürsel Demirok
Geçmişi Korumak Geleceğe Sahip Çıkmaktır
Antalyalılarının çağrılarına kulaklarını tıkayan Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya Arkeoloji Müzesi’ni yıkmaya yönelik çalışmalarını dolu dizgin sürdürüyor. Müze bahçesinde belirgin bir hareketlilik gözleniyor. Ankara plakalı lüks araçlar, konteynerler bahçeye girip çıkıyorlar. Yıkım için 1 ay 45 gün süre verildiğinden söz ediliyor.
Müzesi'nin kapatılmasına yönelik tepkiler de dinmiyor. Müzenin önünde her gün toplanan Antalyalılar müzenin kapatılma kararını protesto etmeye devam ediyorlar. Sivil toplum kuruluşları temsilciler sırayla her gün açıklamalarda bulunuyorlar. Bu çerçevede Temmuz ayının son gününde müze önünde Antalya Sanatçılar Derneği (ANSAN) ve Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği (SAYD) ortak basın açıklaması yaptılar. Her iki kurum da müzenin yıkılmasına karşı olduklarını güçlü ifadelerle dile getirdiler.
Antalya’nın kalbinde, Akdeniz'in kültürel belleğini taşıyan Antalya Arkeoloji Müzesi, 1964 yılında açılan ulusal bir proje yarışması sonucunda Antalya’lılara ve ülkemize kazandırılmıştı. 1972 yılında ziyarete açılan müze,1988 yılında Avrupa Konseyi tarafından Yılın Müzesi Özel Ödülü’nü de kazanmıştı. Bu gerçekler günlerdir müze önünde anlatılıyor.…
Müze ile ilgili gerçekleri başta akademisyenler, mimarlar, mühendisler konunun uzmanı birçok sivil toplum kuruluşu temsilcileri sürekli anlatıyorlar. Bu amaçla oluşturulan Müze Çalışma Grubu toplantılar düzenliyor, basın açıklamaları yapıyorlar.
Cümle alem duydu Antalyalıların haykırışlarını, tek duymayan yazın ortasında müzeyi ziyaretçilere kapatan ve yıkım çalışmalarına girişen Kültür ve Turizm Bakanlığı. Tepkileri duymazdan geliyor, bilmezden geliyor umursamıyor. Antalyalıların sordukları soruları yanıtlamıyor. Önemsemiyor. Sanki üç maymunu oynuyor Bakanlık.,.
Neydi Antalyalıların anlatmaya çalıştığı? Bu sorunun yanıtını ANSAN adına 31 Temmuz akşamı müze önünde konuşan Mülkiyeli yazar Nilüfer Gülerman verdi:
"Bu eşsiz müze, sadece taşlardan ve vitrinlerden oluşan bir bina olmanın ötesinde, halkın hafızası ve kültürel kimliğidir. Mimari tasarımı ve sergi alanlarının düzenlemesiyle, müze, yıllar içinde Antalya halkı ve ziyaretçileri için önemli bir kültürel hafıza mekânı haline gelmiştir. Müzede sergilenen ve sergilenmeyen on binlerce eser, şehrin geçmişini ve kültürel mirasını günümüze taşırken, aynı zamanda geleceğe de ışık tutmaktadır. Her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlarken ve şehrin kültürel ve turistik değerini artırırken; bir yandan da eğitimciler, sanatçılar, araştırmacılar ve tarih meraklıları için nasıl büyük bir ilham kaynağı olmaktadır" dedi…
Müzenin yıkılmasının, geçmişi silmek, belleği parçalamak ve geleceğin öğrenme hakkını elinden almak anlamına geldiğini vurgulayan Gülerman “Bu müzenin yıkılması, sadece taş duvarların değil; kültürel sürekliliğin, ortak hafızanın ve Antalya’nın tarihsel mirasının yitirilmesi anlamına gelir." şeklinde konuştu.
Yıkım kararının ardında müzeyi bir kumpasa kurban etme düşüncesinin yattığını belirtti. Atatürk'ün
“Bir vatanın sahibi olmanın yolu, o topraklarda yaşanmış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanıma ve sahip olmaktan geçer.” sözünü Kültür ve Turizm Bakanlığına anımsattı.
Gülerman'ın açıklamasından da görüldüğü üzere, Antalya Sanatçılar Derneği (ANSAN) , Antalya Arkeoloji Müzesi’nin korunması gerektiği yolunda günlerdir yapılan ortak çağrıyı tekrarladı. Müze’nin mevcut yapısının orijinal hali ile korunmasını, yeni bir yapı düşünülüyorsa müze alanının içindeki alana inşa edilerek, tarihi eserlerin daha fazla yıpranmadan yaşatılmasını ve gelecek kuşaklara daha güçlü biçimde aktarılmasını talep etti.
Seyahat Acentaları Yöneticileri Derneği adına gazeteci Mehmet Selçuk Ada tarafından yapılan açıklamada da, benzer hususlar tekrarlanarak, müzeyi yıkım kararının turizmi baltalayacağı vurgulandı. Açıklamada, müzenin kapatılması yerine Meteoroloji ve Karayolları arazilerinin değerlendirilerek müzenin genişletilmesi gerektiği savunuldu. Depolarda bekletilen binlerce eserin sergilenmesi gerektiği belirtildi. Antalya'nın kültürel mirasına yapılan bu müdahalenin uzun vadede şehrin turizm çeşitliliğine zarar vereceği uyarısında bulunuldu.
Bugüne kadar müze önünde yapılan açıklamalardan, Antalyalıların, geçmişimizi silmek değil, onu geleceğe taşımak için hep birlikte seslerini duyurmaya devam edecekleri anlaşılıyor.
Antalyalıların bu sesine kulak verilmeli. Atatürk'ün "Antalya en güzel yeridir" dediği bu güzel kente kültürel bir haksızlık yapılmamalı. Tepeden inme kararla alınan yıkımdan vazgeçilmeli. Tescil edilerek koruma altına alınmalı ve ziyarete açılmalı, daha fazla tanıtılmalı. Bina restore edilerek güçlendirilmeli, yeni alanlar açılarak kentin orta yerinde kültürün, felsefenin, edebiyatın, sanatın, sosyal aktivitelerin, entelektüel faaliyetlerin merkezi haline getirilmeli.
Kültür ve Turizm Bakanlığı da Antalyalıların bu yöndeki çağrılarını önemsemeli." Geçmişi koruma geleceğe sahip çıkmaktır" sözünü unutmamalı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.