Gürsel Demirok

Gürsel Demirok

ANTALYALILARIN KÜLTÜR BAKANINDAN DİLEKLERİ

Sosyal medyada ilgi çekici bir video izledim. Bir grup genç "deprem ve restorasyon gerekçesiyle" ülke çapında yıllardır kapalı tutulan müzelere dikkat çekiyorlar. İfade ettiklerine göre 35 müze bu gerekçe ile kapatılmış.

İstanbul, İzmir, Aydın, Muğla, Isparta, Mersin, Hatay, Konya, Niğde, Nevşehir,Kütahya, Adıyaman, Elazığ,Malatya gibi şehirlerimizde kapalı olan müzelere işaret eden gençler videonun sonunda "Antalya Müzesi kapatılamaz" diyorlar.

Videoya yapılan yorumlar da ilgi çekici. Bir yurttaş,"Eserler nerede kimbilir?" diye soruyor.Bir diğeri "Tarihi alanlar tüm ülke genelinde restorasyon bahanesiyle kapalılar. İçlerinde birileriyle işbirliği halinde soygunlar yapılmakta." diyor. "Bir çoğunda çok sayıda eserin envanterden kaybolduğu bildirilip soruşturma açılmış. Fakat soruşturma sonuçlarını bulamadık.Hepsinin envanteri tekrar kontrol edilmelidir" diyor bir başkası. Bir yurttaş da yakınıyor: " Halk olarak geleceğimizden endişeliyken geçmişimize bile sahip çıkamıyoruz. İçerde satılmadık eser kaldı mı acaba?"

Restorasyon ve deprem gerekçesiyle müzeler kapatılmış olabilir. Bütçedeki kısıtlamalar nedeniyle yenileri inşa edilmemiş olabilir. Ancak bu yorumlarda iktidara karşı bir güvensizlik duygusunun hakim olduğu görülüyor. Yorumlarda, geçmişimize sahip olamadığımız düşüncesi hakim. Maddi kazanç hesaplarıyla eserlerin pazarlandığı kaygısı hakim.

Antalya Arkeoloji Müzesinin yıkımını protesto etmek amacıyla günlerdir aşırı sıcağa rağmen müze önünde nöbet tutanlarda da benzer duygular hakim. Onlar da duygularını, tepkilerini, kaygılarını sosyal medya üzerinden dile getiriyorlar. Müze Çalışma Grubundaki 13 sivil toplum kuruluşu müze önünde sırayla basın açıklaması yaparak seslerini duyurmaya çalışıyor.

Yıllardır ülke çapında kapalı olan 35 müzeyi de hatırlatan bu kuruluşlar geçtiğimiz günlerde Arkeoloji Müzesi yakınındaki Meteoroloji binasının sessiz sedasız yıkıldığına, yaklaşık bir yıl önce müzenin önündeki falezlerin Sit 1'den, Sit 3'e düşürüldüğüne dikkat çekiyorlar. "Müzenin arkasındaki uygulama oteline çivi çakılmıyor. Tüm bunları birlikte düşündüğümüz zaman ister istemez kapalı kapılar ardında neler oluyor diye sorgulamadan edemiyoruz. Bu oldu bittiye dur demek için seslerimizi yükseltiyoruz" diyorlar.

Yıkım kararına bilim insanların da tepkiler geliyor. Bu çerçevede psikolog Dr. Nil Gönce, " Müzeler “kolektif kimlik kapsülleri”dir. Antalya Müzesi’nin yıkılmasıyla, Kentin 1972’den bu yana biriken arkeolojik hafızası siliniyor.,Tarihsel süreklilik bağı koparılıyor.Restorasyon alternatifi reddedilirken, “deprem gerekçesi” ile sunulan bilimsel verilerin kamuoyundan gizlenmesi, güven erozyonunu derinleştiriyor. Müzenin 2024’te 285.000 ziyaretçiye ulaşması, binanın salt “depo” değil, yaşayan bir kültür damarı olduğunu kanıtlıyor." diyor

"Kentsel rant” teorisinin, müze-otel söylentilerini anlamlandırıyor" diyen Gönce devam ediyor:. "Bu proje, kültürü turistik tüketim nesnesine indirgiyor,Kamusal alanı yatırımcıların tasarrufuna açıyor.100 milyon TL’lik güçlendirme yerine 2.5 milyar TL’lik yeni bina tercihi, ekonomik rasyonaliteyi değil, sermaye hareketlerini işaret ediyor."

Gönce, müzelerin, rant üretim alanı değil, kamusal hafıza mekânları olduğu hususunda uyarılarda bulunuyor..

Geçtiğimiz günlerde müze önündeki toplantılardan birine katılan 17 yaşındaki lise öğrencisi Dora, toplantıya gençlerin yeterince katılmamasından yakınarak," ...ülkemizin içinde bulunduğu durumdan ötürü sanat, kültür ve tarih bilinci arka planda kalıyor" demişti. Dora'nın bu sözlerini ilettiğim psikolog Dr. Gönce

"17 yaşındaki lise öğrencisinin “kültür arka planda” sitemi, eğitim sisteminin kültürel mirası ötekileştirmesinin sonucu. TÜİK verileri:Gençlerin %82’sinin son bir yılda hiç müzeye gitmediğini, MEB müfredatında kültürel miras ders saatinin %1’i geçmediğini gösteriyor ".diyor ve çözüm olarak zorunlu müze eğitimi ve gençlik küratörlük programlarını gösteriyor..

Dr Gönce, somut politika önerileri olarak yıkımı değil, demokrasiyi göstererek şu önerilerde bulunuyor:

Şeffaflık Taahhüdü: Deprem raporları ve proje maliyetleri online erişime açılmalı. İhaleye katılan firmaların şeffaf beyanı zorunlu olmalı.

Katılım Mekanizmaları:STK’lar, akademi, gençlik temsilcilerinden oluşan veto yetkili yerel kültür kuruları.

Halkın Tasarımı: Müze planları için açık fikir yarışması.

Alternatif Finansman:Kültürel Miras Fonu: Tarihi eser kaçakçılığına el konulan malların geliriyle beslenecek bağımsız kaynak.

Hukuki Garanti:Kültürel Miras Ombudsmanlığı: Kamu denetçisi nezdinde tahkim mercii.

Kamusal iradenin korunmasının önemini vurgulayan Dr. Gönce." Antalya Müzesi, Türkiye'nin demokrasi sınavının kültürel manifestosudur. Karar süreçlerinin “nasıl ve kiminle” yürütüleceği, yapılacak binadan daha kalıcıdır. Dora’ların sesi kısılmadan, kültürü piyasanın değil, halkın ellerine bırakacak bir yönetişim modeli inşa edilmeli. Müzelerimiz, geçmişin mezarları değil, geleceğin tohumluklarıdır. Onları yıkmak, hafızamızı katletmektir.” diyor.

Öte yandan Arkeoloji Müzesi önünde nöbet bekleyen yurttaşlarımızın yolunu gözlediği Antalyalı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy geçtiğimiz günlerde Aspendos'taydı. Efes'te başlatılan ve kısa sürede 251 kazı alanına yayılan "Geleceğe Miras" projesinin Aspendos Antik Kenti'ndeki uygulamalarında ulaşılan son durumu kamuoyuyla paylaşan Bakan "Aspendos'un üzerinden çağların örtüsünü kaldırıyor, bu büyük medeniyeti gelecek kuşaklara aktarıyoruz" ifadelerini kullandı."Geleceğe Miras" projesinin önemi hakkında ayrıntılı bilgi veren Ersoy, "Bu toprakların kültür varlığını, aziz milletimizin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatında katma değere dönüştürmek için bundan sonra da gece-gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz" dedi.

Bakanın sözünü ettiği proje ve çalışmalar her türlü takdirin üzerinde. Bakanı kutluyoruz ve alkışlıyoruz. Gece-gündüz çalışmaya devam edeceğini açıklayan Bakan'dan Antalyalıların bir dileği var:

Antalya Arkeoloji Müzesinin geleceğine ilişkin açıklamalarda bulunan bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının çağrılarına kulak vermesi, onların görüşlerini, önerilerini dinlemesi ve gelişmeleri kaygıyla izleyen hemşehrileri Antalyalılara, kaygılarını giderici açık ve net açıklamalarda bulunması...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürsel Demirok Arşivi

Uluslararası toplum sınıfta kaldı

03 Eylül 2025 Çarşamba 11:00

Zafer Bayramı Kutlamalarının Ardından

31 Ağustos 2025 Pazar 14:48

Büyükşehirlere kadın başkan

25 Ağustos 2025 Pazartesi 10:53

Siyasette psikolojiyi kullanan kazanır

19 Ağustos 2025 Salı 10:57

Bıçak kemikte

16 Ağustos 2025 Cumartesi 14:01

Siyaset halka kulak vermeli

07 Ağustos 2025 Perşembe 13:02

Geçmişi Korumak Geleceğe Sahip Çıkmaktır

04 Ağustos 2025 Pazartesi 11:31

Orman yangınları nasıl önlenebilir?

31 Temmuz 2025 Perşembe 10:56

İLERİ YAŞTA SİYASET

21 Temmuz 2025 Pazartesi 10:39