
Gürsel Demirok
Orman yangınları nasıl önlenebilir?
Orman yangınları ülkemiz gündeminde birinci sırada. Milletçe yüreğimiz yanıyor televizyon ekranlarında yangın haberlerini izledikçe. Kahroluyoruz, Türkiye'nin ciğerlerinin bir kez daha yandığını gördükçe.
Orman yangınlarının % 96'sının insan kaynaklı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "..sigara izmaritinden, söndürülmeyen piknik ateşine, ormana bırakılan camlardan anız yakmaya kadar çoğu zaman önemsiz görülen ihmallerin bedelini milletçe hep beraber ödedik, halen de ödüyoruz. Çok az da olsa sabotaj ve kasıt var." diyor. Gözaltına alınan, tutuklananlar hakkında bilgi veriyor.
Orman Bakanlığı da "Yeşil Vatanımız için seferberlik devam ediyor" diyerek, gerçek dışı iddialarla ilgili bir kitapçık yayınlıyor.
Artık durup düşünmek zamanı: "Sorunu nasıl çözebiliriz, orman yangınlarını nasıl önleyebiliriz?" Bu konuda görüş ve öneriler muhtelif.
Prof. Dr. Aziz Sancar "Yanmayan ağaç değil, yakmayan insan yetiştirmeliyiz" diyor.
AA'nın yetkililere atfen verdiği bir habere göre, Türkiye'deki ormanlık alanların büyük bölümünü oluşturan yangına hassas alanlar, ateşe daha dayanıklı ağaç türlerinden oluşturulan şeritlerle korunuyor. Kızılçam başta olmak üzere kolay tutuşan ağaçların etrafına, ateşe daha dayanıklı kara servi, mavi servi, zakkum, akasya, ahlat, kuşburnu gibi türler dikiliyor.
Bir bölgedeki ağaç türlerinin o bölgenin iklim ve toprak yapısından etkilendiğini belirten Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, Türkiye'de Ege ve Akdeniz bölgelerinin doğal ağaç türü olan kızılçamın, yangına en hassas türler arasında bulunduğunu ifade ediyor. Yanan ormanlık alanlar ağaçlandırılırken o bölgenin doğal ağaç türlerinin korunmasını esas aldıklarını söylüyor.
Bu bölgelerin coğrafi ve iklim özelliklerinin yanı sıra bölgede yaşayan insanların sahip oldukları sosyo kültürel ve ekonomik koşulların da değerlendirilmesi gerektiğini belirten İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Akbulut ise, "Yangın sonrası yapılacak ağaçlandırma çalışmalarında, bölgede doğal yayılış gösteren türlerin kullanılması önemlidir çünkü bu türler o bölgenin ekolojik koşullarına uyum sağlamışlardır. Aksi takdirde bölgeye getireceğiniz farklı türler o bölgedeki ekolojik faktörlere uyum sağlayamayabilir. Mevcut biyolojik çeşitliliği olumsuz yönde etkileyebilir. Farklı böcek zararları ve hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir." diyor.
Muğla Orman Bölge Müdür Vekili Enver Demirci de, "Yanan alanları en kısa sürede ağaçlandıracağız. Öncelikle doğal yöntemlerle getireceğiz, doğal yöntemlerle getiremediğimiz yerleri suni olarak sürüp fidan dikeceğiz ama birinci önceliğimiz doğal olarak aynı tür ağaçların, aynı bölgedeki tohumlardan elde edilmesi yönünde. Çalışmalarımızı da bu sahalarda hemen başlattık. Yanan alanın doğal yapısı neyse o ağaçlar dikilecek." şeklinde konuşuyor.
Soruna farklı bir açıdan yaklaşan Psikolog Dr. Nil Gönce ise bilimsel yollarla soruna çözüm bulunabileceğine işaret ediyor. Medya Günlüğü'nde 29 Temmuz tarihinde yer alan " Bilim susturulursa alevler konuşur" başlıklı yazısında Gönce, ülkemizdeki yangınların bilimsel verilerin ve uluslararası standartların ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirtiyor. "Yangınları 'kaçınılmaz' bir doğa olayı olarak görmekten vazgeçmeli, akılcı ve bilim temelli önleyici politikalar geliştirmeliyiz...Yangın yönetiminde bilim çok açık konuşuyor: Önleyici yapılan her 1 birim yatırım, yangın sonrası söndürme maliyetinde 7 ila 35 kat tasarruf sağlıyor. Türkiye bu gerçeğe sırtını çeviriyor." diyor.
Orman yangınlarının, İspanya, Kanada, ABD ve Avustralya gibi dünyanın pek çok ülkesinde ortak sorun olduğunu, ancak bu ülkelerin yangınla mücadelede bilim ve teknolojiyi etkin bir şekilde kullandıklarına işaret eden Dr. Gönce, Avustralya, Kanada, İspanya ve Portekiz, ABD (California) da yangınları önleyici önlemleri anlatıyor.
Bu ülkelerin belirledikleri önleyici politikalar çerçevesinde yanan alanların oranlarının önemli ölçüde azaldığına dikkat çekiyor. Ülkeden ülkeye farklılık göstermekle beraber, bu ülkelerin önleyici tedbir olarak; Uydu ve yapay zeka destekli erken uyarı sistemlerine, topluluk temelli yaygın gözetleme uygulamalarına, yangın önleme havuzlarına, havadan izleme sistemlerine, drone ve yapay destekli risk analizleri ile müdahale planlamalarına, yaygın risk haritalarının halka açık şekilde paylaşılarak, toplumsal farkındalığın artırılmasına, orman köylerinde yangın savunma hatlarının oluşturulmasına, zorunlu halk eğitimiyle toplumun yangınla mücadelede aktif rol almasının sağlanmasına, kontrollü yakım uygulamalarıyla orman sağlığının korunmasına ve yangın riskinin azaltılmasına, sosyal medya ve dijital platformlardan erken uyarı sistemleri ile hızla bilgilendirme yapılmasına, risk odaklı yangın yönetim stratejileri geliştirmeye yöneldiklerini belirtiyor.
Görüleceği üzere bu ülkeler, "insan hatası", "öngörülmez doğa olayları", "iklim değişikliği" gibi gerekçelere sığınmamış, soruna bilimsel çözüm yolları araştırmışlar. Bu ülkeler de örnek alınarak orman yangınlarıyla mücadelede öncelik, önlemek olmalı. Gönce'nin belirttiği gibi, başarılı ülkelerin ortak noktası, teknolojiyi etkin kullanmak, toplumu sürece dahil etmek ve önleyici politikaları kararlılıkla uygulamaktır. Kaynaklar önlemeye kaydırılmadıkça, söndürme maliyetleri artmaya devam edecek, can kayıpları ise sistemin yeniden yapılandırılması gerektiğinin en somut göstergesi olacaktır.
Orman yangınları kaçınılmaz kader değil, yönetilebilir ve önlenebilir risklerdir. Felaketler, insan eliyle yazılmış senaryolardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.