Her gün gözümüzü açar açmaz, yeni, tatsız, şaşırtıcı ve tuhaf bir süreçle karşılaşıyoruz! Olağanüstü gündemlerden yorulduk. Hatta o gündemlere yetişemez olduk!
Mahkeme kararıyla CHP İstanbul il örgütüne kayyum atandı. Böyle bir şeyi bugüne kadar hiç görmemiş, hiç duymamıştık! Eğer seçimler, mahkeme kararlarıyla iptal edilebiliyorsa, Yüksek Seçim Kurulu niye var? Bundan sonra seçimler mahkemelerce iptal edilebilecekse, niye seçim yapıyoruz? “Milli İrade” ye aykırı değil mi bu?
Bundan bir sonraki aşama; kurultay iptali ve partiye kayyum atama mı olacak cidden? Böyle bir yol açılırsa, sonunda demokrasi, hukuk ve seçimler tartışılır hale gelmez mi?
Eğer birileri de çıkıp referandum da mühürsüz oyları kabul eden Yüksek Seçim Kurulu’nun kararlarını, mahkemeye verirse ne olacak? Eğer söyledikleri gibi; seçimlerde YSK kararları kesinse, mahkeme nasıl oluyor da CHP İstanbul İl başkanlığına kayyum atayabiliyor? Bu konular YSK’nın yetkisinde değil mi?
Görüldüğü üzere böyle bir yol açılırsa, bundan herkes zarar görür, kaos çıkar, devlet mekanizmalarında tutarsızlıklar olur. Yetki alanı konusunda kargaşa olması, devlet ciddiyeti ve güvenliği ile bağdaşmaz!
Zaten hepimize tuhaf gelen alışılmadık şeylere tanık olduk! En üst, en yetkili karar mercii olan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını, uygulamayan alt mahkemeler var! Bu durum vatandaşların adalete olan güven duygusunu sarsıyor!
Bir mahkemenin verdiği bir karar, benzer bir olayda, başka bir mahkeme de farklı olabiliyor! Bütün bunlar insanların kafasında soru işaretleri ve endişe yaratıyor!
Demokrasinin temelini oluşturan bir prensibi vardır. O da bir toplumun özgürlüğü, o toplumun iradesine dayanır.
“Bir halkın iradesi yoksa, onun bağımsızlığı da yoktur.” Diyor Nelson Mandela.
Sadece bu yüzden bile:
Demokrasilerde hiçbir güç, halkın iradesine ipotek koymamalıdır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.