Alevi Açılımı mı, Asimilasyon Girişimi mi?

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en sancılı meselelerinden biri olan inanç ve kimlik eksenli ayrışmalar, yüz yılı aşkın bir süredir demokratikleşmenin önünde bir engel olarak durmaktadır. Bu bağlamda, özellikle Alevi yurttaşlarımızın maruz kaldığı tarihsel dışlanma, inkâr, asimilasyon ve zaman zaman fiziksel imha politikaları, sadece bir mezhep meselesi değil; aynı zamanda bir insan hakları, yurttaşlık ve anayasal eşitlik sorunu olarak değerlendirilmelidir.

AKP hükümeti, geçmişte başlatmış olduğu “Kürt Açılımı”nın ardından, şimdi de “Alevi Açılımı”nı gündemine almış gibi görünmektedir. Ancak bugüne kadar ortaya konan pratikler, açılımdan ziyade bir yeniden şekillendirme, daha doğru ifadeyle bir asimilasyon politikasının izlerini taşımaktadır. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı çatısı altında 600’e yakın din görevlisiyle yapılan istişare toplantıları, Alevi toplumunun ana gövdesini temsil eden örgütlerin, kanaat önderlerinin ve Avrupa Alevi diasporasının tamamen dışlanması, bu sürecin samimiyetini ciddi biçimde sorgulatmaktadır.

Davet Ettikleriniz Kim, Dışladıklarınız Kim?

Alevi toplumunun itibar etmediği, herhangi bir kurumsal temsil gücüne sahip olmayan, iktidar çizgisine yakın bazı şahısların “Alevi dedesi” olarak bu sürece dahil edilmesi, açılımın kapsayıcı değil; aksine bölücü ve ayrıştırıcı bir strateji olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Avrupa’da ve Türkiye’de örgütlü yüzlerce Alevi derneği, vakfı, federasyonu ve Konfederasyon varken, bunların hiçbirine çağrıda bulunulmaması, Alevilik üzerine alınacak kararların yine Aleviler olmadan alınacağı kaygısını pekiştirmiştir.

Bu yaklaşım, Madımak Oteli'nde yakılarak katledilen canların ardından kurulan Alevi bilincine ve örgütlülüğüne doğrudan bir saygısızlık anlamına gelmektedir. 1993 sonrası Alevi toplumu yalnızca yas tutmakla kalmamış, aynı zamanda kimlik bilinci ve demokratik mücadele geleneği açısından da önemli bir seviye kazanmıştır. Dolayısıyla Alevi-Sünni barışını tesis edecek her gerçek açılım, bu tarihi birikimi ve temsil yapısını yok sayarak değil, ona dayanarak inşa edilmelidir.

Gerçek Açılım İçin Beş Şart

Samimi ve sürdürülebilir bir Alevi açılımı yapılacaksa, bu açılımın aşağıdaki temel prensiplere dayanması elzemdir:

  1. Alevi Temsiliyetinin Güvencesi: Türkiye, Avrupa ve dünyada faaliyet gösteren Alevi kuruluşlarının genel başkanları ve temsilcileri, sürece doğrudan ve belirleyici şekilde dahil edilmelidir. Açılım, Alevilerin dışında değil; Alevilerle birlikte yapılmalıdır.
  2. İnanç Önderlerinin Seçimi Alevilere Ait Olmalıdır: İktidar tarafından belirlenen değil, Alevi toplumu tarafından seçilen dede, ana ve babalar bu sürecin manevi öncüsü olmalıdır.
  3. Fikir İnsanları Sürece Katılmalıdır: Alevi akademisyenler, yazarlar, araştırmacılar ve kültür taşıyıcıları; bilgi, deneyim ve düşünsel birikimleriyle bu sürece ışık tutmalıdır.
  4. Kapsayıcı Bir Diyalog Ortamı Tesis Edilmelidir: Yalnızca Aleviler değil, aynı zamanda tarafsız Sünni kanaat önderleri, diğer inanç gruplarının temsilcileri ve bağımsız düşünce kuruluşları da diyalog ve danışma süreçlerine dahil edilmelidir.
  5. Asimilasyon Değil, Anayasal Eşitlik: Alevi açılımı, Alevileri "dönüştürme", "Sünnileştirme" veya "uyumlaştırma" çabası değil; kimliklerine, inançlarına ve ibadet biçimlerine anayasal güvence tanıyan eşit yurttaşlık temelinde yapılmalıdır.

Aleviler Boyun Eğmedi, Eğmeyecek

Unutulmamalıdır ki Aleviler, Yavuz Sultan Selim’den 4. Murat’a, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar çeşitli dönemlerde kıyımlara, sürgünlere ve ayrımcılığa uğradılar; fakat inançlarından, yol-erkanlarından ve kimliklerinden asla vazgeçmediler. Bugün, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hâlâ bir mezhebi tanımama veya dönüştürme çabası, yalnızca siyasi değil; tarihsel olarak da nafiledir.

Barışın ve Adaletin Mimarı Olmak Mümkündür

Eğer iktidar gerçekten demokratikleşme, inanç özgürlüğü ve kalıcı toplumsal barış istiyorsa; yapması gereken şey çok açıktır: Alevileri dinlemek. Onları anlamak. Onlara benzeme zorunluluğu dayatmadan, oldukları gibi kabul etmek. Çünkü barış, benzetme ile değil; tanıma ile başlar.

Ve unutulmamalıdır ki; Halep oradaysa, organ buradadır. Bu halk ne danıştaylar ne de şekilsiz danışmalarla kandırılabilir. Alevi toplumu artık yalnızca tarihini değil, geleceğini de sahiplenmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Binali Efe Arşivi

Sen artık bir efsanesin

27 Ağustos 2025 Çarşamba 10:37

23 Yıldır İktidarda Olan CHP(!)

21 Ağustos 2025 Perşembe 11:11

Bahçeli Neden Orada?

16 Ağustos 2025 Cumartesi 13:52

Türkiye’nin yönü Ortadoğu mu?

08 Ağustos 2025 Cuma 11:10

Biz de kandırıldık

21 Temmuz 2025 Pazartesi 10:44

Orta Doğu’da bitmeyen hesaplaşma

23 Haziran 2025 Pazartesi 10:51

Göç Politikalarında Almanya ve Türkiye

15 Mayıs 2025 Perşembe 11:42