KONUŞUYORUZ AMA ‘NECE’ KONUŞUYORUZ?

1992 yılında Ufuk Yıldırım ve Ercan Saatçi’nin bir şarkıları vardı: ‘Hebelüp’. Şarkıda “Konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz. Konuşuyoruz ama anlamıyoruz” diyordu. Aradan neredeyse 35 sene geçmiş ama Türk dilinde maalesesef bir arpa boyu yol alabilmiş değiliz. Acı gerçek önümüzde: Türk dilinin kimliği tehlikede! Maalesef gelinen noktada emoji ve dilde kısaltmalar analitik ve derin düşünme alışkanlığından uzaklaştırıyor! İnsanlar artık duygularını ‘çok mutluyum, harika...’ yerine sadece ‘ ???? ’ ya da ‘yess’, ‘ohh’ gibi emoji ve sözcüklerle ifade ediyor.

Sevgili okurlar; milli kültürümüzü dil vasıtasıyla gelecek kuşaklara taşırız. Kültürel hafızanın oluşması, korunması ve toplumu bir arada tutması yönüyle dilin rolü çok önemlidir. “Dil, milletin hafızası, kimliği ve düşünmenin aracı olması dolayısıyla korunmalıdır.” diyen Türkçe Öğretim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSTOMER) Müdürü Öğr. Gör. Selçuk Duman’ın bu anlamda çok önemli tespitleri var. Dilin, bir toplumun kültürü ve kimliği bakımından son derece büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden Öğr. Gör. Selçuk Duman, “Milli kimliği oluşturan kültür, düşünce tarzı gibi değerler dil vasıtasıyla gelecek kuşaklara taşınır. Bu itibarla kültürel hafızanın oluşması, korunması ve toplumu bir arada tutması yönüyle dilin rolü büyüktür” diyor.

Gelinen noktada dilini koruyamayan bir millete dönüşmeye başladık. Dilini koruyamayan bir millet, zamanla kültürel köklerini ve hafızasını da kaybetmeye başlar ki bu milli kimlik için varoluşsal bir tehdit sayılır. Ayrıca dilimizin bugün karşı karşıya olduğu en büyük tehlikenin başında yozlaşma ve derinliğini kaybetme sorunu geliyor. Özellikle İngilizce olmak üzere yabancı dillerin etkisi, kullanılan kelime zenginliğinin kaybolmasına neden oluyor. Günlük yaşamın çeşitli alanlarında dilimizde karşılığı olan kelimelerin özellikle İngilizceleri kullanmak dilimizi köreltiyor. Yabancı dillerden, özellikle İngilizceden gelen kelimelerin Türkçeye etkisinin artık sadece bir dil sorunu değil, kültürel bir kimlik sorunu olduğunu görmemiz gerekiyor. Örneğin, ‘peak yapmak’ yerine ‘zirve yapmak’; ‘meeting’ yerine toplantı, ‘focuslanmak’ yerine ‘odaklanmayı’ kullanmak gerekiyor. ‘kontrol etmek’ varken ‘check etmek’; ‘son tarih’ varken ‘deadline’ kullanmak maalesef kompleks ve gösteriş merakı olarak da değerlendiriliyor.

Dil Kısaldıkça Anlam Daralıyor…

Sevgili okurlar; günümüzde özellikle genç kuşakların sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla her gün yüzlerce kelimeyi nasıl ve ne kadar doğru olduğuna bakmaksızın kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde kullanabildiğini hepimiz gözlemliyoruzdur. Ama endişe verici olanı kaçırıyoruz çünkü dil kısaldıkça anlam daralıyor. ‘nbr’, ‘tmm’, ‘slm’ gibi kısaltmaların dilde bu kadar yaygınlaşması aslında yazı dilinin sadeleşmesi değil; aksine daraltılması. Yani kısaltmalar, ifadelerin uyumunu, kelimelerin incelik ve ruhunu alıp götürüyor… Bir diğer önemli sıkıntı da emojiler... Emoji kullanmak kişiyi uzun vadede analitik ve derin düşünme alışkanlığından uzaklaştırıyor. Kelime zenginliğini eriterek ifade kabiliyetini zayıflatıyor. Bu sığlık ise maalesef toplumda iletişim ahlakı ve sohbet kültürünü tehdit ediyor.

Sevgili okurlar; dilin yozlaşmasının sadece kurumların ya da ilim adamlarının değil, hepimizin bir varoluş meselesi. Birey olarak, dilimizi doğru ve özenle kullanmaya dikkat etmeliyiz.

Sevgi&Saygı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ulaş Kökçe Arşivi

Türkiye'de 6.5 milyon sahipsiz köpek var!

04 Eylül 2025 Perşembe 14:33

KEMER’İN BELLEĞİ BU KİTAPTA

16 Ağustos 2025 Cumartesi 13:26

Rekora Koşuyor!

12 Ağustos 2025 Salı 11:53

Turzimde ‘Don Kişot’ Sevdası

04 Ağustos 2025 Pazartesi 11:26

6,3 Milyar Dolar Tasarruf Mümkün!

30 Temmuz 2025 Çarşamba 10:28