12 Haziran Dünya Çocuk işçiliği ile Mücadele Günü idi. Gündemimiz o denli yoğun ki pek dikkat çekmedi gün. Oysa 12 Haziran 2002'de bugünün ilan edilmesinden maksat, “dünyada gittikçe artan çocuk işçiliğine karşı farkındalık yaratmak ve çocuk işçiliğine engel olabilecek bir aktivizm geliştirmek" idi.

Dünyada şu sıralar o kadar çok sorun var ki, çocuk işçilerin sorunları ile ilgilenenlerin sesi pek duyulmadı.

Çocuk işçi, yasalar açısından belirlenmiş bir yaşın altında olan ve çalıştırılan çocukları ifade ediyor. Bu uygulama uluslararası alanda insani sömürü olarak kabul ediliyor. Çocuk haklarının ortaya çıkmasıyla çocuk işçiliğe karşı tepkiler arttı. Çocuk işçiliği, temel bir çocuk hakkı ihlali olarak kabul ediliyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü ve UNİCEF tarafından hazırlanan " Çocuk İşçiliği:2020 Küresel Tahminler, Eğilimler ve Önümüzdeki Yol” raporuna göre 2020 yılında, Dünyada 160 milyon çocuk işçi var. Raporda, çocuk işçi sayısının son yıllarda daha arttığına işaret ediliyor. Kız ve erkek çocukların sayısı ise neredeyse eşit. Küresel çapta 25 milyon çocuk, zorla çalıştırılıyor. Hak arama mekanizmalarına ulaşmada da çocuklar tecrübesiz.

Çocuk işçiliğin nedenlerinin başında yoksulluk geliyor. Sorun eski. Kapitalizmin gelişim yıllarında daha vahim idi. En yoğun görüldüğü bölgeler Asya ve Afrika ülkeleri.

Türkiye'de de çocuk işçiliği ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çocuk işçilerin sayısı, sığınmacılarla birlikte daha da artıyor. İş kazalarına uğrayanlar arasında işçi çocuklar da yer alıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre, 2013-2024 arasında en az 695 çocuk işçi hayatını kaybetti. Tarım ve orman sektörleri çocuk işçi ölümlerinde ön sırada yer alıyor. Türkiye Uluslararası Çalışma Örgütünün Asgari Yaş Sözleşmesine taraf. Sözleşme, çocukların yasal olarak istihdama ve çalışmaya kabul edilebilmeleri için asgari yaş sınırlarını belirlemeye taraf ülkeleri davet ediyor. Türkiye sözleşmeye uygun olarak mevzuatında gereken düzenlemeleri yaptı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunlarının oluşturduğu Mülkiyeliler Birliği'nin Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü vesilesiyle yaptığı bir açıklamada, dünyada ve Türkiye'de çocuk işçiliğinin, her geçen yıl artarak endişe verici boyutlara ulaştığına dikkatler çekiliyor. "Çocuklar oyun oynayacakları parklar ve öğrenim görecekleri okul sıraları yerine tarlalarda, atölyelerde ve sokaklarda büyüyor" deniliyor.

Türkiye'de 0-19 yaş arası 24 milyon çocuk ve genç yaşıyor. TÜİK'e göre,2024 yılı itibariyle bu çocukların yaklaşık 7 milyonu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu sayı, pek çok Avrupa ülkesinin toplam nüfusunu aşıyor.

Mülkiyeliler Birliği açıklamasında, "Gelir adaletsizliği, eğitime eşit erişimin olmaması ve derinleşen krizler, çocukların mevsimlik tarım başta olmak üzere birçok sektörlerde en kötü biçimlerde ve zorla çalıştırılmasına zemin hazırlıyor. Bu tablo yalnızca çocukların haklarını değil, toplumun vicdanını ve geleceğini de derinden yaralıyor. Eğitime erişimi artıran, aileleri destekleyen ve çocukları etkin biçimde koruyan sosyal politikalarla bu döngü kırılabilir." görüşüne yer veriliyor.

Mülkiyeliler Birliği toplumsal sorunlar konusunda her daim duyarlı olmuştur... Bu çerçevede Mülkiyeliler Birliği Antalya Şubesi, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde emekçilerle dayanışma içindeydi. Geçen yıl 12 Kasım'da Antalya Kadın Platformu’nun kadına karşı şiddetle mücadele çerçevesinde düzenlediği yürüyüş ve basın açıklamasına katılmıştı.

Bu kez de Birliğin çocuk işçilerle ilgili açıklamasına dikkatleri çeken Şube Başkanı Nazire Öztürk, " Bir cümle içinde 'çocuk' geçiyorsa 'işçi' sözcüğü asla yer almamalı. ‘İşçi' sözcüğü geçiyorsa 'çocuk' sözcüğü asla olmamalı. 'İşçi' ve 'çocuk' asla yan yana gelmeyecek kavram." şeklinde konuştu.

Öztürk doğru söylüyor. Çocuklar çalışmamalı; oynamalı, öğrenmeli, hayal kurmalı. Çünkü çocuk olmak her çocuğun hakkıdır.

Her daim, her yerde "Çocuk işçiliğine hayır" demeliyiz.