
Hakan Sonok
Doğruları dile getirenleri dokuz köyden kovuyorlar
Halının altına süpürülen acı gerçeklerden de birazcık da olsa söz edelim...
1
Benjamin Franklin (1706-1790) yıllar önce şöyle söylemiş; “Ölüm ve Vergiler dışında hiçbir şey kesin değildir.” Tabii ki Franklin o dönem bizden habersizmiş, bizleri öngörememiş. Çünkü bizim ülkede yaşasaydı şöyle söylerdi; “Ölüm herkes için kesin ama vergiler belli bir imtiyazlı grup için asla kesin değildir.”
2
Akademisyen, yazar ve strateji uzmanı Erol Mütercimler:
“Bu ülkede Kürt olmaktan daha tehlikeli şey Türk olmak kardeşim, asıl sıkıntı orada. Kürtler ne diyor; benim sorunum var çözülsün.Türkler ağzını açıp bir şey söyleyemiyor. Bir dakika arkadaş, senin sorunun kadar, benim de sorunum var. Türk olmak artık çok zor bu ülkede.Türk sorunu var bu ülkede. Türk'ün çok ciddi sorunu var. En çok itilip kakılan Türkler."
3
İstanbul'un tüm kıyı şeridindeki araziler 1843'ten itibaren son 182 yılda deniz doldurularak elde edilmiş...
Büyük İstanbul depreminde en büyük hasar, mal ve can kaybı ne yazık ki bu bölgelerde görülecek!
Dünya gezegeninin her yanında kurdukları deprem istasyonlarıyla tanınan Antoine Schlupp ve Pascal Perrigaud deprem konusunda bildikleri her şeyi MİNE KIRIKKANAT'a anlattı...İstanbul Depremi'nde neler olacağı bilimsel - belgesel bir romana dönüştü; "BİR GÜN, GECE"
İSTANBUL'DA DEPREM RİSKİ ORTAYA ÇIKTIĞINDA "SAKIN EVLERİNİZE GİRMEYİN! BU GECE ÜSTÜNDE ÇATI OLMAYAN ALANLARDA KALIN" DENİLDİĞİNDE, BÖYLE YEŞİL ALANLARIN ARTIK KALMADIĞI DA BİR KERE DAHA ORTAYA ÇIKACAK! 1999'DA BU TANIMA UYAN YEŞİL ALANLAR İSTANBUL'DA VARDI! 26 YIL SONRA BUGÜN YOK!
"BİR KARIŞ NEFESLİK YEŞİL ALAN KALMADI"
Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ: AK Parti tarafından "hizmet belediyeciliği” nidalarıyla yönetilen bölgelerde bir karış nefeslik yeşil alan dahi bırakılmadı...Yeni Yol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ, TÜBİTAK ve Marmara Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan "İstanbul Yeşil Kent İndeksi"nde Güngören, Bağcılar, Esenler, Zeytinburnu ve Bahçelievler ve Sultanbeyli'nin en az yeşil alanı olan ilçeler olarak açıklanmasına ilişkin "Bu ilçelerin tamamı uzun yıllardır AK Parti tarafından yönetiliyor. Ne hikmetse, yıllardır 'hizmet belediyeciliği' nidalarıyla yönetilen bu bölgelerde bir karış nefeslik yeşil alan dahi bırakılmadı" dedi.TÜBİTAK ve Marmara Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan ‘İstanbul Yeşil Kent İndeksi’ne göre; Güngören, Bağcılar, Esenler, Zeytinburnu, Bahçelievler ve Sultanbeyli, İstanbul’un en az yeşil alana sahip ilçeleri oldu.Söz konusu verileri değerlendiren Yeni Yol Grubu Grup Başkanvekili ve Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, ortaya çıkan tablonun şaşırtıcı olmadığını ifade etti. Özdağ, açıklamasında şunları kaydetti:"İstanbul’da yeşil alanı en az olan ilk altı ilçe açıklandı: Güngören, Bağcılar, Esenler, Zeytinburnu, Bahçelievler, Sultanbeyli. Şaşırtıcı mı? Hayır. Bu ilçelerin tamamı uzun yıllardır Ak Parti tarafından yönetiliyor. Ne hikmetse, yıllardır 'hizmet belediyeciliği' nidalarıyla yönetilen bu bölgelerde bir karış nefeslik yeşil alan dahi bırakılmadı! Beton, asfalt, rant… Bu ilçeler adeta nefessiz bırakıldı! Kentsel yaşam kalitesinin çakıldığı, çocukların toprakla tanışamadığı, yaşlıların gölge bulamadığı bu mahalleleri milletimiz görüyor."
4
EVLENECEK İDEAL EŞ ARAYANLARA HİZMET VEREN ŞİRKETLER MÜŞTERİLERİNİ SOYUP SOĞANA ÇEVİREREK KAMYON KAMYON PARA KAZANIYOR!
New York'ta kadınlar ("Beyaz Atlı Zengin Uzun Boylu Yakışıklı Şişman Olmayan Seksi Prens") ve erkekler aradıkları ideal evlilik partnerlerini bulabilmek için arabulucu-çöpçatan şirketlerine abone oluyorlar, yüksek abonelik ücretleri ödeyerek bu şirketleri vergi rekortmeni yapıyorlar...Lüks apartman dairelerinin en az 12 milyon dolara satıldığı, lüks kuaförlerin 400 dolara saçınızı kestiği, bir diş hekiminin vergiler düşmeden yılda 200 bin dolar kazandığı, boyları 170 civarında olan erkeklerin 200 bin dolarlık ameliyatlarla bacaklarını kırdırarak 10 santim boylarını uzattıkları (ameliyattan sonra kemikler kendini iyileştiriyor ancak yine de bu ameliyatın izleri bacaklarınızda kalıyor) bir şehirde bu normal durum...Çünkü frekans uyumuna sahip olabileceğiniz bir evlilik partneri bulmak çok zor hatta piyangoda büyük ikramiyeyi kazanmaktan daha zor!...Yapılan anketlerde o güne kadar hiç aşık olmadıklarını söyleyen pek çok kadın ve erkek var...Üç arkadaşın birlikte kaldığı bekar evinde kişi başı aylık 850 dolar kira ödüyorsanız çok şanslısınız!
5
TATİL HAKKI BİR İNSAN HAKKI MIDIR, DEĞİL MİDİR?
Eurostat: Türkiye'nin yüzde 57,4'ü bir haftalık tatil masrafını karşılayamıyor... Avrupa Birliği ülkelerinde, toplam nüfusun yüzde 27'si bir haftalık tatil masrafını karşılayamıyor...Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), 2024 yılına ilişkin bir haftalık tatile gitme zorluğu verilerini yayımladı.Buna göre, 2024 yılında AB ülkelerinde 16 yaşın üzerindeki toplam nüfusun yüzde 27’si bir haftalık tatil masrafını karşılayamıyordu. Bu oran 2023 yılında yüzde 28,5 iken, 2014 yılında ise yüzde 37,6 seviyesindeydi...Tatil masraflarını karşılayamayan nüfus ülkelere göre incelediğinde ise Balkan ülkeleri ve Türkiye’nin listenin üst sıralarında olduğu görülüyor. Romanya yüzde 58,6 ile listenin zirvesinde yer alırken, Türkiye yüzde 57,4, Yunanistan yüzde 46, Bulgaristan yüzde 41,4 ve Macaristan’ın yüzde 39,4 ile listenin üstünde yer alan diğer ülkeler oldu...Çocuk arttıkça tatil zorlaşıyor...Yıllara göre, Türkiye’nin verileri incelendiğinde ise yıllara göre bir haftalık tatil masraflarını karşılamayan nüfus oranının giderek azaldığı görülüyor. 2014 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 68,7’si bir haftalık tatil zorluğu yaşarken, son 10 yılda bu oranın 11,3 baz puan azaldığı görülüyor...Öte yandan Eurostat, cinsiyete, yaşa, medeni hale ve çocuklu durumuna göre bu verileri de paylaşıyor. Buna göre Türkiye’de ailelerde çocuk arttıkça bir haftalık tatile çıkmak daha da zorlaşıyor. Tek çocuk sahibi iki yetişkinlerin yüzde 46,1’i tatile çıkabiliyorken, 2 çocukluda bu oran yüzde 52,7, üç çocukluda ise yüzde 71,9...Çocuklu yalnız kadınların çoğu tatil masrafını karşılayamıyor...Bunun dışında, Türkiye’de yalnız bir kadının tatile çıkma zorluğu yüzde 58,7 iken, erkeklerde bu oran yüzde 48,5. Bir haftalık tatil masrafını karşılayamayan nüfusta en yüksek oran ise yüzde 73,5 ile tek çocuğu olan yalnız kadınlarda.
6
MİLYONLARCA DAR GELİRLİ EMEKLİ AÇLIK SINIRINDA YAŞIYOR YA DA İŞ ARIYOR!
2008'de Türkiye'de aylık bağlama oranları yasası emekliler aleyhine değişirken T.C. vatandaşları seslerini yükseltmedi, hatta çıt çıkarmadılar; kurbanlık koyun ya da mezar taşı gibi sessiz kaldılar...
Mayıs 2023'te Kılıçdaroğlu lehine oy vermeyen emekli çoğunluğu aynı zamanda 15.000 lira bayram ikramiyesini de reddetti...Belli ki emeklilerimizin gönlü çok zengindi!
2008 Emekli Aylığı Bağlama Yasası bu yasadan sonra emekli olanları açlık maaşına mahkum etmiştir!
Akademisyen, yazar ve strateji uzmanı Erol Mütercimler'in iddiası:
(...)"Emeklilerin %90'ı Akp'ye oy veriyor..."
DİSK-AR: Emeklilerin nüfus içindeki payı artarken pastadaki payı düşüyor, Türkiye’de emekli aylıkları dibe doğru eşitleniyor..."Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde emekli ve hak sahibi sayısının en fazla olduğu üçüncü ülke"
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), Türkiye'de emeklilerin nüfus içindeki payı artarken pastadaki payının düştüğünü, emekli aylıklarının "dibe doğru" eşitlendiğini bildirdi. DİSK-AR, 2003’te asgari ücretin yüzde 36 üzerinde ortalama emekli aylığının bugün asgari ücretin yüzde 22 altına gerilediğine dikkati çekti.
DİSK-AR'ın "Türkiye’de Emeklilerin Durumu: Emekli Aylıkları, Emekli Sayıları ve Ayrılan Kaynaklar" başlıklı çalışmasını yayımladı. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerinden de yararlanılan araştırma, Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında emekli maaşlarının düzeyi, sosyal koruma harcamaları ve aktif/pasif sigortalı oranları açısından karşılaştırmalar sunuyor.
Araştırmaya göre, emeklilerin nüfus içindeki payı artarken pastadaki payı düşüyor, emekli aylıkları ise dibe doğru eşitleniyor. 2003’te asgari ücretin yüzde 36 üzerinde ortalama emekli aylığı, bugün asgari ücretin yüzde 22 altında bulunuyor. 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4'yken 2025’te bu oran yüzde 29’a geriledi. AB ülkelerinde ortalama yüzde 9,8 olan emekli aylığı ve hak sahiplerine yapılan ödemelerin GSYH’ye oranı, Türkiye’de yüzde 3,7 düzeyinde bulunuyor. 2009-2024 arasında Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan bütçe transferlerinin Bütçe ve GSYH’ye oranı ciddi biçimde düştü.
"Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde emekli ve hak sahibi sayısının en fazla olduğu üçüncü ülke"
Raporda, özetle şu tespitlerde bulunuldu:
"Bu yılın ilk yarısında ortalama emekli aylığı 17 bin 252 lira, ortalama işçi emekli aylığı ise 17 bin 89 liradır. Buna karşın en düşük emekli aylığı 14 bin 469 liradır. Emekliler ve onların hak sahipleri, işçilerden sonra Türkiye’nin en büyük toplumsal grubu durumundadır: 2024 itibarıyla emekli ve hak sahipleri Türkiye nüfusunun yüzde 18,5’ini oluşturuyor. 15,9 milyon emekli ve hak sahibi kişi sayısı ile Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde emekli ve hak sahibi sayısının en fazla olduğu üçüncü ülkedir.
Türkiye’de emeklilerin toplam nüfus içindeki oranı 2009’dan bu yana artıyor. 2009’da Türkiye nüfusu 72,6 milyon ve emekli ve hak sahibi sayısı ise 8,5 milyondu. Emeklilerin ve hak sahiplerinin toplam nüfustaki oranı yüzde 11,7’ydi. 2022’de Türkiye nüfusu 85,3 milyon ve emekli ve hak sahibi sayısı 13,1 milyon kişiye ulaştı.
Türkiye nüfusu içinde emekli ve hak sahiplerinin oranı yüzde 15,4 oldu. 2023’te ise EYT düzenlemesi ile artan emekli sayısı sebebiyle emekli ve hak sahiplerinin Türkiye nüfusundaki oranı yüzde 17,8’e yükseldi. 2024 sonu itibarıyla Türkiye nüfusu 85,7 milyon kişi iken emekli ve hak sahibi sayısı 15,9 milyondur. Emekli ve hak sahiplerinin sayısında EYT düzenlemesi sonrası ve 2024 yılının ikinci yarısında emekli olanların sayısının yüksekliği nedeniyle ciddi bir artış yaşanmış ve nüfus içindeki oranları yüzde 18,5’e kadar yükselmiştir. Bu artış eğilimin 2025 yılında da devam edeceğini söylemek mümkündür.
2008 yılında Türkiye’de emekli ve hak sahibi aylıklarının GSYH’ye oranı yüzde 4,9 iken AB-27 ortalamasında yüzde 8’di, aradaki puan farkı 3,1’di. 2021 yılında Türkiye’de emekli ve hak sahibi aylıklarının GSYH’ye oranı yüzde 4,1’e ve 2022’de yüzde 3,7’ye geriledi. AB-27 ortalamasında ise yüzde 9,8’e yükseldi. Böylece 2022’de aradaki fark 6,1 puana çıktı. 2008-2022 arasında AB-27 ortalamasında GSYH’den emeklilerin ve hak sahiplerini aldığı pay 1,8 puan yükselirken Türkiye’de 1,2 puan azaldı. Türkiye’de emekliler ve hak sahipleri GSYH büyümesinden payını alamadı.
"Düşük emekli aylıkları sebebiyle milyonlarca emekli tekrar çalışıyor veya iş arıyor"
‘Türkiye’de emekli sayısı çok fazla, aktif/pasif oranı çok düşük’ iddiası doğru değildir. Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) kapsamında çalışanlar aktif sigortalılara dahil edildiğinde aktif-pasif oranı 2024 sonu itibarıyla 1,75’tir. Avrupa ülkelerinde ortalama aktif/pasif oranı ortalama 1,5’tir. Düşük emekli aylıkları sebebiyle milyonlarca emekli tekrar çalışıyor veya iş arıyor: 2002 yılında yüzde 36,6 olan çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı Aralık 2024’te yüzde 65,7’ye yükseldi."
7
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu 'AKP' sorusunda ....................................'ı hedef aldı...Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Silivri'de tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı. Ağıralioğlu, AKP tarafından desteklendiği iddialarına ilişkin verdiği yanıtta ..................................................'ı hedef aldı... Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Silivri Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı'yı ziyaret etti...Ziyarete ilişkin ayrıntılar, Fatih Altaylı'nın aynı isimli Youtube kanalında aktarıldı...AKP tarafından desteklendiğine yönelik iddialara ilişkin soruya yanıt veren Ağıralioğlu, şunları söyledi:
"Bu bize................................................................. 'in bıraktığı bir leke. Onlar yüzünden herkeste bu kaygı var, haklılar. Bizim de 50 milyon dolar alıp seçmeni satacağımızı düşünüyorlar. Peki şunu soruyorum: Sizce AKP bugüne kadar beni hiç davet etmedi mi, gittim mi? 2023'ü düşünün. Ben İYİ Parti'den niye koptum? Kılıçdaroğlu'nu aday gösterecekler diye. Peki Kılıçdaroğlu AKP'nin istediği aday değil miydi? AKP'nin adamı olsam Kılıçdaroğlu aday yapılmasın diye partiden ayrılma pahasına mücadele eder miydim? Ben AKP'ye yaklaşmam. Çünkü bilirim ki gölgeye sığınanın gölgesi olmaz."
İTTİFAK KONUSUNDA NE DÜŞÜNÜYOR?
Anahtar Parti'nin İYİ Parti ve Zafer Partisi ile ittifak kurma olasılığına ilişkin gündeme dair de sorulara yanıt veren Ağıralioğlu, şöyle konuştu: "Ümit Özdağ ile konuştuk. İYİ Parti de zaten kuruluşunda yer aldığım bir parti. Özdağ'a söylediğimi size de söyleyeyim. Zafer Partisi ile birleşmemiz ya da seçim işbirliği yapmamız bize de onlara da bir şey kazandırmaz. Tam aksine ikimize de oy kaybettirir...Biz önce biraz yalnız yürüyüp sonuçlarını nereye kadar çıkacağımızı görelim. İşbirliğine sonra bakarız. Şu anda anketlerde % 1,5 ila 3 arasında çıkıyoruz. Bu % 5'i bulursa katlanarak artabilir. Bunu görmek istiyoruz."
Ağıralioğlu ayrıca ittifak tartışmalarına ilişkin, "DEVA ya da Saadet ile niye olmasın, mesela bana ekonomi ile ilgili bir soru sorulduğu zaman Ali Babacan gibi düşünüyorum. Ben Babacan'ın bu ülkenin geleceğinde olmasını isterim ama DEVA siyaset üretemiyor" ifadelerini kullandı.
8
"CUMHURBAŞKANI'NIN ALEVİ VE KÜRT YARDIMCISI OLSUN!" TARTIŞMASINA FATİH ERBAKAN'DAN KATKI GELDİ
Fatih Erbakan’dan Devlet Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı Yardımcıları Kürt ve Alevi olsun” önerisine sert tepki: Bir kimsenin mezhebiyle, etnik kimliğiyle mi uğraşacağız?
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Gelecek Partisi Genel Merkezi'nde Genel Başkan Ahmet Davutoğlu'nu ziyaret etti.
Ziyaret sonrası açıklamalarda bulunan Fatih Erbakan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tartışma yaratan 'Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun; biri Alevi, biri Kürt olsun' sözlerini değerlendirdi. Erbakan, Bahçeli'ye "Büyük bir etnik ayrışmaya yol açacağına inanıyoruz ve bunları son derece sakıncalı buluyoruz. Liyakati, eğitimi, ehliyeti, vatan ve millet sevgisini bir kenara bırakıp bir kimsenin mezhebiyle, etnik kimliğiyle mi uğraşacağız? Buna göre mi Cumhurbaşkanı veya Cumhurbaşkanı yardımcısı belirlenecek?" ifadesiyle tepki gösterdi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'na iade-i ziyaret gerçekleştirdi. Heyetlerle yapılan görüşmelerin ardından iki lider baş başa bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası yapılan ortak basın açıklamasında konuşan Fatih Erbakan şunları ifade etti:
"Bu görüşmede tabii ki Türkiye’nin gündemi, özellikle siyasi gündem ele alındı. Türkiye’de son 23 yıldır AK Parti iktidarı tek başına iktidarda bulunuyor. Sayın Genel Başkan’ın da ifade ettiği gibi, iktidarlarını bırakmamak, kaybetmemek adına ellerinden geleni yapıyorlar. Yargıyı çifte standartlı bir şekilde işleterek siyaseti dizayn etmek istiyorlar. Oysa ki rakipsiz siyaset olmaz. Bugün bizim söylediklerimizi geçmişte Sayın Erdoğan dile getirerek iktidara geldi. Bugün bizim eleştirilerimizi, iktidara gelmeden önce kendisi yaparak iktidara geldi. Ancak ne yazık ki bugün bütün bu hususlar ülkemizde çok daha derinleşti."
"Liyakati, eğitimi, vatan sevgisini bir kenara bırakıp bir kimsenin mezhebiyle, etnik kimliğiyle mi uğraşacağız"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun; biri Alevi, biri Kürt olsun" sözlerini gündemine alan Erbakan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yine değinmek istediğimiz bir diğer önemli husus, 'terörsüz Türkiye' sürecinin tam olarak ne olduğu, neyin kastedildiği ve neyin hedeflendiği bilinmeden, birdenbire Sayın Devlet Bahçeli’nin sözleriyle karşı karşıya kalmamızdır: 'Efendim, 'Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun; biri Alevi, biri Kürt olsun' şeklindeki açıklamalar. Bu ifadelerin, biraz önce görüşmemizde de gündeme geldiği gibi, büyük bir etnik ayrışmaya yol açacağına inanıyoruz ve bunları son derece sakıncalı buluyoruz. Liyakati, eğitimi, ehliyeti, vatan ve millet sevgisini bir kenara bırakıp bir kimsenin mezhebiyle, etnik kimliğiyle mi uğraşacağız? Buna göre mi Cumhurbaşkanı veya Cumhurbaşkanı yardımcısı belirlenecek? Öyleyse Cumhurbaşkanı da Türk olsun, yardımcısı Kürt ve Alevi olsun! Bunun arkasından gelecek adım bu. Öyleyse bir Kürt vatandaşımız neden Cumhurbaşkanı olamasın? Bir Alevi vatandaşımız neden Cumhurbaşkanı olamasın? Bu yaklaşımı ırkçı ve mezhepçi bir anlayış olarak değerlendiriyor, son derece mahsurlu buluyoruz."
"Cumhurbaşkanı'nın, Sayın Bahçeli'nin bu sözleri karşısındaki sessizliğini yadırgadığımızı belirtmek isterim"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Bahçeli'nin açıklamalarına cevap vermemesi üzerinden eleştiren Erbakan şunları söyledi:
"'Tek vatan, tek devlet, tek bayrak, tek millet' derken nereden nereye geldik diyoruz. Bu noktada, bu sözü en çok tekrar eden Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Sayın Bahçeli'nin bu sözleri karşısındaki sessizliğini yadırgadığımızı belirtmek isterim. Çünkü 'tek millet" vurgusunu en sık yapanlardan birisi Sayın Cumhurbaşkanıydı. Ama Sayın Bahçeli böyle bir ifade kullandığında, 'Tek millet olamadık mı? Bu neyin nesi?' demekten imtina ediyor ve sessizliği tercih ediyor. Biz yüzyıllardır bu topraklarda tek millet olduk, bu ilkeden vazgeçmeye de niyetimiz yoktur. Son yüzyılda kanatılmaya çalışılan yaraların kabuklarının yeniden kaldırılmaya çalışıldığını görüyor ve bunu son derece tehlikeli buluyoruz.
"Bu yaklaşım milletimizi ayrıştırmaya yönelik bir yaklaşımdır ve biz bunu tehlikeli buluyoruz"
Biz, tek millet ilkesiyle yola devam etmemiz gerektiğine inanıyoruz. 'Efendim Kürt Cumhurbaşkanı olamaz, Alevi şu olamaz, Sünni şu olabilir' gibi bir yaklaşımın Türkiye için son derece tehlikeli olduğunu ifade etmek istiyoruz. Türkiye’de bir Kürt vatandaş geçmişte Cumhurbaşkanı oldu. Son seçimlerde bir Alevi vatandaş Cumhurbaşkanı adayı oldu, ikinci tura kaldı. Kazansaydı Cumhurbaşkanı olacaktı. Dolayısıyla ne yapılmak istendiğini, neyin hedeflendiğini gerçekten anlayabilmiş değiliz. Sanki bir hak veriliyormuş gibi görünse de aslında haklar geri alınmaktadır. Bu yaklaşım milletimizi ayrıştırmaya yönelik bir yaklaşımdır ve biz bunu tehlikeli buluyoruz."
"Ayrıma tabi tutmadan Meclis'te temsil edilen bütün partiler için yapılsaydı daha yerinde daha uygun olurdu"
Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerle temas halinde gerçekleşen 'terörsüz Türkiye' sürecine ilişkin, Yeniden Refah Partisi'ne görüşme talebi geldi mi?" sorusunu yanıtlayan Erbakan şunları kaydetti:
"Herhangi bir randevu talebi şu ana kadar gerçekleşmedi. Oysa ki biz süreci başından beri sadece DEM Parti tarafından bilgilendirilmek yerine devlet tarafından da bilgilendirilmemiz gerektiğini, bunun sürecin sağlıklı işlemesi açısından önemli olduğunu ifade etmiştik. Tabii ki Meclis'te grubu olan partilerle MİT başkanının görüşmesi olumlu bir gelişme. Ancak bunu grubu olan olmayan diye bir ayrıma tabi tutmadan Meclis'te temsil edilen bütün partiler için yapılsaydı daha yerinde daha uygun olurdu."
9
YENİ VERGİLER!
Türkiye'de PICK-UP Sınıfı araçlarda ÖTV ORANI %4’ten %50’ ye çıkarıldı.Pick-up almak isteyenler ortalama 1.5 milyon TL fazla ödeyecek. Ford Ranger: 2 milyon 800 bin liraydı şimdi 4 milyon 100 bin liraya yükseldi...Araçlarda ÖTV oranları tamamen değişti. İçten yanmalı otomobillerin ÖTV dilimi yüzde 70'den başlayıp yüzde 220'ye kadar çıkarken; elektrikli araçlarda da ÖTV matrahı değişti...Resmi Gazete'de yayımlanan 7555 sayılı Kanun'daki 15. madde ile otomobillerdeki ÖTV oranları yüzde 80'e çıkarıldı. Aynı Resmi Gazete'de yer alan Cumhurbaşkanı Kararı ile de Kanunla artırılan oranlar tekrar artırıldı.
Böylece, Kanun ve Cumhurbaşkanı Kararı ile ÖTV oranları aynı anda iki kez artırıldı.
Buna göre, araçlarda yüzde 90, yüzde 100 ve yüzde 170 gibi 3 yeni ÖTV dilimi de getirildi.
Yeni düzenlemeyle birlikte en düşük yüzde 10'luk ÖTV diliminde olan elektrikli araçların ÖTV dilimi yüzde 25'e çıkarıldı.
Bu kapsamda yerli otomobil TOGG’un da en düşük baz fiyatının 2 milyon 175 bin lira olması bekleniyor.
Türkiye’de büyük ilgi gören Tesla Model Y Juniper’in de 2.1 milyon liradan satılması bekleniyor.
10
BirGün Gazetesi haberine göre Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün 2 Haziran 2025 tarihli verilerine göre, Türkiye’deki cezaevlerinde bulunan toplam tutuklu ve hükümlü sayısı 416 bin 927’ye yükseldi. Bu sayı, Türkiye’nin 34 ilinin nüfusunu geride bıraktı.7 Nisan 2025 tarihinde 403 bin 60 olarak kaydedilen cezaevi nüfusu, 50 gün içerisinde 13 bin 867 kişi arttı. Cezaevlerinde kalanların 359 bin 227’sinin hükümlü, 57 bin 700’ünün ise tutuklu olduğu belirtildi.
Muhalefet liderlerinden Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan "Bugün cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 400 bine ulaştı. AK Parti iktidara geldiğinde bu sayı 100 bindi. Artan ekonomik sıkıntılar, yozlaşan sosyal yapı ve gençlerin umutsuzluğu karşısında iktidarın hiçbir çözüm sunmaması büyük bir sorundur" demişti...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.