Geçmişten günümüze bayram gelenekleri

Her bayramda olduğu gibi, bu bayramda da hepimizi birleştiren, birbirimize yakın hissettiren, bize ait değerler var. Zaten dini ve milli bayramların da işlevi bu değil mi? Bizi bir araya getirmesi, aidiyet duygumuzu güçlendirmesi ve aynı mutlulukları yaşatması…

Hepimiz geçmişten bu güne bayram anılarıyla, bayram gelenekleriyle yöresel bayram ritüelleriyle yetiştik. Şimdi aynı şeyleri yeni kuşaklara öğretiyoruz, anlatıyoruz. Çünkü zaman değiştikçe, bazı gelenekler de unutulmaya yüz tutuyor! O yüzden bayram anılarımız kıymetli.

Ben çocukken, bahçeli bir evde büyüdüm. Kurban bayramında babamın seçtiği koyun en az bir kaç gün öncesinden bahçeye bağlanırdı. Kardeşim ve ben bu yeni misafiri ellerimizle besler, üzerine titrerdik. Ama onun kesilmek üzere getirildiğini unutur, ona bağlanır ve çok severdik! Ben çok iyi hatırlıyorum, onu kesmemiz gerektiğini söyleyen anne ve babamıza isyan etmiş, sevgili koyunumuzu keserlerse, onu asla yemeyeceğimizi söylemiştik. Bahçede o dualarla kesilirken, bakamamış, onun acı dolu melemelerine ağlamıştık! Bize verilen bayram harçlıkları ve bayram hediyeleri de yüzümüzü güldürmeye yetmemişti.

Bayramlar eş, dost ve akrabaları ziyaret etme ve yoksulları sevindirme günleriydi o zamanlar. Kesilen kurban etinden çoğu dağıtılırdı.

Bayram sabahı babam erkenden namaza giderdi. Annem bizleri de erken uyandırır ve bayram için en güzel giysilerimizi giydirirdi. Heyecanla babamı beklerdik. Babam namazdan sonra mutlaka şehitlikleri ve akraba mezarlıklarını ziyaret ederdi. Kurban kesildiğinde evde büyük bir telaş yaşanır, etler; kime ne verilecekse ayrılırdı. Sonra akraba ziyaretleri başlardı. Bayram boyunca en yaşlılardan başlayarak akrabalar, komşular ziyaret edilirdi. Biz çocuklarsa; balonlar, harçlıklar ve bayramlık giysilerimizle, mutlu bir bayram yaşardık.

Ülkemizin çeşitli yörelerinde daha yöreye özgün, daha yerel gelenekler de vardı. Mesela Gaziantep’te Arefe gününden yağ, su ve unla yapılan kahke hazırlanır, misafirlere dağıtılır, kapı kapı dolaşan çocuklara da kahke ile harçlık verilirdi. Değişik yörelerin gelenekleri arasında; Samsun’da cami önü yemeği, Aydın’da aşure, Kastamonu’da ağırlama, Erzurum’da öğünlük, Konya’da pişi, Mersin’de bayram pişmaniyesi, Muğla’da yağ kokutma, Ankara Kızılcahamam’da Ebebiş, yani şekerleme ya da harçlık gibi değişik şeyler vardı.

Şimdi pek çoğu unutulan bayram gelenekleri ve ritüellerinin yerini; ekonomik durumu iyi olanlar için tatile gitmek, olmayanlar için de eve kapanmak aldı. Malum yeterince para olmayınca, bayram kimseyi mutlu etmiyor! Daha mutlu bayramlara, sağlıkla erişmek dileğiyle, bayramınızı kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Bereke Arşivi

İşsiz bir geleceğe doğru…

18 Eylül 2025 Perşembe 10:32

Çok mu aradınız bu insanları?

15 Eylül 2025 Pazartesi 11:11

İnsan ne zaman çaresiz kalır?

11 Eylül 2025 Perşembe 11:46

Ahlaksızlığın sonuçları olur!

08 Eylül 2025 Pazartesi 11:09

Olağanüstü gündemlerden yorulduk!

04 Eylül 2025 Perşembe 11:04

30 Ağustos Zafer Bayramı

31 Ağustos 2025 Pazar 14:47

“Eski Türkiye” neden özleniyor?

28 Ağustos 2025 Perşembe 10:57

Yoksulluk en çok çocukları vuruyor!

25 Ağustos 2025 Pazartesi 10:54

Siyasetin tanımını değiştirdiler!

21 Ağustos 2025 Perşembe 11:12