Emperyalizme karşı kazandığımız bu zaferle; Türk varlığını korurken, özgürlüğümüze zincir vurulamayacağını da bütün dünyaya ilan etmiş olduk! Umutsuz ve yılgın olan bütün mazlum devletlere, emperyalist ülkelere karşı savaşma gücünü aşıladık! Yenilmez sanılanlar yenildi!
Ne zaman umutsuzluğa düşsem ne zaman çaresiz olduğumu düşünsem, hemen büyük Önder Atatürk’ün Kurtuluş savaşını anlattığı “Söylev” ini (Nutuk) okurum. O zor ve imkânsız şartlardan zaferle çıkıp, umutsuzluğa asla kapılmadan, bir milleti zafere inandırıp, umut aşılamasını ve zekasıyla kısa sürede bir ülke kurmasını hayranlıkla takdir eder, kendimi umutsuz ve çaresiz ruh halinden çıkarırım.
Kimsenin yüzünün gülmediği, herkesin umutsuz ve çaresiz hissettiği bu günlerde, karamsarlıktan çıkmamız için, onun insanı motive eden, yol gösteren sözlerine kulak vermek gerekir!
“Ben, bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem; o işe neler engel olur diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş kendi kendine yürür. Güçlükler karşısında yılmamak gerekir.” diyor ulu Önder Atatürk.
Daha da önemlisi;
“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” derken umutsuzluğun bizi zayıflatacağını da vurguluyor!
“Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun. “Diyor.
Bu Zafer Bayramı’nda, onun bu sözleri ve mücadele gücü, bizleri de güçlendirmelidir! Onun yolundan gitmenin bir yoludur bu.
Kurtuluş Savaşının kahramanları, şehitlerimiz, gazilerimiz, kadınlı erkekli bütün halkımız Atatürk’ün önderliğinde bu savaşı kazanacaklarına inanarak savaştılar. Bu ülkeyi bize kazandırdılar. Başta Atatürk olmak üzere bütün kahramanlarımızı sevgi, saygı ve rahmetle anarken, onlara karşı saygısız olan ve adlarını rahmetle anmayan nankörlere de yazıklar olsun diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.