3 Aralık “ Dünya Engelliler Günü” ydü. Bu özel günde Birleşmiş Milletler, konuyla ilgili etkinlikler düzenleyerek, toplumlarda farkındalık yaratılmasına, engelliler için var olan engellerin ortadan kaldırılmasına çalışırlar. Engellilerin de toplum içinde rahat hareket etmelerini sağlayacak düzenlemeler yapılmasına, yaşamlarının kolaylaştırılmasına, engellerinin aşılmasına yardımcı olacak her türlü çalışmanın, teşvik edilmesine katkıda bulunmak, bütün devletlerin görevidir aslında.

Engelsiz bir dünya olsaydı eğer, dünya mutlu insanlarla dolu olurdu.
İnsanlar için engelsiz bir dünya yaratmak, o kadar da zor değildir ama. Engeller eninde sonunda aşılır, yeter ki isteyelim. Engelliler için ortadan kaldırdığımız her engel, aslında kendimiz için de hazırlıktır. Çünkü kimin ne zaman engelli olacağını bilemeyiz. Aslında hepimiz potansiyel engelli olabiliriz. Başımıza gelen bir kaza, bir hastalık nedeniyle her an hepimiz engelli olabiliriz. Biraz empati yaparak engellilerin yaşadıkları sorunları anlayabiliriz. Onların kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan yaşamlarını idame ettirmelerini sağlayacak ortamları hazırlamak, engelleri ortadan kaldırmak, mutlu ve engelsiz bir dünya yaratır herkes için.

Engelli olmak, hayatın ritmini yakalamaya ve hayattan zevk almaya engel değildir. Yeter ki engellilere de, engelsizler kadar fırsat verilsin, yaşamları kolaylaştırılsın. Yaşanılan ülke, şehir, mahalle, parklar, kurumlar, evler, iş yerleri ve trafik engellilere uygun şekilde düzenlenirse, engelsiz bir dünya, engelsiz bir ülke ütopya olmaktan çıkar, gerçekleşir.

Engelliler için zaten zor olan hayatı, bir de sevgisizlikleriyle, kalpsiz ve saygısız davranışlarıyla zorlaştıran insanlar var ki; onlara söyleyecek söz bulamıyorum! Hiç mi empati kuramazlar, hiç mi aşamazlar kafalarındaki engeli, merak ediyor insan?

Bence fiziksel engelleri aşmak, zihnimize koyduğumuz engelleri aşmaktan daha kolay sanki. Ama kendimize şu soruyu soralım: “ Bugün sağlıklıyız, peki ya yarın? Yarın engelli olmayacağımızın garantisi var mı?