World Economic Forum’un yapmış olduğu araştırmaya göre, ülkelerin eğitim seviyeleri açıklanmış. Listenin başında eğitim seviyesi en iyi olan ülke İsviçre olarak gösterilmiş. İkinci sırada Singapur ve üçüncü sırada ise Finlandiya varmış. Türkiye ise pek çok ülkenin gerisine düşerek, 99. sırada yer almış! 

Çok acı aslında, çünkü;
Bugün bile dünyanın örnek gösterdiği 'Köy Enstitülerini' kuran insanların çocukları olarak, bu başarısızlık ülkemize hiç, ama hiç yakışmadı.

Hepimiz biliyoruz ki; eğitimli insan gücü, bir ülkeye çağ atlattırır. Ama bunun için, çağdaş bir eğitim ve öğretim müfredatına sahip olmak gerekir.

İşte eğitimdeki başarısızlık nedenlerimizden biri, hatta en önemlisi de budur. Son yıllarda her Milli Eğitim Bakanı değiştiğinde sistemde de değişiklik yapıldı. Son olarak 'sadeleştirme' adı altında yapılan müfredat programı değişikliği ile birlikte; biyoloji dersinin içeriğinden 'Evrim Teorisi' nin kaldırıldığını ve dinsel bilgiye dayalı, 'Yaratılış Teorisi”nin eklendiğini, Orta Öğretim matematik dersinden de 'integral' konusunun çıkarıldığını söyleyen Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay; müfredat değişikliğiyle laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşıldığını, eğitimin dinselleştirilmeye çalışıldığını söylüyor!

Eğitimde uygulamaya konulan 'ÇEDES' projesi de pek çok eğitimci, pedagog ve öğrenci velileri tarafından eleştiriliyor. Özellikle bu projeyi din adamlarıyla uygulamaya çalışmanın sakıncaları da vurgulanıyor. Çünkü eğitimcilerin 'Pedagojik Formasyon' eğitimi alarak çalışma ve öğretmenlik yapma hakkı vardır. Pedagojik eğitimi olmayan din adamlarının, bu projelerde görev almasının, çocuklar açısından sakıncalı olabileceği anlatılıyor! Gerçekten de ÇEDES Projesi uygulaması olarak basında fotoğrafını gördüğümüz 'Maket Mezar' ve yanındaki küçük öğrenci; bu uygulamanın çocuk psikolojisine uygun olmadığını da gösterdi herkese.

Ama eğitimde başarısızlığın nedenleri sadece bunlar da değil! Çocukların zorunlu eğitime katılmalarının takibi yapılırdı eskiden. Şimdi çocuklarını okula göndermeyen, onların eğitimi ve hatta karnının doyurulması için bile gereğini yapamayan yoksul ailelerin, elinden tutulmadığı için, çoğu çocuklarını denetimsiz yatılı kuran kurslarına gönderiyor. Böyle yerlerde çıkan yangında ölen küçücük kız çocukları oldu. Tacizi yaşayan, dayak yiyen, savunmasız çocuklarımız oldu. Onların yaşadıklarını, basında okuduk içimiz acıyarak! Oysa eskiden devletin yatılı bölge okullarında ve resmî devlet yurtlarında kalırdı öğrenciler. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanıyordu az çok. Şimdi üniversite öğrencileri bile kalacak yer bulmakta zorlanıyor!

Eğitimdeki başarısızlığın en önemli nedenlerinden biri de öğretmenlere gereken değerin, ekonomik desteğin ve iş güvencesinin verilememiş olmasıdır! Kadrolu öğretmen, sigortalı öğretmen, saat ücretiyle derse giren öğretmen var! Hepsi aynı işi yapıyor ama, aynı sosyal güvence ve maaşa sahip değiller! Bunca sorun yaşayan, işsiz kalan veya işsiz kalmakla tehdit edilen öğretmenlerin, eğitimde başarılı olmaları mümkün mü sizce? Eğitim ülkemizin geleceği için, en önemli konumuz olmalı. Yerel yönetimler, öğrenci yurtları açmalılar. Ayrıca çocukların iyi eğitilmeleri için gönüllü olacak emekli öğretmenlere de çağrıda bulunsunlar. İnanın herkes elinden gelenin fazlasını yapar!