Bir bayramı daha geride bıraktık! Bayramda genel anlamda bir sevinç yoktu. Hatta yaşananlar üzdü herkesi!
Bayram tatilinin ilk 7 gününde trafik kazalarında 55 kişi yaşamını yitirdi. 7331 kişi yaralandı. Onların yakınlarını, sevenlerini, dostlarını düşünürseniz; bayram sevinçlerinin, ağır bir kedere dönüştüğünü de tahmin edersiniz.
Bayramda büyükanneler ve büyükbabalar, tabii bütün emekliler, torunlarına harçlık bile verememenin hüznünü yaşadı. Televizyonlarda; 'Bizi çocuklarımıza muhtaç ettiniz.' Diyen gözü yaşlı emeklilerimiz, bayram sevincini asla yaşayamadı.
Yokluk, yoksulluk ve pahalılık, bu bayramda da kendini gösterdi. Evlere tatlılar girmedi. Sofralarda bayram bereketi olmadı. En çok sevindirilmesi gereken çocuklar, bayramlıklarını giyemedi. Harçlıklarını alamadı.
Bayramı hala çadırlarda konteynırlarda yaşayarak geçiren depremzedelerimiz, bu bayramda da gözleri yaşlı ve acı içinde mezarlık ziyaretleri yaptı. En kötüsü de; kaybolan yakınlarının, çocuklarının, ölüsü bile bulunamayan canlarının, derdine düşen ve bir mezarlık ziyareti olanağı bile bulamayan insanlarımızın, acı dolu, umutsuz feryadıydı!
Bayramda, değil tatile çıkmak, memleketine bile pahalılıktan gidemeyen insanların, yorgun, kederli bakışları ve sıla özlemi yaktı içimizi.
Biz, başkaları mutsuzken mutlu olamayan insanlar olarak, gülmeyi unuttuğumuz bir bayram geçirdik. Üstelik bu konuda yalnız da değildik! Bayramda bile İsrail’in saldırılarına hedef olan Filistinliler için de kederliydik, bütün dünya ulusları gibi… Öldürülen Filistin’ li çocuklarla bayram kana bulandı çünkü!
Anlayacağınız, bayram, bayram olalı; böyle mutsuz, böyle kederli yaşanmadı! Kendi küçük dünyamızda, ailelerimizle, sevdiklerimizle küçük mutluluklar yaşamayı bile çok gördüler bizlere. Çünkü insan, bu kadar mutsuzluğun, bu kadar kederin, bu kadar haksızlığın ortasında kalanları görünce, istese de mutlu olamıyor! Bana ne diyemiyor!