Eylül’de gelmeyenler, deli eylüller…

Takvim yaprakları arasında en çok duygu yükleneni, kuşkusuz Eylül’dür. Yazın kahkahaları yavaş yavaş sahneden çekilirken, sahneye sarı bir ışıkla bambaşka bir oyuncu girer. Ne yaz gibi arsız, ne kış gibi serttir. Hep ortalarda, hep arada… İşte o aradalık, insanın ruhuna dokunur.

Sabahları hafif serinlikle başlar Eylül. Öğle vakti hâlâ yazdan kalma bir sıcaklık vardır, ama akşamüzeri gelen o serin rüzgâr size usulca fısıldar: “Artık yaz bitti.” İşte o an, elinizde bir kahveyle balkona çıkmak, hafif bir şal almak, uzaklara bakıp düşünmek tam da Eylül’ün ritüelidir. Şehirde yürürken ayakkabınızın altında çıtırdayan yapraklar, okul yoluna düşmüş çocukların defter kokusu, markette satılmaya başlayan taze cevizler… Hepsi Eylül’ün hayatımıza gizlice bıraktığı işaretlerdir.

Tarih de Eylül’ü boş bırakmamıştır. 1 Eylül 1939’da insanlık en karanlık günlerinden birine uyanmış; 2. Dünya Savaşı başlamıştır. Yıllar sonra yine bir Eylül günü, savaş sona erip barış ilan edilmiştir. Tarih bile bu ayı, hem yıkımın hem de yeniden doğuşun simgesi yapmıştır.

Eylül, insana şunu hatırlatır: Aynı günün içinde hem gözyaşı hem de umut olabilir.

Sanatta ve edebiyatta Eylül, başlı başına bir karakterdir. Van Gogh’un tablolarındaki sarı, sadece bir renk değil, bir mevsim duygusudur. Tanpınar’ın dizelerinde geçen o zamansızlık hâli, Eylül’ün ruhunu anlatır. Vivaldi’nin Sonbahar konçertosu çaldığında gözünüzün önüne düşen yapraklardan başka bir şey gelmez.

Türk müziği de Eylül’ü romantik bir filtreyle anlatır. Alpay’ın “Eylülde Gel” şarkısını dinlerken, sanki rüzgâr saçlarınızın arasından geçer, sarı yapraklar ayağınızın dibine düşer. Hüsnü Arıkan’ın “Deli Eylül”ü ise Eylül’ün o kendine has çılgın ve dengesiz tarafını yakalar; bazı Eylüller gerçekten delidir, ne yapacağını bilmez, sizi bir gün güldürür, ertesi gün düşündürür.

Ama bütün bunların ötesinde, Eylül bize şunu öğretir: Dökülmekten korkma. Çünkü dökülen her yaprak, yeni bir başlangıcın habercisidir. Hayat da mevsimler gibi; ne tam yaz kalır, ne de hep kış.

Hep değişir, hep döner.

Peki, siz Eylül’ü daha çok bir veda gibi mi yaşarsınız, yoksa yeni bir başlangıç gibi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aslı Dönmez Arşivi

KOMEDİ NEDEN BU KADAR CİDDİLEŞTİ?

23 Ağustos 2025 Cumartesi 14:18

“Ekmeğin arasına saklanan asalet”

16 Ağustos 2025 Cumartesi 13:38

TÜRKLER

01 Şubat 2025 Cumartesi 10:05