Yatırım diye diye doğayı tahrip etmek, insan ve canlı hayatına olumsuz etki yaratmak, kentin kaymağını yiyip bir de üstüne zarar açmak oldukça popüler olunca, çevreyi hatırlatmak suç oluyor…

Varsın olsun, biz suçlu olalım. Çevreciler, STK’lar, meslek odaları, halk ve konunun üzerine giden basın mensupları olarak, ‘yatırım düşmanı’ olalım da çevre düşmanı, kent haini, sermaye şakşakçısı olmayalım…

Taş, maden ve mermer ocakları konusuna bakışımız ve duruşumuz da bu doğrultudadır. Elbette, ülke ekonomisine yapılan katkıyı göz ardı edemeyiz. Getiriyi, götürüyü hesaplarız...

Bakın ocaklar konusunda ne kadar haklı olduğumuz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın  açıklamalarıyla da sabitlendi…

Antalya'da 284 bin 619 hektarlık alan, madencilik faaliyetlerine açılmış. Yaklaşık bin tane aktif ruhsat var…

Peki ama kentin 1/10’unu kaplayan bu kadar büyük bir alanın tahsis edildiği ocakların getirisi nedir? Maden zengini bir kentteyiz de biz mi biliyoruz!

Antalya’da kaç madencilik firması vergi rekortmeni oldu? Kaç milyon dolarlık ihracat yapıyoruz?

Eğer gerçekten kent ve ülke ekonomisine çok büyük katkıları var ve biz bilmiyorsak tamam. Ama yok öyle bir şey…

Zaten olsa tarım, turizm sektörünün yanında madencilikten de bahsedilirdi…

Yine HES ve nükleer enerji konusunda da tavrımızın ne kadar doğru olduğu uzmanların açıklamalarıyla ve istatistiklerle ortada…

Antalya Nükleer Karşıtı Platform’un Çernobil felaketinin yıldönümünde yaptığı açıklama bu anlamda gayet açıktır…

Yapımı ve işletimi büyük riskler taşıyan, ülkemizi dışa bağımlı hale getiren enerji yatırımları yerine özkaynaklarımızı kullanma, çevre dostu kaynaklara yönelmek varken, yetkililer bir kez daha düşünmeli…

En azından bundan sonrası için ulusal enerji politikaları kapsamında çevreci yatırımlara yönelebilinir…

Dünyanın karşı karşıya olduğu küresel ısınma, hava kirliliği, su kirliliği vs gibi sorunları aklımızdan çıkarmadan, yatırımlarımızda çevre etkisini gözetmeliyiz…

Yoksa işimiz zor…

Başka Antalya, başka Türkiye olmadığına göre iyi düşünmekte fayda var…

Geleceğimizi düşünerek, gelecek nesillere miras bırakacağımız çevreyi korumalıyız. Çevre dostu yatırımlara yönelmekten başka şansımız yok…

O nedenle yatırıma ‘evet’, katliama ‘hayır’…