
Songül Başkaya
Ya sabır…
Kardeşi, kardeşe düşman eden emperyalistlerin yüzyıllardır süregelen oyunuyla Türk-Kürt savaşı başlatıldı. Aynı binada oturup, aynı sırayı paylaştığımız, aynı işyerinde çalıştığımız arkadaşlarımızla aramıza nifak tohumu serildi. “Kendi kaderini tayin” diye naralar atıldı, kaderimiz bir ve ortakken…
Teröristler beslenerek, finanse edilerek, özel eğitim aldırılarak salındı dağlarımıza…
Yıllardır, kan akıtıyorlar…
Köy basıyor, zorla küçücük çocukları dağa çıkarıyorlar…
Devleti ve kurumları hedef alarak, kanlı eylemler sergiliyorlar…
Adına da “demokrasi ve özgürlük” diyorlar…
Devletin en üst makamlarını işgal edenler de adeta bu oyunun aktörleri ve maşaları oluveriyor…
Yalnız onlar mı…
Sözde aydın, yazar, sanatçılar da var…
Millet, bölünürken, birbirine düşürülüp kan dökülürken senaryo devam ediyor…
Ülke yavaş yavaş bölünmeye götürülüyor…
Teröristbaşıyla müzakereyle başlayıp, teröristlerin ayaklarına mahkeme kurdurarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve yüce yargı mensuplarının onurunun ayaklar altına alınmasından beri atılan her adım kanıksatılıyor, bizlere...
Onaylanmak isteniyor…
Açılım adı altında yapılan ayrıştırmaya ilişkin tüm kaygılar haklı çıkıyor…
T.C. ve Atatürk, Türk bayrağı yavaş yavaş siliniyor…
Andımız, kalkıyor…
T.C. Devleti sınırları içerisinde başka bir devlet adından söz ediliyor…
Türk milleti ve devleti için ne kutsalımız varsa hepsi alaşağı edilmek isteniyor…
Ulusalcılık, tükaka oluveriyor…
Halkın, Anayasal hakkı yürüyüş şiddetle, kanla bastırılıyor…
Gençler, öldürülüyor…
Üniversiteler, basılıyor…
Ama tüm terörist saldırılar “demokrasi” sınırları içinde değerlendiriliyor…
Sınırsız hoşgörü ve sabır gösteriliyor, teröristlere…
Lice’de Türk bayrağı hem de Türk Silahlı Kuvvetleri sahası içinde indiriliyor...
Sabır bekleniyor...
Evet, sabrediyoruz…
Ama sizin için değil…
Ata’nın “Ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, bu fikirler, Hind’den, Mısır’dan döner, dolaşır gene gelir, feyizli neticeleri kalpleri doldurur!” sözü gereği…
Ata’nın Sivas’tan 24 Eylül 1919 günü, Amerika Birleşik Devletleri İnceleme Kurulu Başkanı General Harbord’a gönderdiği raporda “…İmparatorluğu bölmek ve Türkler ile Kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağımsız bir Kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere Kürtler’i kışkırttılar. İleri sürdükleri tez, İmparatorluğun nasıl olsa dağılacağıdır. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar. Her türlü casusluğa başvurdular. Noil adında bir İngiliz subayı, uzun süre Diyarbakır’da bu yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu. Ama bizim Kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak, O’nu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden kovdular...” sözlerindeki gibi oyunun farkına varılması ve halkın uyanması için ya sabır…
Evet, ne oyuna ne dolduruşa gelelim…
Ama ülkemize, değerlerimize sahip çıkalım…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.