
Songül Başkaya
Kel başa, şimşir tarak…
Dünya Parlamenterler Birliği verilerine göre 1 Ocak 2014 itibariyle, kadın parlamenter sıralamasında yüzde 14.4 oranıyla 96.’yız…
Kadın parlamenter oranıyla dünya sıralamasında 1’inci olan Ruanda’nın 95 sıra gerisinde olan ülkemin bir kadın parlamenterleri, kadın haklarını savunacağına kadının hiçbir hakkının olmadığı padişahlık dönemine özlem duyuyor. Bir başkası, üstelik güya kadın haklarını savunmak için Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda yeralmasına rağmen kadın-erkek eşitsizliğini savunuyor…
Kadın yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığı, şiddetin parlamentoya kadar girdiği, kadın cinayetlerinin 2014 yılında pik yaptığı bir tabloda, 6-7 yaşındaki çocukla evlenilebileceği yönündeki sapık görüşler gündemi meşgul ederken elbette sivil toplum örgütlerine, hukukçulara daha çok görev düşüyor…
Toplumsal zihniyet dönüşümünün gerçekleşmesi için eğitim kurumlarından başlayarak kadın-erkek eşitliği dersi verilmeli. Ayrıca adaletin tecelli edebilmesi, doğru kararların verilebilmesi için hukukçuların da kadına yönelik şiddet vs davalarında daha donanımlı olması gerekli…
Uluslararası sözleşmelere imza atan ülkemin hukukçularının bu konuda ne kadar ‘donanımsız ya da ilgisiz’ olduğunu geçtiğimiz günlerde katıldığım bir panelde kadın bir hukukçu itiraf etti…
Ama eksik söylemiş…
Sadece stajyer hukukçular bu sözleşmelerden habersiz değil anlaşılan…
Alınan kararlara bakılınca tecrübeli hukukçuların da bu konuda yeterince bilgilenmediği ya da onların da kadın-erkek eşitliğinin olmadığı bir ortamda erkek egemenliğini desteklemeye çalıştığı görülüyor…
Elbette buna inanmak istemiyorum…
Ancak kadının insan haklarının ihlal edildiği, yaşam hakkının elinin alındığı bir davaya baronun Kadın Hakları Kurulu nasıl müdahil edilmez anlamış değilim…
Evet, hukukçu değiliz elbet. Ama sözleşme açık, örnek kararlar ortada…
Ama doğru ya ‘Kadın ve Adalet Zirvesi'nde bir Cumhurbaşkanı "Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir” derse vekilden de hukukçulardan da bir şey beklememeli…
Kel başa, şimşir tarak…
Tam da düzene uygun kararlar ve uygulamalar…
Yazık…
Ama pes etmek yok tabii. Kadının insan haklarını öğretinceye kadar mücadeleye devam…
Çünkü asıl olan insan hakkı ve aydınlık gelecek…
Bir cinsin dışlandığı ya da geri bırakıldığı bir ortamda geleceğin aydınlık olamayacağı ortada…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.