
Songül Başkaya
IMF defteri…
Geçtiğimiz hafta sonu Antalya’nın konukları çoktu. AKP’li bakan, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, Akdeniz’den sorumlu Akil Adamlar, ADD Genel Başkanı ve üst yönetimi vs…
Akil Adamlara, gazetemizde hemen hemen her gün yer verip, makale ya da kulisimizde işledik. Antalya’da toplantı bile yapamadan gelip gittiler. Deyim yerindeyse Antalya’dan korktular…
ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Bilim Kurulu Üyesi Onur Öymen ve Bülent Çukurova’nın katıldığı paneli ise dün sizlere aktardık…
Gelelim, AKP cephesine…
AKP Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı 6. Bölge Toplantısı'na katılan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin ekonomik performans açısından herkesin övündüğü bir düzeyde olduğunu belirterek, "Mayıs ayında borcu ödeyip IMF defterini kapatacağız" dedi…
Ardından da rakamlarla durumu açıklamaya çalıştı ve IMF’ye bağlayarak noktayı koydu…
“2002'de 36 milyar dolarlık ihracatı vardı. Ama bizim dönemimizde 150 milyar dolara çıktı. IMF'ye borcu 23.5 milyar dolardı. Bir süre biz de IMF ile anlaşma yaptık. Ama derledik toparladık, IMF desteğini bir kenara ittik. Bugün borçları 400 milyon dolara indirdik. İnşallah Mayıs ayında da bunun tamamını ödeyip, IMF defterini kapatacağız" dedi…
Oysa daha Pazar günü Prof. Dr. Bülent Çukurova, Cumhuriyet dönemini ve uluslaşma sürecini anlatırken, kendi kaynaklarıyla kalkınma modelini uygulayan Atatürk sayesinde elde edilen kazanımların bugün yok edildiğini belirtti ve Yazıcı gibi ülke ekonomisinin ne kadar iyi olduğunu söyleyenlere cevap verdi…
Çukurova, artık küresel şirketlerin ülkeleri yönetir, şekillendir hale geldiğini belirterek, “Şu yalandan da bahsetmek istiyorum. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla açısından dünyanın 8. ülkesi olduğumuz söyleniyor. Ancak ülkemizde dış kaynaklı finans şirketleri 25 bine yakın. Ve bunların ürettikleri mal ve hizmet değerleri de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın içinde. Ama ülke vatandaşlarının ürettikleri açısından dünyanın 88. ülkesiyiz. Söylenen yalan temelde bu” dedi…
Buna ne demeli, şimdi…
Kimsenin kimseyi kandırmasına gerek yok. Rakamlarla oynayarak, istenilen rakamı görüp, istenilmeyenleri görmezden gelerek pembe tablolar çizmek yerine gerçekle yüzleşmeliyiz…
Tüm stratejik kurumlarını satan, ithalata bağlı büyümeyi tercih eden, işsizlik sayısı artan, yabancı şirketlerin ülke ekonomisinde söz sahibi olduğu bir ülke konumuna geldik…
Evet, keşke Yazıcı’nın dediği gibi IMF ile yolları ayırsak, borcumuzu kapatıp kendi kaynaklarımızla kalkınma modelini seçebilsek işte gerçek kurtuluş ve kalkınma burada…
ABD’nin, Dünya Bankası’nın, IMF’nin dayattığı neoliberal politikalar çöpe atılmadan kalkınmamız mümkün değil…
Zaten onların dayatmalarıyla kalkınan bir ülke de yoktur…
Neoliberal politikaları uyguladıkça, emperyalizm tarafından sömürülmeye devam ederiz…
Bu arada Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dünya Bankası, IMF ve G-20 toplantılarına katılmak üzere ABD'de bulunuyor…
Ve şunu söyleyeyim ki Babacan, Yazıcı gibi düşünmüyor…
Babacan, “Mayıs’ta IMF’ye borcumuzu sıfırlayacağız” diyor ama defteri kapatmaktan bahsetmiyor…
Bakalım defter kapanacak mı, kapanmayacak mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.