Bir kesim var bugünümüzü borçlu olduğumuz Atatürk’ü bilmiyor, sevmiyor, tanımak istemiyor…
Adeta düşman…
Yine bu kesim Atatürk’ün en büyük eseri Cumhuriyet’e de düşman…
Ondandır, Atatürk’ü, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini ağızlarına almak istemeyişleri…
Ondandır Andımız’a muhalefetleri…
Ve ondandır, bayram kutlamalarını sönükleştirmek için attığı adımlar…
Okullarda okutulan kitaplar ve yardımcı kaynaklara sokuşturulan ‘Türkiyeli’ gibi uydurma kavramlar icat ederek, beyin yıkama taktikleri de bu yüzden…
Daha küçücük beyinlere birşeyleri empoze etmeye çalışıyorlar…
Ne yazık…
Dünyanın hayranı olduğu bir liderin değerini bilememek…
Ne acı dünyanın önünde saygı ile eğildiği bir dehayı hazmedememek…
Ve ne acı o liderin bize armağan ettiği, egemenliği kayıtsız şartsız millete veren Cumhuriyet’in değerini bilmemek…
Acı evet hem de çok acı…
Dün İsviçreli olan ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçen bir arkadaşın sözleriyle bu acıyı bir kez daha en derinden hissettim…
Hani yüreğinize bir hançer saplanır ya, öyle…
“Biz farklı bir kültürden gelmemize rağmen Atatürk’ü öğrenirken, siz Atatürk’ü siliyorsunuz. Ben sizden daha Atatürkçüyüm.”…
Tabii burada kastettiği “Siz”, iktidar…
Haksız değil hani…
Ümmetten millet olmuşuz, bağımsızlığımızı kazandıran bir mücadele sonucu ilan ettiğimiz Cumhuriyet’in nimetlerinin farkında değiliz…
Bugün özgürsek, Cumhuriyet’e borçluyuz…
Laik, demokratik bir hukuk devletiysek onu da Cumhuriyet’e borçluyuz…
Müslüman coğrafyasında tek ve dimdik ayakta kalan bizden başka kim kaldı?
O yüzden değerini bilmeli…
Hem Atatürk’ün hem Cumhuriyet’in hem de Cumhuriyet’in kurumlarının…
Ya da ne diyordu şairimiz bir dörtlüğünde…
“Fazla geldiyse size
Hürriyet cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanız
Saltanatın sultanın
Hala önemini anlayamadıysanız
Millet olmanın
Kul olun
Ümmet kalın
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
Rahat bırakın beni”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.