
Gürsel Demirok
DAĞIN ARDINI GÖRMEK
Ulusal güvenlik konularında çalışanlar, güncel gelişmelerin gelecekteki olası etkileri, sonuçları üzerinde de kafa yorarlar. Diğer bir deyişle dağın ardını, ufkun ötesini görmeye çalışırlar. Stratejik planlarını ona göre yaparlar. İsrail- Filistin çatışması da bu çerçevede değerlendirilmeli. 7 Ekim terör eyleminden bu yana kaydedilen gelişmeleri değerlendirirken, bu çatışmanın gelecekteki olası etkileri, sonuçları etkileri üzerinde de durulmalı. Dağın ardında neler yaşanabileceği üzerinde öngünlerde bulunmaya çalışılmalı. Dağın ardında, bölgede barış, istikrar ve onarım da olabilir, daha fazla gözyaşı, daha fazla masum insanların can kaybı da.
İsrail'in ve ona destek olan batılı güçlerin tutumu, barışçı çözüm için iyimser olmayı güçleştiriyor. Özellikle İsrail, gelecekte bölgede ve bölge dışında terör eylemlerine davetiye çıkarır akıl almaz bir tutum içinde. Masum sivillerin, çocukların savaşta büyük kayıp vermeleri, bölge dışında gerçekleştirilebilecek terör eylemlerinin zeminini hazırlar nitelikte. İsrail, ısrarla sürdürdüğü savaşla, Gazze'de kendi için güvenli bir bölge oluşturabileceğini düşünüyorsa, büyük bir hesap hatası içinde.
Siyasi eğilimine göre, kimine göre "terör örgütü", kimine göre " kurtuluş ve mücahit grubu" adı verilen oluşumların ve bu oluşumların destekçisi başka oluşumların, İsrail'in saldırılarına karşı farklı eylem türlerini geliştirmeleri göz ardı edilmemeli. Bu eylemler bölge dışına da taşabilir. Bu çerçevede El Kaide ve İŞİD'in, Gazze'deki savaşın "tüm dünyaya yayılacak bir cihada çevirme" çağrısında bulunduğu şeklindeki haberler dikkat çekici. Bu tür çağrılar, Ortadoğu ve Batı'da yeni terör eylemlerine yol açabileceği şeklinde yorumlanıyor. Bu durum istihbarat kurumları arasında yakın bir işbirliğini gerektiriyor.
Öte yandan, İsrail istihbaratının, Katar, Lübnan ve Türkiye'de yaşayan Hamas liderlerini yakalamak için plan yaptığı şeklindeki ABD ve İsrail kaynaklı bazı haberlerde bir başka endişe kaynağı. BBC' de bu konuda, Türkiye'deki istihbarat yetkililerine atfen, yer alan bir haberde, İsrail'in, Filistin toprakları dışındaki Hamas üyelerini yakalamaya çalışmasının "ciddi sonuçlar" doğuracağı ve İsrail tarafının bu konuda "uyarıldığı", kaybolunmakta. Bu tür konularda deneyimi ve birikimi bilinen İsrail, uyarılara rağmen bu yola gider mi, giderse ne tür ciddi sonuçlar doğurur bekleyip göreceğiz.
İsrail'in , Gazze'de etnik temizliği yaygınlaştıkça, savaş uzadıkça uluslararası toplumdan tepkiler de giderek yükselmeye başladı. İnsan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan Batılı ülkeler, Filistin halkının insan haklarını, yaşama hakkını, katliamı görmezden geliyorlar. Ancak bu ülkelerin meydanlarında barış savunucularının sesleri giderek yükseliyor. Yüzbinler, İsrail'in saldırılarını protesto ediyor, kınıyor ve kalıcı ateşkes ve barış çağrılarında bulunuyorlar. Bu ülkelerde yaşayan Müslümanlar da bu barış çağrılarına destek veriyor. Ülkelerin kamuoyundan yükselen bu tepkileri dikkate almaları beklenir.
Ancak gelen haberler endişe verici. "Alman devletine en yakın duran Müslümanlar "bile" kendilerine terör zanlısı olarak kuşkuyla bakıldığını düşündükleri şeklindeki haberler Alman basınında yer alıyor. 1990’larda evlerinin yakıldığı zaman gibi korktukları, dışarıda görünmek istemedikleri, evlerine çekildikleri haberlerde kaydoluyor. Müslümanların bu tür kaygılarını önemsemek gerekir. Avrupa’da, Amerika'da İslam korkusu bir gerçek. Kimi Avrupa ülkelerinde kimi kişilerin İslam dinine ya da Müslümanlara karşı duyduğu nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve kin besleme ileri boyutlarda. Milyonlarca insanı Avrupa'da yaşayan Türkiye bu konulardaki duyarlılığını her daim ilgili ülkelere iletmiştir. Filistin- İsrail çatışmasının bu gibiler üzerinde Müslümanlara karşı şiddete varan tepkilere yol açabileceği konusunda da Türkiye duyarlıdır.
2024 Avrupa Futbol Şampiyonası önümüzdeki yaz Almanya'da düzenlenecek. Türkiye de bu şampiyonada yer alacak. Heyecanlar dorukta. Geçmişte de görüldü, yaşandı. Bu tür organizasyonlar terör eylemleri için uygun bir ortam. Alman güvenlik makamları, İsrail-Filistin çatışmasını da dikkate alarak, ilgili ülkelerle de iş birliği halinde, şampiyonada ne tür güvenlik önlemleri alınacağı hususunda değerlendirmeler yapıyor olmalılar. Şampiyona boyunca yoğun güvenlik önlemleri alınacağı kuşkusuz. Spor severlerin de bu önlemleri anlayışla karşılamaları ve görevlilere yardımcı olmaları beklenir.
Türkiye, ulusal güvenlikle ilgili konularda dağın ardını görmede deneyim ve birikime sahip. Bu bağlamda terörle mücadele konusunda da büyük deneyimi var. Uluslararası iş birliğine de her daim açık. Türkiye, uluslararası düzeyde somut işbirliği tesis edilmeden terörle mücadele başarılı olunamayacağını her daim savunmakta. Terörü, uluslararası barış ve güvenliğe büyük bir tehdit olarak görmekte. Bu çerçevede Ortadoğu'dan kaynaklanan terör örgütlerine de karşı çıktı, mücadele etti. Ortadoğu bölgesi ile ilgili ortak tarihten kaynaklanan geniş bilgi ve birikime sahip Türkiye, İsrail-Filistin sorununa iki devletli kalıcı bir çözüm bulunması çabalarına da her zaman destek verdi. Bu itibarla, özellikle İsrail ve Batı ülkelerinin Türkiye'nin sağduyu yüklü çağrılarını önemsemeleri gerekir. Türkiye’nin çağrılarına kulak verilirse, dağın ardında barış ve istikrar içinde müreffeh bir Ortadoğu bulunabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.