Pandemi sürecinde birçok mağduriyet yaşayan turizm sektörü, bu yaz biraz nefes alsa da sezon sonu ne olacağını düşünmeye başladı.


    Takip ettiğimiz turizm haberlerinden, turizmin lokomotifi otel sektöründe icralık oteller olduğunu, bazılarının satılık olduğunu ve müşteri aradığını öğreniyoruz. 3. 4. Dalga korona söylevleri hizmet sektörünü oldukça tedirgin etmiş durumda. Geçmiş yıllarda başta ekonomik krizler olmak üzere çeşitli sebeplerle turizm sekteye uğramıştı. Beklenen turistin gelmediği yıllar geçirmiştik. Ama bu sefer covid 19 virüsü, patronu da çalışanı da epeyce sarstı. Otel işletmecisi veya çalışanlarının krize girmesinin yanı sıra, her ticarette olduğu gibi biri birine bağlı başka ticari faaliyetler de var. Tarım dâhil, turizm sektörüne gıda ürünleri üreten onlarca firma var. Tekstilciler, inşaat taşeronları bile iş yapamaz olmuştu. Bu sezon otelcilerin ve de restorancıların köklü bir şekilde tadilat yapabildiklerini, işletmelerini yenileyip dekor değişikliği yapabildiklerini sanmıyorum.


    Turizm sektöründe mevsimlik işçi çalıştırılmasını hep eleştirmişimdir. Hatta turizmin 4 mevsime yayılmasının çarelerinin üretilmesini savunmuşumdur. Geçirdiğimiz pandemi sürecinde bunları savunmanın anlamı kalmadı. Turizm haberlerini takip ettiğimizde, Türkiye’ye gelecek yabancıların rezervasyonları iptal ettirdiğini, kendi ülkelerinde seyahat kısıtlamalarının olduğunu birkaç kez öğrendik. 


    Bir bakıyorsunuz Rusya kısıtlama getiriyor, öbür taraftan Almanya yasak getiriyor. Eskiden hükümetler arası bazı politik anlaşmazlıklar olunca, ithalat yapmamakla veya turist göndermemekle yaptırımlara maruz kalırdık. Şimdi bu iş başka, işin özünde sağlıktan olmak var. Tabii bizim devletimizde her ülke insanına kapılarını açmadı. Kutsal Haç ziyareti de Suudiler tarafından kısıtlandı.


    Sürekli ticari hareketlilik içinde olan turizm sektörü, yeni bir kısıtlama sürecine girerse dayanılabilinir mi, Antalya’nın işletmecileri, ürün tedarikçileri ne yapar bilemeyiz. Çiftçinin, emeklinin, işsizin sorunlarını dile getirirken, turizm sektörünün yiyeceği bir darbeyi gazetelerimizde nasıl ve ne şekilde yazarız düşünemiyorum.


    Osmanlıdaki kriz dönemlerinde, adaları ve de en önemlisi Kıbrıs’ı vermişiz. Balkanları koruyamadığımız da biliniyor. Batılıların, ekonomik olarak zayıf düşürerek isteklerini sıraladıkları tarihi gerçekleri unutmuyoruz.


    Türkiye’nin en önemli döviz girdisinin olduğu turizm yine sekteye uğrarsa, Maske takmayarak gezenler, düğünlerde oynayanlar, kapı kapı misafirlikte gezenler, yeni bir kısıtlamada veya kapanmada, işsiz aşsız kalırsa, herhalde dağlardan ot toplayıp pişirirler. Ekmeği belki buluruz da dedelerimizin savaş yıllarındaki gibi ekmek yanında katığı belki bulamayız.


    Bugünden itibaren korunmaya, maske ve mesafeye dikkat edip turizmin başına bir hal gelmemesi için gayret edelim.


    Hoşça kalın,  Antalya’nın turizmine sahip çıkın.