Birçok hatırı sayılır servet sahibi insanlar tanırım. Bazılarının malı mülkü dedelerinden intikalidir. Birçok zenginin fırsatları iyi değerlendirdiği bilinir. Bazı servet sahipleri, ülke ekonomisindeki çalkantılardan istifade etmeyi becererek servetlerini arttırmışlar. Anadolu erenlerinden Yunus Emre’nin 'Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz' sözündeki gerçekliliği günümüz koşullarına daha fazla yakıştırabiliriz.  
Topumda neden siyasetçi olmaya hevesli çok kişi var diye meraklanırdım. Meğer siyasete girince birçok konuda zorlanmadan sorunlarının üste sinden gele bilinirmiş.
 
Üste sinden gelmek deyince, çocuğunuzu okula kayıt ettirmek, indirimli uçak bileti almak gibi ufak tefek hatır işleri akla gelebilir ama aslında, siyasette yar tutmak, hele ki iktidar olan bir partinin yönetimlerinde olmak, belediye başkanı veya en azından meclis üyesi olmak, birçokları için ekmeğe sürülecek kaymağı ele almak demektir.
İmara açılacak yerlerden ve kat yüksekliği verilecek mahallelerden haberdar olma önceliğini yakalamış ve elini çabuk tutup arsa kapan bu muhterem zatlar için çalışıp biriktirmiş der miyiz.
 
Genelde siyasetçilerin gözlerden uzak sırdaşları oluyor. Eski günlerden hatırlarım, her karar verici konumunda olan görevlinin işi düşenlerle muhatap ettiği biri olurdu. Benim memurum işini bilir dönemleriydi. Çok merak ediyorum, tek başına iktidar olmuş bir parti olan ANAVATAN’ ın siyasetçileri ve üst düzey yetkilileri, şimdilerde hangi siyasi oluşumun içinde yer kapmışlar ve tecrübelerini hangi alanlarda kullanırlar, bilen varsa beni de bilgilendirsin isterim.
 
O dönemler saltanat kayıkları ile İstanbul Göksu deresinde iktidara yakın iş adamlarının hanımları keyif yapardı. Organizasyonu first lady yapardı. Bu guruplar için , toplumdaki ekonomik kaynakların büyük bir kısmının sahibi olanlardı diyebiliriz. Son yıllarda saltanata dair yazlık olanlar dahil birçok saraylar konu oluyor. Adını birkaç yıldır yeni duyduğumuz şirket ve şahısların büyük işler yaparak karlar elde ettiklerini öğreniyoruz. Demek ki, yıllarca çalışıp para biriktirmişler ve şimdilerde birikimleri ile yatırımlar yapar olmuşlar.
 
Toplumumuzu rahatsız eden ‘bal tutan parmağını yalar’ durumuna mani olma vakti geldi geçiyor. Sınıflar arası ekonomik orantısızlık, gelir dağılımı ve hayat standardındaki makas gittikçe açılıyor. Karl Marks, toplumun iki ana sınıfa ayrıldığını ileri sürmüş. Bu iki ana sınıfın biri sürekli olarak zengin hale gelirken, diğeri sürekli olarak fakirleşen sınıfmış.
 
Karl Marks, tespiti yapmış ama öne sürdüğü komünist rejim, başta kendi ülkesi olmak üzere dünyada bir türlü kabul görmedi. Hırslı insanlarca, mal mülk meraklılarınca,  ve de yüksek egoları yüzünden üstün sınıfta yer almak için uğraşanlar tarafından reddedildiği hep iddia edilmiştir.
Yıllarca para biriktirip, bir kooperatife girip taksit ödeyerek ev sahibi olabilenleri, emekli olup geçinmek için mucizeler yaratanları tüm kalbimle kutlarım. Yaşım yeter mi bilmem ama, ben de para biriktirmeye başladım. 40 yıl sonra ev alabileceğim.
 
Hoşça kalın, azıcık aşım kaygısız başım diyerek mutlu kalın.