Avrupa’da çiftçiler günlerdir isyan halinde. Özellikle Fransa’da çok etkili eylemler yapıyorlar.
Avrupalı çiftçiler çok iyi öğütlenmişler, güçlü sendikaları sayesinde etkili olabiliyorlar. Alınan bir karara hepsi uyuyor. Çiftçiler günlerdir traktörleriyle yollarda. Trafiği kapatıyorlar, polisle sürtüşüp çatışıyorlar. Hak arayışları Fransa hükümetine bir nebze geri adım attırmış ama istekleri yeterince karşılanmadığı için eylemlerine devem ediyorlar.
Bizim çiftçiler ne alemde diye düşündüm.  Eskiden beri kırsalda dolaşmayı, yaylaları gezmeyi severim. Gittiğim köylerde rastladığım vatandaşlarla sohbet etmek benim için çok yararlı olur. Birçok bilmediklerimi onlardan öğrenmişimdir. 
Bizim çiftçilerimiz, Mazot pahalılığında, yem, saman pahalılığında, tohum ve ilaç için paraları yetmese de, Avrupalı çiftçiler gibi direnç gösteremiyor. Ancak köy meralarına veya köy yakınlarına bir şirket gelip ağaç kesmeye kalkarsa veya maden işletmeye kalkarsa toplanıp isyan ediyorlar ama genelde ikna edilebiliyorlar. Çünkü bugüne kadar kadercilikle aşılanmışlar. Hükümetler karar alsa da, kent yöneticileri olumsuz bir faaliyette bulunsa da, kaderimiz buymuş diyecek yüzlerce köylü vatandaş buluruz. 
Bizim çitçilerimizi sendikası var mı dersek, var, Çiftçi-sen. Çiftçi sen’in çalışmalarına bakınca, tabela sendikası olmadığını görebiliyoruz. Dünya çiftçilerinin uluslararası örgütü La Via Campesina (Çiftçi Yolu) 1-8 Aralık 2023 de Kolombiya’nın başkenti Bogota’da yaptığı toplantıya, ÇİFTÇİ-SEN ’i temsilen genel sekreter Adnan Çobanoğlu katılmış. 83 ülkeden 400’den fazla katılımcının olduğu konferansta 17 dilde sunum yapılmış. Konferansın temel amacı, gıda egemenliğini inşa etmek amacıyla, köylülerin ve kırsal bölgelerde yaşayan diğer kişilerin haklarının korunmasıymış.
Gıda şirketlerinin tarımsal kaynakları sömürdüğü, hatta gasp ettiği bilinirken, köylü sınıfının çaresizce, artan maliyetlere yeterli direnç gösterememesi, seslerini duyuramaması izah edilmesi güç bir durum. Antalya’nın verimli bölgelerinde seralar kurmuş şirketlerin birçoğunun başta İsrail firmaları olmak üzere çoğunun yabancı şirketler olduğuna üzülerek şahit oldum.
Son aylarda, özellikle seçim dönemine girdiğimiz bu dönemde, köylüye, yani çiftçiye yardım vaatleri artar oldu. Adayların geneli, pansuman tedbirlerden bahsediyor. Hiçbir aday, bölgesel kalkınma planlarından, yani makro nazım imar planlarının yapılması için çalışacağından, gençlerin kentlerden köylerine dönmelerini teşvik edecek politikalar geliştireceklerinden bahsettiklerini duymuyorum. Belki önümüzdeki süreçte bu konuda açıklayan başkan adayı olur. O zaman benden de oy alır. 
Gıda konusu, hele ki sağlıklı gıda alabilme konusu, deprem kadar geleceğin konusudur. Üretim azalırsa, gıdasızlık baş gösterirse, iyi beslenemezsek, hastalıklar artacağı gibi, belki de açlıkla karşı karşıya kalacağız.
Hoşça kalın, topraklarımızın kıymetini bilerek kalın.