Bir Çin atasözü, sabır konusunda “küçük olaylar karşısında sabırlı olmazsan, büyük planları gerçekleştiremezsin” der. Hangi olaylara küçük olay gözüyle bakmak kişilere göre ve dirençlerine göre değişir. 

Cumhuriyet Halk Partisinin yerel belediye seçimlerinde Süleyman Demirel’in Adalet Partisinin önüne geçerek seçimleri kazandığı 1977 yılından bu yana 47 yıl geçmiş.  

 Bu süreçte CHP de olan bitenler, kavgalı kongreler, genel başkan değişimleri ve istenen seçim sonuçlarının alınamayışı partilerine gönül vermişleri hep üzmüştür. Ama partilerini sabırla ve inatla desteklemeye devam eden üyeler, şimdi, 31 Mart seçimlerinde sevindi. Geç de olsa 47 yıllık sabrın mükafatı alındı. 

Her zaman “siyaset uzun soluklu iştir, inatla ve sabırla çalışmak gerek” şeklinde söylenen bu cümleyi benimsemişimdir. Son dönemlerde siyasete atılan aday adayı olan veya aday olan şahısların bir kısmının aynı Nasrettin Hoca misali “ya tutarsa” mantığı ile yola çıktıklarını ve maya tutmayınca, parti binalarının kapısının önüne bile gelmediklerini izler oldum. Herkesin yoğurt yiyişi farklı olur denir ama, bu ya tutarsa adaylarının siyaset yolu tutmaz. Vatandaşlarda karşılık da bulmaz. 

Ama sürekli halkın içinde bulunan, sosyal faaliyetlerde bulunan, inatçı siyasetçiler, zaman içinde kesinlikle emeklerinin karşılığını alacaktır.

Seçim galibiyeti sebebiyle, Antalyalı CHP lilerin sevincini tarif etmek zor. Belediye başkanımız Muhittin Böcek’in ilçe başkanlığı yaptığı dönemi ve de 1994 yılı ANAP döneminde Konyaaltı belediye başkanı olduğu yıllardan bugüne 30 yıl geçti. 

Kendi deyimiyle Torosların çocuğu olan Başkan Muhittin Böcek, siyaseti inatla ve sabırla sürdürmenin karşılığını hep bulmuştur. 31 Mart akşamı itibariyle yine bir 5 yıl daha çalışmalarını izleyeceğiz ve gazeteciler olarak haberlerini yapacağız. 

Yazımın sonunda bir eleştiriyi de dile getirmeden geçemeyeceğim. Antalyalı olduğundan kendisini bilen tanıyan çok. Kendisine ulaşamamaktan şikâyet eden çok kişi var. Her yoğun yöneticiler gibi herkesin telefonuna da çıkamaz elbet, ama bence belli mahallelerde veya kırsalda halk günleri yapsa bu serzenişlerden de kurtulur. 

Hoşça kalın, Mevlana’yı örnek alarak sabırlı olun.