Arkadaş, bu aslan sosyal demokratlardan bir cacık olmaz! Bir dayanışma yapalım dedik… sen, ben, bizim oğlan kaldık.(Hatta bizim oğlan da yok )

O zaman gelsin tarih!

Şu ara herkes strateji uzmanı falan ya, Ukrayna-Rusya üstüne tv lerde uçup duruyorlar.

Nedir bu mesele biraz da kendi görüşümüzü anlatalım mı?

Rusya, Altınordu devletinin elinden çıkınca Avrupalı sayılmıştı, daha doğrusu Moskova. 1800 lere kadar gizemli uzak bir ülkeydi. Aslında daha önce bir kez 7 yıl savaşları (1756-1763) sırasında Berlin’in kapısına kadar gelmişlerdi ama hepsi oydu. Sonra geri çekilmişler ve asrın sonuna dek saraylarından ve steplerinden çıkmamışlardı.  Ama 1814 de Rus ordusunun Kazak süvarileri atlarına Seine nehrinde su veriyorlardı. Napolyon’un yenilgisinde Rusya’nın çabası inkar edilecek gibi değildi. Evet, Avrupa eğer kendini kurtulmuş sayıyorsa bu uyuşuk Viyana, kaprisli Londra veya Prusya’nın Berlin’i sayesinde değil ama Rus askerinin süngüsü sayesinde kurtulmuştu.

Ve ilk kez de olmayacaktı.

Avrupa, Napolyon Avrupa’sı olmaktan son anda yırtmıştı.

Elde var; Bir

Büyük Savaş (1914-1918) Kırım savaşında Batıdan yediği okkalı kazığa rağmen Rusya, 20. Asrın başında Fransa ile pek bir kanki idi. Almanların planı -eğer- eksiksiz uygulanmış olsaydı Paris en geç 1914 Noelinden önce düşerdi der bazı tarihçiler. Ne olmuştu peki?

Çünkü Rus ordusu hazırlıklarını erkenden bitirmiş ve Almanya’nın doğu sınırlarından içeri girivermişti.

Doğu Prusya elden çıkmak üzereydi ve bu Berlin için tahammül edilemez bir durumdu. Derhal Fransa cephesinden önemli sayıda asker doğu cephesine kaydırılmış ve bu yüzden de Batıda ki Alman taarruzunun nefesi erken tükenmişti. Bu yüzden savaş dört yıl daha uzayacaktı.

Avrupa, Wilhelm Avrupa’sı olmaktan gene yüzden kurtulmuştu.

Elde var; İki.

Derken efendim malum Adolf,1940 ların hemen başında Avrupa’yı fiilen ele geçirecekti. Bir tek İngiltere kalmıştı geriye. Adolf tırlatmıştı ama okur yazar bir adamdı, hödük cahil biri değildi. Gayet iyi biliyordu ki Londra, Moskova ve Washington’a güvenerek direniyordu. Washington ise yakın bir gelecekte bir savaşa hazır değildi. O halde elde geriye o günlerde ki adıyla Sovyetler Birliği kalıyordu! Yani gene bizim İvanlar…

Almanya, Rusya’yı devre dışı bırakırsa tüm Avrupa’nın kalıcı bir şekilde kendisinin olacağı hesapları içinde 1941 Haziran ayında Rusya’ya karşı taarruza geçeceklerdi. Siz bakmayın Hollywood sinemasına, İkinci savaşın en ağır çarpışmaları Alman-Rus cephesinde olacaktı. Sonunda 1945 Mayıs başında Kızıl Ordu askerleri Berlin de bayraklarını dikiyor olacaktı.

Etti mi: Üç

Savaşın sonunda ki paylaşım görüşmeleri sırasında ABD nin dış işlerinden biri Stalin’e

-‘Daha ne istiyorsunuz işte Berlin’e kadar geldiniz!’ dediğinde

Stalin ona şu cevabı vermiş:

‘Çar Alexander Paris’e kadar gelmişti!’

Şimdi cevabını aradığımız soru şu olmalı:

Ukrayna kapışması bölgesel bir çatışma mı?

 Yoksa harbiden bir Avrupa savaşı mı?

 Ha BISTRO ne demek? 1815 de Paris şehrinde bulunan Rus süvarileri Fransızların saatler süren yemek törelerine bir türlü alışamamışlar. ‘çabuk, çabucak anlamına gelen BISTRO diye seslenerek Fransız mutfak adamlarını koşuşturmuşlar. O gün, bugün bu yerlerin adı BISTRO kalmış.