1938-1948 döneminde Türkiye'de Komünist avı yaşanmıştı

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları 1919-1922 arasında Hindistan'dan gelen altın bağışlarıyla ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi liderleri Lenin ve Stalin'in sağladığı silah, cephane, patlayıcı, mühimmatla Yunan, İngiliz, Fransız ve İtalyan ordularını ülkeden kovabildiler...

Buna rağmen, kurucu babalardan bazılarının, özellikle Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak'ın, Başbakan Celal Bayar'ın Komünistlere karşı yaklaşımı Kırmızı görmüş Boğa'dan farksızdı...

Celal Bayar’ın her yıl tekrarladığı; “Bu kış komünizm gelecek!” sözü meşhurdur.

Alparslan Türkeş : "Komünizm emperyalizmin bir aracıdır. Milli şuurdan uzak yerlere komünizm çabuk girer."

Film yönetmeni Atıf Yılmaz anılarını yazdığı kitapta Fevzi Çakmak'ın Komünist fobisinden de söz eder...(Sayfa 149-150) Olay şöyle gelişir:

Romancı Kemal Tahir'in kardeşi Nuri, Goeben-Yavuz savaş gemisinde çavuştur...Nuri Tahir ve birkaç arkadaşı Kemal Tahir'in evine giderek evden birkaç kitabı okumak için ödünç alırlar...Kitaplar şunlardır: Mihail Şolohov'un Uyandırılmış Toprak'ı (1932), Nazım Hikmet'in Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı (1936) ve Sabahattin Ali'nin muhtelif kitapları...

Askeri mahkeme kararına göre Komünizm propagandası içeren bu kitapları üzerinde bulunduran Goeben-Yavuz zırhlısı personelini Kemal Tahir ve Nazım Hikmet Komünist ayaklanmaya-kalkışmaya teşvik etmiştir...

Askeri mahkeme Mareşal Fevzi Çakmak'ın ısrarıyla Nazım Hikmet'e 17, Kemal Tahir'e 15 yıl hapis cezası verir...(1938)

Bu ikili tutukluluklarının bir kısmını Goeben-Yavuz zırhlısındaki hücrelerde geçirir...İsmet İnönü'nün bu askeri mahkeme kararına itiraz ettiği ancak onun sözlerine itibar edilmediği de tarih sayfalarında yer alıyor...

1926

Yönetmen Vsevolod I. Pudovkin'in "Ana-Mat-Mother" adlı Maxim Gorky uyarlaması sinema filmi (1926) Millî Emniyet Hizmetleri (MAH; Millî Emniyet Hizmeti Riyâseti) yöneticileri tarafından Türkiye'ye ulaşan en güçlü Komünist propaganda eseri kabul edilmekteydi...

1929

16 Mart 1921 Moskova anlaşması Atatürk ile Stalin arasında yapılmış bir sınır anlaşmasıydı ve halen bu anlaşma yürürlüktedir...

Moskova Antlaşması, Millî Mücadele sürerken TBMM Hükümeti ile Rusya Hükümeti arasında 16 Mart 1921 tarihinde imzalanmıştır. Bu antlaşma ile doğu sınırlarımız belirlenmiş, Çarlık Rusya'sına verilmiş olan kapitülasyonlar kaldırılmış ve Sevr hükümsüz ilan edilmiştir.

Moskova Antlaşması, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti arasında 16 Mart 1921'de imzalanan antlaşmadır. Bu antlaşma ve devamı niteliğindeki antlaşmalarla belirlenmiş olan sınırlar günümüzde Türkiye, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan arasında hâlen geçerlidir.

Antlaşmayı Türkiye tarafından Ali Fuat Paşa, Dr. Rıza Nur ve Yusuf Kemal Tengirşenk, Rus tarafından ise Dışişleri Komiseri Çiçerin ve Merkez Komitesi üyesi Celalettin Korkmazov imzaladı...

Patrick Kinross Atatürk biyografisinde (1964) Atatürk'ün şöyle dediğini kayda geçirir :

"Stalin 20. yüzyılda yaşamış devlet adamlarının en önemlisi olarak tarih kitaplarında yer alacaktır..."

Kızıl Ordu'yu kuran ve 10 milyon insanın öldürüldüğü Rusya iç savaşında Kızıl ordu'nun galip gelmesini sağlayan Leon Trotsky 1929'da Stalin tarafından İstanbul'a sürgüne yollandı...Sovyet Devrimi'nin Lenin’den sonraki en kudretli ismi Lev Davidoviç Bronştayn (Troçki) 12 Şubat 1929'da Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün müsaadesiyle Türkiye’ye iltica etti. Troçki, Rus devriminin arkasındaki itici güçlerden biriydi...Yaklaşık beş yıl kaldığı İstanbul’a 1929'da geldi, Büyükada'da yaşadı ve en etkili kitaplarından bazılarını İstanbul'da kaleme aldı.Büyükada, Troçki ve yakın çevresinin Türkiye'deki sürgün döneminde zamanlarının çoğunu geçirdiği Marmara Denizi’nde İstanbul’un güney kıyısında yer almaktadır.

12 Şubat 1929, Ekim devriminin kahramanı Troçki o zamanlar 49 yaşındaydı, İstanbul’a “Leon Sedov” adıyla geldi...1917 devriminin Rusya’da Çarlık rejimine son veren önde gelen isimlerinden biri olan Troçki, Vladimir Lenin’in ölümünden sonra Joseph Stalin ile Sovyetler Birliği liderliği için bir güç mücadelesinin ardından sürgüne yollanmıştı...

Büyükada Adalar Vakfı yöneticisi Halim Bulutoğlu, “Troçki Türkiye’ye gelmek istemedi ama buna zorlandı” diyor.

Aynı zamanda Kızıl Ordu’nun kurucusu olan komünist lider, dünya çapında Komünist bir hükümet yaratmayı amaçlayan “kalıcı devrim” teorisinin geliştiricisiydi.

Lenin’in eski sağ kolu İstanbul’a geldiğinde başlangıçta ailesiyle birlikte Rus Konsolosluğu’nda konakladı...

Troçkist biyografi yazarı Robert Service, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türk makamlarının Troçki'ye sığınma hakkı vermeden önce bazı katı koşullar belirlediğini yazdı.

“Moskova, onu Türk topraklarında öldürmek için hiçbir girişimde bulunulmayacağına dair bir güvence vermek zorunda kaldı. Türkler de Troçki’ye bir dizi sert talepte bulundular. Yerel siyasete müdahale etmekten kaçınmak ve Türkiye içinde hiçbir şey yayınlamamak zorunda kaldı" dedi.

Troçki her zaman Stalin’in onu öldürmek için doğru zaman izlediği hissine sahipti.

Stalin'in Atatürk'ün tepkisinden çekindiği için İstanbul'da değil Meksika'da öldürtmeyi tercih ettiği Troçki Eylül 1930'da İstanbul Büyükada'dan Alman Komünistlerini mektup yazarak uyardı:

"Naziler 1928'de 800.000 oy almıştı...Şimdi 6.379.672 oy aldılar...Siz 1928'de 3,264,793 oy almıştınız...1930 seçimlerinde 4,590,160 oy alabildiniz...Nazi Partisi 1930 seçimlerinde ikinci en büyük parti oldu...Sosyal demokratlar 1928'de 9,152,979 oy almıştı, 1930'da 8,575,244 oy alabildiler...Küçük burjuva Almanlar Nazileri tercih etti...Tehlike büyüktür...Alman Komünist Partisi düşmanını, hasmını küçümsüyor ve sonunu,ölümünü hazırlıyor..."

1932

Başbakan İsmet İnönü 1932'de Moskova'ya giderek Sovyetler Birliği lideri Stalin'le bir araya gelmişti...

1935

1935'te Atatürk'ün, Moskova'da havacılık eğitimi gören Sabiha Gökçen'e telgrafı: "...Başarılı çalışmalarını duydukça çok memnun oluyorum. Senden sık sık haber bekliyorum. Gözlerinden öper, sağlıklar dilerim."

Yine 1935'te en ünlü Sovyet bestecisi Shostakovich'in de içinde bulunduğu Sovyetler Birliği heyeti İstanbul ve Ankara'da Türk halkıyla bir araya gelmişti...Bütün bu iyi münasebetlere rağmen Sovyetlerin Komünist rejimi Türkiye'deki Komünist sempatizanları kullanarak ülkemize ihraç etmesinden korkulmaktaydı..

1948

Avrupaya kaçmak isteyen ve MAH tarafından en ünlü Komünist yazarlardan biri olarak etiketlenen Sabahattin Ali'nin 1948'de Bulgaristan'a geçmek isterken öldürülmesi bu dönemin en talihsiz olaylarından biridir...Sabahattin Ali'nin Edirne'ye gitmekteki amacı Bulgaristan sınırını aşarak Avrupa'ya ulaşmaktı. Kendisine yasal yollardan pasaport verilmediği için kaçak yollarla bu amacına ulaşmaya çalıştı. Bulgaristan sınırını denemeden önce de Suriye sınırından kaçmak istedi fakat başarılı olamadı. Avrupa'ya gitmek istediği dönemler ise hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği zamanlardı. Evinde kaldığı Mehmet Ali Cimcoz'la vedalaşırken asıl amacını söylemedi. Çünkü Cimzoz'un Millî Emniyet Hizmetleri (MAH) ajanı olduğundan şüphelenmekteydi...

1960

Başbakan Adnan Menderes Moskova'dan en az 300 milyon dolar kredi alabilmek için seyahate hazırlanırken Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından görevden uzaklaştırıldı...

1969

Süleyman Demirel 1969'da ABD Başkanı Richard Nixon'a Beyaz Saray'da şöyle dedi:

"Üç aşağı beş yukarı 6-7 yıl sonra yani takriben 1976 tarihinde, Allah izin verirse Türkiye Cumhuriyeti'nin gelişmiş ülkeler trenine, kategorisine dahil olacağını, katılacağını öngörüyorum, umuyorum, size bunu büyük memnuniyetle ve gururla söyleyebilirim...Umut ediyorum ki, yardım dilenen ülke konumdan o tarihte çıkacağız ve yardıma ihtiyacı olan ülkelere yardım eden ülke konumuna o tarihte ulaşacağız! Şu anda ülke olarak hızla kalkınıyoruz..."

Richard Nixon Demirel'e sordu: Komünizm tehlikesi, riski sizce nasıl önlenebilir, bertaraf edilebilir?

Demirel cevap verdi: "Komünizmin ilacı ülkelerin hızla büyük oranlarda kalkınmasıyla önlenebilir...On milyonlarca insanı yoksulluktan kurtardığınızda Komünizm tehlikesi, riski önlenmiş olur..."

Troçki İstanbul’da

Stalin’in Atatürk’ün tepkisinden çekindiği için İstanbul’da değil Meksika’da öldürtmeyi tercih ettiği en az Stalin kadar zalim olmasıyla ünlü Leon Trotsky ölümünden sonra dünya çapındaki ününün zirvesine ulaştı…Trotsky Stalin tarafından 1927’de Komünist Parti’den kovuldu ve Trotsky Stalin’i eleştiren “İhanete Uğrayan Devrim” adlı kitabını yazdı…Büyükada sadece Trotsky’nin sürgün mekanı olmamıştı…Bizans döneminde gözden düşen Prensler İstanbuldaki adalara sürgüne gönderilirdi…

***”Boris Pasternak’ın Doctor Zhivago” romanında (1957) ve aynı adlı filmdeki (1965; Yönetmen: David Lean ) Pasha Antipov / Strelnikov karakteri Trotsky’den esinlenmişti…Zhivago’da bu karakter intihar ediyordu…Filmde bu rolde Tom Courtenay vardı…

***Ivan Passer tarafından yönetilen Stalin adlı filmde (1992) Stalin rolünde Robert Duvall, Ttrotsky rolünde Daniel Massey vardı…

***The Assassination of Trotsky (1972; Yönetmen: Joseph Losey) Richard Burton Trotsky rolündeydi…

***Trotskiy adlı 8 bölümlük mini dizide (2017; Yönetmenler: Aleksandr Kott, Konstantin Statskiy) Konstantin Khabenskiy Trotsky rolündeydi…

***The Chosen -El elegido (2016; Yönetmen: Antonio Chavarrías )adlı yapımda Henry Goodman Trotsky rolündeydi

***Exile in Buyukada-Büyükada’da Sürgün’de (2000;Yönetmen: Turan Yavuz) Viktor Sergachyov Trotsky rolündeydi…

***Nicholas and Alexandra’da (1971; Yönetmen: Franklin J. Schaffner) Brian Cox Trotsky rolündeydi…

***”The Man Who Loved Dogs-Köpekleri Seven Adam- El hombre que amaba a los perros” adlı romanında (2009) Leonardo Padura Fuentes Trotsky’i konu aldı…Küba edebiyatının yaşayan en önemli yazarı Leonardo Padura’nın ünlü romanı Köpekleri Seven Adam Volkan Ersoy çevirisiyle Bilgi Yayınevi tarafından yayımlandı.

***Oktyabr Ekim (1927) Yönetmenler: Grigoriy Aleksandrov & Sergei M. Eisenstein

Film, Ekim Devrimi’nin 10 gününü anlatır. O dönemde devrimin onuncu yıl dönümünü kutlama hazırlıkları çerçevesinde film hazırlanmış fakat gösterimi son anda iptal edilmiş, ertelenmiştir. Filmde Troçki’nin devrimci-askeri komite başkanı olarak devrimi yönetmesi Stalin’i rahatsız etmiş, yönetmen Sergei M. Eisenstein’dan filmi yeniden kurgulamasını istemiştir. Bu sebeple Eisenstein filmin dörtte birini kesmek durumunda kalmış ve film çekildikten 1 yıl sonra (1928) gösterime girebilmiştir.

***Troçki İstanbul’da Ömer Sami Coşar’ın kitabı / Türkiye İş Bankası Yayınevi

Leon Troçki 1917 Ekim Devrimi’nin önde gelen yöneticileri arasında yer aldı. Kızılordu’yu kurdu. Lenin’in ölümünden sonra parti yönetimini ele geçiren Stalin tarafından tasfiye hareketleri sırasında 1927’de Alma Ata’ya sürgüne gönderildi, 1929 Şubat’ında ülke dışına çıkarılmasına karar verildi.

Sovyetler Birliği Türkiye’den Troçki’nin siyasi mülteci olarak kabulünü talep etti. Bu talebin kabul edilmesi üzerine Türkiye’ye gelen Troçki 12 Şubat 1929 – 17 Temmuz 1933 tarihleri arasında dört buçuk yıl İstanbul’da yaşadı. Türkiye’deki sürgün yıllarının çoğunu Büyükada’da geçirdi. Avrupa ve Amerika’dan gelen yandaşlarını burada kabul etti. Siyasal faaliyetin yorgunluğunu Marmara’da balığa çıkarak, Sedef Adası’nda atış talimi yaparak üzerinden attı.

Türkiye’den ayrıldıktan sonra ilk olarak Fransa ve Norveç’e giden Troçki’ye bu ülkeler oturma izni vermedi. Hiçbir ülkenin kabul etmediği Troçki, sonunda Meksika’ya yerleşti. 20 Ağustos 1940’da Stalin’in celladı tarafından düzenlenen suikast sonucunda ölene kadar Meksika’da yaşadı.

Ömer Sami Coşar (1919-1984), İstanbul’da doğdu. İlk ve ortaokulu Saint Joseph’te okudu. Lisenin ilk iki sınıfına Paris’te Janson de Sailly’de devam etti, 1940 yılında Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Aynı yıl Anadolu Ajansı ve Son Posta’da gazeteciliğe başladı. 1947 yılında Cumhuriyet gazetesine geçti. 1950-1960 yılları arasında bu gazetede dış politika yazarlığı yaptı. “Siyasî İcmal”leri yazdı. Bir süre yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. 1958-1960 yılları arasında Yıldız Harp Akademisi’nde dış politika konferansçısı olarak bulundu. İ.Ü. Gazetecilik Enstitüsü’nde “Meslek Ahlakı” dersleri verdi. 1960 yılında Milliyet gazetesine geçen Ömer Sami Coşar, 1961 yılında basın temsilcisi olarak Kurucu Meclis’e girdi. 1964 yılında Kıbrıs olayları sırasında adada bulundu. 1968-1969 yıllarında bir süre Yeni İstanbul gazetesinde çalıştı. Gazetecilik yaşamını daha sonra Milliyet gazetesinde sürdürdü. Türkiye’nin yakın tarihiyle ilgili kitap ve ansiklopedi çalışmaları yaptı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sonok Arşivi

Türkiye'nin üç nükleer santrali olacak

13 Eylül 2025 Cumartesi 10:52