Ülke olarak hazırki fakirliklerimize bir yenisi daha eklendi: ‘Su Fakirliği’… Maalesef Türkiye’de su fakirliği riski her geçen gün büyüyor! Dünya genelinde 2,2 milyar insan temiz suya erişemezken, Türkiye’de de artan nüfus ve iklim kriziyle birlikte su fakirliği riski büyüyor. Öyle ki; Türkiye’de 2050 yılına gelindiğinde kişi başına düşen yıllık su miktarının 1.069 metreküpe kadar düşmesi bekleniyor.

Hep deriz hayat kaynağı su diye ama gelin görün ki ciddi bir eylem planımız ülke olarak maalesef yok. Devletin bu amaçla ürettiği ciddi bir politika yok. Varsa yoksa bireysel tasarruf tedbirleriyle bu gidişatı azaltmaya çalışıyorlar ama artık tünelin sonu gelmeye başladı. Maalesef Türkiye su kıtlığı çeken ülke durumuyla karşı karşıya öyle uzak yıllardan da bahsetmiyorum. Tehlike çanları çalalı çalıyor…

Ülke olarak tüketim alışkanlıkları ve sosyoekonomik farklılıklarla birlikte su tüketimimiz her geçen yıl daha da artıyor. Ülkemiz şu an itibariyle su sıkıntısı çeken ülkeler kategorisinde. Rakamlar da hiç iç açıcı değil. Artan nüfusla kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2030 yılında bin 200 metreküp, 2040 yılında, bin 116 metreküp, 2050 yılında ise bin 069 metreküpe kadar düşmesi bekleniyor. Bu rakamlar, ülkemizin yakın gelecekte ciddi su kıtlığı çeken bir ülke durumuna geleceğini işaret ediyor.

Su fakirliği ne demek?

Dünyada bizim gibi ülkeler için kullanılan bir tabir var ‘Su fakirliği’. Peki ne demek su fakirliği? Öncelikle yılda kişi başına düşen su miktarıyla ölçümlenen bir hesaplama yöntemi var. Yılda kişi başına düşen su miktarı en az 10 bin m3 olan ülkeler su zengini; 3 bin -10 bin m3 arasında olan ülkeler, yeterli suyu olan; bin -3 bin m3 arasında olan ülkeler su sıkıntısı çeken ve bin m3’ün altında olan ülkeler ise, su fakiri olarak adlandırılıyor. Yani işte bizim de gidişatımız su fakirliği yönünde. Hem de çok hızlı bir şeklide…

Su tasarrufu yeterli mi?

Su tasarrufu elbette önemli. öncelikle yaşam için gelecek için bir damla suyun boşa akması çok yanlış. Bizlerin yapacağı basit önemlerle de su tasarrufu yapmak mümkün ama dediğim gibi bu sorunu sadece vatandaşın tasarruf insiyatifine bırakmak çok yanlış. Bu sorunun üstüne giden politikalar gerekirse sert önmlemler ya da suyu korumaya yönelik ciddi yatırımlar yapılması gerekiyor. Yani işin büyük sorumlusu devlet… Ama devletin bu anlamda ciddi bir politika ürettiğini gören duyan yok. O halde iş yine bizlere düşüyor. Ne yapalım yine suyumuzun bekçisi olmaktan başka çare yok.

Birkaç örnekle su tasarrufu nasıl sağlanır noksatında hatırlatma yapmak isterim. Evlerde suyun büyük kısmının banyoda, tuvalette ve temizlikte boşa harcandığını unutmayalım. Evlerde suyun %35 banyoda, %30 tuvalette, %20 çamaşır ve bulaşık yıkamada, %10 mutfakta ve %5’i ise temizlik amacı ile kullanılıyor. Diş fırçalama ve yüz yıkama esnasında musluğun kapalı tutulması ile günde 15-35 litre su tasarrufu sağlanabilir. Çamaşır ve bulaşık makineleri tek yıkamada ortalama 40 litre su tüketirler. Makinelerin tam doldurulması ve kısa programların tercih edilmesiyle ciddi miktarda su tasarrufu mümkün olur. Tuvalet rezervuarlarının su depolama kapasitesi 16 litredir. 4 kişilik bir aile 16 litrelik tuvalet rezervuarı ile ayda tuvalette 7 ton su tüketir. 7 litre gibi daha az su hacmi olan tuvalet rezervuarlarının kullanımı ile su tüketimini 2.5-3 tona düşürmek mümkün olabilir. Klasik duş başlıklarından dakikada ortalama 15-20 litre su akarken, düşük akımlı tasarruflu duş başlıklarından dakikada 9-10 litre su akar. Böylece 5 dakikalık duş esnasında daha az su tüketimi sağlanabilir.

Unutmayalım küçük adımlar, büyük fark oluşturur. Suyumuza sahip çıkalım bi de su fakiri olmayalım…

Sevgi&Saygı