AKP’nin dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirmesiyle su yüzüne çıkan AKP-Cemaat tartışmasında kirli çamaşırlar döküldükçe dökülüyor…
Doğrusu beni ve vatandaşı ilgilendiren Başbakan Erdoğan’ın Fethullah Gülen’e ve cemaate yönelik söylediği sözler, Gülen’in duası ya da bedduası, aralarındaki tartışma değil…
Önemli olan bu tartışmalarla daha da günyüzüne çıkan vurgunlar…
Vatandaşların dini duygularını kullanarak, oyunu alıp 2002’den beri iktidarda oturanların çocuklarına, akrabalarına kadar varan yolsuzluk ağına bulaşıp bulaşmadıkları…
Bakanların ve çocuklarının evlerinden çıkan kasalar, ayakkabı kutuları…
Tüm bunların ardından emniyet ve HSYK’da yapılan operasyonlar…
Hala devam eden görevden almalar ve değiştirmeler…
İstifalar ve kabine değişikliğiyle olayın perdelenmeye çalışılması…
Yolsuzluk iddialarının ‘paralel devlet, yargı darbesi’ suçlamalarıyla saklanmak istenmesi…
Evet, takke düştü, kel göründü…
İşte önceki gün düşen ses kaydı…
Başbakan’ın oğlu Bilal’le arasında geçtiği söylenen ses kaydında evdeki avroların ve dolarların sıfırlanması isteniyor…
Başbakan, bu kaset için de komplo diyor…
Hatta CHP önceki Genel Başkanı Deniz Baykal’a işi götürerek, ‘’Size komplo yapanlar da bunlar’’ demeye çalışıyor, yine gündemi değiştirmek için…
Yılların devlet adamı ve siyasetçisi Baykal da oldukça net söylüyor, ‘’Beni bu tartışmalara çekemezsiniz’’…
Ve kanıt istiyor…
Hatta Başbakan’a kendi hakkındaki iddiaların kanıtlarla açığa kavuşturulması gerektiğini de kaydediyor…
Ardından bir bakıyoruz ABD’den kasetin montaj ve üretilmiş olduğuna dair rapor elde edilmeye çalışılıyormuş…
Vay benim güzel ülkem, vay…
Tüm bu yaşananların ardından sokağa dökülmenin zamanı gelmedi mi…
Din, iman diyerek iktidara gelenlere, yolun sonunun geldiğini göstermenin zamanı yakın ama…
Önce 30 Mart’ta, ardından genel seçimlerde sandıkla gelenleri, sandıkla göndermek gerekiyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.