Her gün bir ağıt, hergün bir yakarış;”yeter artık” diyesi geliyor insanın son günler de yaşanan olaylar üzerine haykırıp bağırmak olduğu ortamda kendisiyle ve çevredekilerle kavga isteği kabarıyor iç dünyasın da,hınçlaşıyor.
Peki çözümü derseniz bireysel kabarmalar, değil tabiî ki ama düşünen bir varlık olarak kolay değil tepkisiz toplum olmak.
Bir ülke de Ana muhalefet partisi konumundaki bir partinin Genel başkanına saldırı da bulunmak ve kararının öncesin de bu gücü kendisin de görmek bir terör örgütünün tek başına olmadığını birileri tarafından kendisine verilen programın uygulayıcısı olduğunun bir kanıtı olduğunu göstermektedir.
Bugünlere nasıl gelindiğini düşünecek olursak.
İki binli yılların başında bitme noktasına gelen terörün ,mevcut hükümetin göreve gelmesinden sonra öngörüsüz “çözüm masalları” ile iyice palazlanmış ve çözümsüzlük noktasın da 7 haziran seçimlerinden sonra katlanarak artmış yüzlerce suçsuz insanın ölmesine sebep olmuştur.
Bunun yanı sıra yurt dışı destekli deaş’ın görmezden gelinmesi ve suriyede ki iç savaş sebebiyle yurdumuz da Ortadoğu da yaşanan terör eylemlerini aynısını ülkemiz de yaşamaya devam ediyoruz.
Gerek pkk,gerekse deaş terör örgütlerini gerçekleştirmiş olduğu eylemler artarak devam etmektedir.Bu terör örgütleri dış desteklidir.
“Bu terörle mücadele etmenini yolu ne dersiniz acaba?”, bu soruları kendimize yüzlerce kendimize soruyoruz.
Çözüm daha önce muhalefet partilerini önerdiği gibi mecliste olmalıdır.Çözüm masalın da olduğu gibi ne oldukları belirsiz ‘Akiller’de değildir.
Çünkü 15 Temmuz darbe girişimiyle ilan edilmiş olan olağanüstü hal de yeterli olmamaktadır ve bu örgütlerin yapılanmalarına göre yeni mücadele yöntemleri bulunmalıdır.
Bu çözüm yöntemleri meclis olağanüstü toplantıya çağrılarak tüm partilerle birlikte araştırmalar yapılmalı,üniversiteden de destek alınarak ve de diğer ülkelerin mücadele yöntemlerini de göz önünü de bulundurularak meclis çalışmalıdır.
Bunu yapacak olan ilk önce kibire ve gurura kapılmadan iktidar partisi olmalıdır.Eğer o yapmıyorsa muhalefet partileri olmalıdır.
Eğer bunlar da olmuyorsa halkımız gerekli tepkisini ‘ imza yoluyla gazeteler veya televizyonlar yoluyla vb’. demokratik yollarla ortaya koymalıdır.
O zaman
Bekleyelim de bir görelim mi dersiniz?
Ya da tepkimizi içimize mi atalım,karar sizlerin hepimizin!
Tepkisiz Toplum Etkisiz Toplumdur!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.