Geçtiğimiz akşam geç saatte gazeteden çıkıp eve gittik. Yoğun mesai sonrasında yemek faslının ardından, koltuğa uzanıp çay içerken bir anda depremle sarsıldık…
Her zamankinden yoğundu, bu kez deprem…
Ailece can güvenliğimiz açısından dairemizi terk edip, sokağa çıktık. Sokağımızda bizden başka kimse depremi fark edip aşağı inmemişti. Belki de fark edip de dışarı çıkma gereği görülmedi. Her ne sebeple olursa olsun şaşırdık…
Ardından bir süre bekleyip eve çıktık…
Sosyal medyada bu durumu paylaşınca durumun vahametini daha da iyi gördüm. Çoğumuz depremi fark etmemişiz. Çoğumuz da umursamamış…
Oysa Antalya, 2. derece deprem kucağında yer alan, deprem riski hiç de azımsanmayacak kadar fazla olan kentlerden…
Üstelik yapılaşma açısından da pek sağlıklı olduğumuz söylenemez…
İşte meslek uzmanları sürekli uyarıyor…
Ama bir arpa yol alınamıyor…
Deprem Master Planımız yok…
Depremde kullanılacak bir afet merkezi alanımız yok…
Ömrünü tamamlayan ve yıkılması gereken onlarca, yüzlerce kamu binasına ilişkin bir adımımız yok…
Hatta pekçoğunu her gün kullanmaya devam ediyoruz…
Herhalde yetkililerin bu rahatlığı da hepimize yansıyor…
Vatandaş olarak da rahat davranıyoruz, umursamıyoruz…
Ama bu kadar rahatlık fazla…
Önce yetkililer sarsılıp kendine gelmeli, sonra biz…
Sorgulamalıyız yapılanları ve yapılmayanları…
Talep etmekten korkmamalıyız, hizmet ve yatırımları…
Ve meslek uzmanları…
Onlar da uyarmaktan, sorgulamaktan asla vazgeçmemeli…
Yoksa durum vahim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.