Bütünşehir olan Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde böyle bir dönem görülmemiştir, diye düşünüyorum. Düşünün daha göreve başlayalı 5 ay oldu, 5 ayda 5 transfer yapıldı...

103 Kişilik bir mecliste 5 üyenin iktidar partisi AKP’ye geçişi, üstelik de henüz görev döneminin başında hiçbir gerekçeyle savunulamaz, haklı gösterilemez…

Nitekim kamuoyu da haklı görmüyor, zaten…

Siz bakmayın, ‘Transferler hep olur’ söylemine…

Bir meclis üyesi ya da belediye başkanının çok büyük gerekçeler, kişiliğine ve partisine dönük çok büyük tehditler olmadığı sürece hiçbir transfer masum değildir…

Hele hele henüz genç yaşta geldiği çok onurlu bir görevi beğenmeyip, daha üst makamlara ulaşamadım diye çekip gitmek, para ve makamı tercih etmek en kibar tabirle ahlaksızlıktır…

Kim ne aldı, kim ne verdi bilemem…

Beni de ilgilendirmez…

Öyle ya insanlar kendisine bir bedel biçiyor, biri de o bedeli ödüyorsa bu alışveriş onları bağlar, onların ayıbıdır…

Ben Antalya’ya ve seçmene yapılan ihanete bakarım…

Parti grubunu satıp, iktidarın gücü karşısında boyun eğen, el, etek öpen, düğme ilikleyen anlayışa bakarım…

Utanıyorum sizlerden…

Utanıyorum…

Henüz 33 yaşında, meclisin en genç kadını, en genç üyelerinden biri olarak utanıyorum sizlerden…

Gençlere olduğunuz kötü örnekten dolayı da kınıyorum sizi…

Seçmene yaptığınız ihanetin cezası mutlak suretle bir tokat olarak inecektir, yüzünüze…

Ama vicdanınızda bu ihanetle nasıl yüzleşeceksiniz bilmiyorum…

Evet, ihanet içindesiniz, ihanet…

Ve pul kadar değeriniz yok artık…

Siz ancak partilerinizde bir değerdiniz, artık onu da kaybettiniz…

Yazık size, yazık…

Ve sizi kullanarak muhalefeti etkisizleştirmeye çalışan anlayışa da yazık…

Kendilerine ne kadar güvenemedikleri ortada…

Oysa ne Başkanlar gördü, Antalya…

İki meclis üyesiyle meclisi yönettiler, hizmet ettiler…

Yazık, sizse borsa sezonunu açtınız…

Ama açtığınız bu kirli borsaya inat, karşınızda Antalya’ya ve partisine ihanet etmeden sonuna kadar mücadele edecek onlarca üye var…