PKK’nın Silah Bırakması (Yakması)!

PKK’nın silah bırakmasına dair son görüntüleri ve siyasilerin söylemlerini hepimiz izledik. Gelin bu olayın dahaı sürecin arka planını irdeleyim. Söz konusu olay, kökleri 19. yüzyıla uzanan, 20. yüzyılın başlarında olgunlaşan ve günümüzde Millî Mücadele'nin, İstiklal Harbi'nin bir devamı niteliğinde değerlendirilebilecek bir sürecin parçasıdır. Silahların yakılması sadece teknik bir ‘silah bırakma’ anlamına gelmez!

Kıymetli okurlar; Türkiye, 40 yılı aşkın bir süredir PKK eliyle yıpratıldı. Bu önümüzde duran çok acı bir gerçek. Şehitlerimizi, şehit ailelerini, babasız kalan evlatları, gazilerimizi saymıyorum bile. En büyük bedel onlarınkiydi…

Öncelikle bu son gelişmelerin aniden ortaya çıkan bir süreç olmadığını vurgulamak gerekir. Ülkemiz; PKK eliyle ekonomik, psikolojik, sosyal ve siyasal olarak sistematik biçimde yıpratılmış bir ülke. Yaşanan kayıplar, verilen şehitler, yaralanan gaziler ve zarar gören toplumsal doku büyük travmaların göstergesi. 40 yıldır varlık gösteren bu terör örgütünün etkisiz hale getirilmesi, tarihsel ve stratejik açıdan son derece önemli bir dönüm noktası. Ama işte kafada o sorular var! Peki bu adımla her şey bitti mi? Gerçekten bitti mi? Gerçekten 40 yıldır devam eden bir örgütü ortadan kaldırıldı mı? Ya da kaldırılabiliyordu neden 40 yıl boyunca bu acılar yaşandı!

Silah bırakma eyleminin gerçek olmasını ve bu acıların son bulmasını istemeyen yoktur. Ama bu olayın bitmesini istemeyen belli güç odakları da var elbet. Zaten bu 40 yıl biraz da bu odakların yüzünden olmadı mı? Kim onlar: Çatışma ortamından beslenen yapılar –ki bunlar arasında uyuşturucu kaçakçıları, insan kaçakçıları, silah kaçakçıları gibi aktörler.

Değerli okurlar; bugün gelinen noktanın ne bir son ne de tam anlamıyla bir başlangıç değil bir ara aşama olduğu ortada. Önümüzdeki süreçte, örgüte üye olmuş ancak doğrudan suça karışmamış kişilerin topluma kazandırılmasına yönelik hukuki düzenlemeler yapılması gündeme gelecektir. Aynı şekilde, örgüt liderlerinin ve yönetici kadrolarının akıbetiyle ilgili olarak da belirli düzenlemeler kaçınılmaz hale gelecektir. İşte asıl mesele de burda başlıyor. Bu akıbet nasıl olacak? Vicdanlara nasıl bir çözüm sunulacak. Çünkü çok büyük bedeller ödeyen onbinlerce PKK mağduru vatandaşımız var.

Unutulmaması gereken bir diğer konu da terörün sahadaki koşulları ortadan kalkmış olsa bile bu koşulları kendi amaçları için kullanan emperyalist güçlerin hedefleri sona ermiş midir sizce? ‘Hayır’ dediğinizi duyar gibiyim. Sonuç olarak; PKK biter, RKK , MKK başlar… Bu nedenle ülke olarak, biz daima bu tür yeni taşeron yapıların ortaya çıkmasına hazırlıklı olmalıyız. Ayrıca; bu tür hareketlerin geniş toplumsal kesimlerde yeniden kök salmasını engellemek için hem zihinsel hem de ideolojik anlamda güçlü bir hazırlık süreci yürütmeliyiz.

Özetle; devletle vatandaş arasındaki gönüllü bağı yeniden güçlendirecek, toplumsal bütünlüğü pekiştirecek bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Çünkü bu mücadele yalnızca kaba güçle sürdürülebilecek bir mücadele değil. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte benzer durumların tekrar yaşanmaması, yeni nesillerin aynı tuzaklara düşmemesi için daha akılcı, daha bütüncül davranmamız ve bu deneyimden dersler çıkarmamız şart.

Sevgi&Saygı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ulaş Kökçe Arşivi

Türkiye'de 6.5 milyon sahipsiz köpek var!

04 Eylül 2025 Perşembe 14:33

KEMER’İN BELLEĞİ BU KİTAPTA

16 Ağustos 2025 Cumartesi 13:26

Rekora Koşuyor!

12 Ağustos 2025 Salı 11:53

Turzimde ‘Don Kişot’ Sevdası

04 Ağustos 2025 Pazartesi 11:26

6,3 Milyar Dolar Tasarruf Mümkün!

30 Temmuz 2025 Çarşamba 10:28