Bugün üstadın katledilişinin yıldönümü. Aramızdan ayrılışının 20. yılına girerken hala cinayetin aydınlatılmamış olmasının burukluğunu yaşıyoruz, ileri demokratik ülkemde…
Tabii O’nun gibi pek çok devrim şehidimizin cinayetinin aydınlatılamamış olması üzüntü verici…
Gelelim üstada, Uğur Mumcu’ya…
O’na göre önemli olan, insanın böyle bir toplumda “mezar taşı” gibi suskunluk simgesi olmamasıydı. Haksızlıklara, hukuksuzluklara sırt çevirmemek, mücadele etmekti…
Hayatını da zaten bu yolda harcamıştır. Verdiği mücadele, gösterdiği fedakarlık hala alkışlanmaktadır…
Fikirleri dün gibi sıcacık aramızdadır…
Ve ne acıdır o gün yazdığı tablolar, değişmedi…
Hala kitaplar toplatılıyor. Üstelik yazılmadan…
Dünya klasiklerinin okutulması yasaklanıyor…
Doğruları, gerçekleri söyleyenler, susturulmaya çalışılıyor…
Susturmak için her türlü kirli senaryo çevriliyor…
Hala gazeteciler, tutuklanıyor…
Medyada çok sesliliğe tahammül yok…
Emperyalistlerle sıcak ilişkiler sürüyor…
Din üzerinden siyaset yine var…
Milli değil emperyalist projeler ve politikalar uygulanıyor…
Ama her şeye rağmen sorumlu insanlar var, üstadın dediği gibi ‘mezar taşı’ olmak istemeyen…
Var ki ülkemizi bir ahtapot gibi sarıp sarmalamaya çalışan emperyalizme karşı mücadele ediyorlar, mücadele diyoruz…
20 yıl önce ‘Lozan ve Sevr’ başlıklı yazısında emperyalizmin kirli oyununa karşı ‘’Bu kurt kapanı karşısında Kurtuluş Savaşımızın o kutsal Kuvayı Milliye ruhunu diriltmek, Atatürk'ün tam bağımsızlık inanç ve siyasetini bir bayrak gibi dalgalandırmak tek seçenektir. Emperyalisti yenecek güç ulusal birlikten geçer. Bu oyunları tek tek aydınlığa çıkaracak ve ulusça üstesinden geleceğiz’’ demişti ya evet, üstesinden geleceğiz…
Ve inanıyorum o günlere az kaldı…
Işıklar içinde uyu Mumcu…
Işıklar içinde uyuyun, tüm aydınlık savaşçıları…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.