Tam 74 yıl önce bugün, Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde köy enstitüleri kuruldu…

Emperyalizme karşı dünyada örneği görülmemiş bir mücadelenin verilmesinin ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin o günkü şartları malumdu…

Savaştan yeni yıkmış, tarım ve hayvancılık dışında sektörleri henüz gelişmemiş, sanayisi yeni yeni kıpırdanan, nüfusunun büyük bölümü köylerde yaşayan ve eğitimli, yetişmiş insan gücünü cephelerde kaybetmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınmasının temeli eğitim olarak görülüyordu…

Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal kalkınması için işe kırsaldan başlayan köy enstitüleri modeli de bu noktada büyük önem taşıyordu…

Hem Atatürk’ün “Köylü, milletin efendisidir” sözünün gereği hem de çağdaşlaşma hedefi doğrultusunda doğru bir adımdı, köy enstitüleri…

Hem köylünün modern tarım teknikleriyle buluşması amaçlanmış, hem de yüzyıllar boyu horlanan köy çocuklarından sanatçı ve bilim insanları çıkarılmıştı…

Verimli tarım arazilerine yakın yerlerde kurulmuştu, köy enstitüleri…

Antalya’da da Aksu’da kurulmuştu…

İlk yıllardan itibaren enstitülerin sağladığı katkılar görülmeye başlamıştı. Köylerin ve köylünün çehresi değişmişti…

Eğitim kadroları hızla artmış, öğrenci sayısı yükselmiş, okur-yazar oranı artmıştı…

Ama her dönem olduğu gibi aydınlanmadan korkan çevrelerin türlü entrikaları sonucu kapatıldı…

İnanıyorum ki kapatılmasaydı, bugün bambaşka bir Türkiye olacaktık…

Atatürk’ün ulusal eğitim anlayışı da bugün bu noktalara gelmeyecekti…

Anadolu’nun en önemli aydınlanma projesiyle Türkiye ihya olacaktı…

Olmadı…

Üzgünüz…

Ama mutluyuz da…

Çünkü en azından Atatürk’ün gösterdiği hedefte yürüyen eğitim neferleri hala var…

Onlar, geçmişte var olan, bugün de olan ve gelecekte de olmaya devam edecek o gerici anlayışın düşmanı…

Onlar Cumhuriyet’in eğitim neferler, meşalesi…

Onlar, köy enstitülerinin kuruluş felsefesinin sahipçileri…

İyi ki varsınız…

Aydınlık için hep yanınızdayız…