İkinci Kurtuluş Savaşı'mızın tarihi belli oldu galiba

"Atatürk Brezilya’ya kömür ihraç etti. Şimdiki hükümet Kolombiya’dan kömür ithal ediyor. İnşallah kömürdür tabi"

 

 Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Siyasetçi Hüseyin Baş böyle diyor...

 

(Not: Kolombiya'dan Türkiye'ye getirilmek üzere yola çıkarılan ve Buenaventure Limanında yakalanan 4.9 ton kokain ile ilgili yapılan operasyonda gözaltına alınan 15 şüpheli çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. 19 Ocak 2022 haberi)

 

Ukrayna'da 24 Şubat 2022'de başlayan Rusya istilası devam ediyor...Ukrayna'daki maddi hasar, zarar,ziyan şu anda en az 100 milyar dolar...Ukraynalılar 30.000 Rus askerini öldürdüğünü iddia ediyor...

 

İşte böylesine karanlık bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve T.C.vatandaşlarının kaderini belirleyecek seçimin 6 Kasım 2022'de olacağına ilişkin Ankara kaynaklı çok yaygın iddialar var...

 

Hükümet Temmuz 2022'de emekliye, memura ve asgari ücretliye kallavi (çok yüksek oranlı) bir maaş zammı yaparak, göz boyayarak, dar gelirlilere bir nefes alma fırsatı vererek erken baskın seçimi büyük farkla kazanmaya çalışabilir...

 

Ülkelerinde asker kaçağı durumunda olan Suriyelilerin bir bölümüne 2011 sonrasında bol keseden Türkiye'de vatandaşlık hakkı verildi ve onların da oy kullanma hakları var...Suriyelilerin oylarını Millet İttifakı'na vermeyecekleri de bir gerçek...

 

AKP'nin medya ve sosyal medyadaki maaşlı elemanları, kayyumları, imamları 2002'de başlayan ve 20 yıldan fazla süredir devam eden AKP dönemindeki her türlü kötü icraat, musibet, kriz, felaket ve fenalıktan dolayı muhalefeti suçlayacak kadar yüzsüzleşmiş durumda...

 

Sanki Türkiye'yi 20 yıldır CHP hükümeti tek başına yönetiyormuş gibi CHP'yi suçluyor AKP trolleri...

 

Halkla yapılan seçmen anketlerine göre Millet İttifakı'nda yer alan CHP son dönemde oylarını bir miktar arttırmış görünüyor...

 

Anketlere göre İyi Parti'yse oylarını CHP'den daha hızlı arttırıyor...

 

14 milyon emekli oyu, 6 milyondan fazla Kürt oyu (1973 ve 1977 seçimlerinde CHP'yi birinci parti yapan Kürt oylarıydı), 6 milyon ilk kez oy kullanma hakkı kazanan genç (Z kuşağı) oyu, hiperenflasyon mağdurlarının oyları,  EYT ve Aylık Bağlama Oranları yasaları mağduru oyları, T.C. vatandaşlığı elde eden Suriyelilerin oyları, gayrimenkul satın alıp , para verip T.C. vatandaşlığı elde edenlerin oyları seçimin kaderini belirleyecek...

 

14 Mayıs 1950 sonrasında Türkiye her geçen saniye Atatürk'ün laik Türkiye'sinden çok uzaklaştı...

 

Yine 1950 sonrasında "Zenginlerin Koruyucu Meleği / Hizmetkarı"  rolünü üstlenen Siyasetçiler (Menderes, Demirel, Özal, Mesut Yılmaz, Çiller ve diğerleri) "Ölen (Yoksullar) Ölsün Hayatta Kalan Sağlar Bize Yeter", "Açlıktan Ölme Vatandaşım" politikalarını benimsediler!

 

Bir zamanlar evlerdeki musluklardan akan su insanlar tarafından gönül rahatlığıyla içilebiliyordu...Bugün musluklardan akan suyun içilememesinin sorumlusu da yukarıda adlarını andığım siyasetçilerdir...

 

Yine bu siyasetçi güruhu Türkiye'nin sanayileşme hedefinden vazgeçmesinden de sorumludur...Bir zamanlar Türkiye'ye göre gelişmemiş bir ülke olan Güney Kore bugün 50 milyonluk nüfusuyla 1,7 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşırken Türkiye 86 milyonluk nüfusuyla 0,8 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahiptir...Bu durumun sorumluluğu da 1950 sonrasında Türkiye'deki tüm hükümetlere aittir...

 

 

1950 sonrasında bu ülkede insanlar aslında sadece kendilerini ilgilendiren dini inançlarıyla başkalarına kendilerini tanıtmaya başladı...

 

Said Nursi ve Necmettin Erbakan'ın paltosundan çıkanlar hükümetlerin politikalarına yön verdi...

 

Hükümetler din adamlarından fetva alarak icraatlar yapmaya başladı...

 

Donanımsız, vasıfsız, mesleksiz, özelliksiz, eğitimsiz, yabancı dil bilmeyen,kara cahil, kısaca yurt dışında iş bulma şansı sıfır olan insanlarımızın sayısı on milyonları buldu...

 

1954'te Köy enstitülerinin kapatılması bir karşı devrim (Atatürk devrimlerine karşı bir hareketti) faaliyetiydi...

 

1942 Varlık Vergisi uygulamasından sonraki 80 yılda büyük sermaye sahipleri servetlerini her fırsatta yurt dışına transfer ettiler, orada istiflediler ya da sakladılar...

 

1946 devalüasyonu ithalat için döviz bulamamamızın bir sonucuydu...

 

Neredeyse her dönemde bu döviz kıtlığı yakamızı bırakmadı...

 

Devalüasyonlar ne yazık ki birbirini izledi...

 

Yabancı turistlerin kumar oynadığı turistik tesislerin kapatılması ve Türkiye'nin en büyük döviz kaynağı Ayasofya Müzesi'nin camiye çevrilmesi Türk ekonomisine büyük darbeler indirdi...

 

Dünya üzerindeki çöpleri, plastik atıkları ithal ederek, yabancı ülkelerle olan sınırlarımızdaki mayın tarlalarını temizleyerek, 10 milyona yakın sığınmacı için ülkemizi toplama kampına çevirerek döviz kazanma, döviz bulma yoluna gittik...

 

Türkiye, 2021’de yaklaşık 14,7 milyon tonluk çöp ithal ederek 2004’teki ithalatını üçe katladı. Böylece Türkiye AB’nin en çok çöplerini yolladığı ülkeler arasında açık ara farkla lider oldu.

 

Bir zamanlar dünya üzerindeki kendi halkını kendi tarım ve hayvancılık ürünleriyle besleyebilen bir Türkiye vardı...

 

Artık Türk halkı her türlü tarım ve hayvancılık ürününü yurt dışından ithal ediyor...Yani artık tarım ve hayvancılık ürünleri, gıda konusunda fena halde dış ülkelere bağımlıyız...

 

Kanada gibi ülkeler yabancı ülke vatandaşlarına gayrimenkul satışını yasaklarken Türkiye ne yazık ki bunun tam tersini yaptı ve yabancı ülke vatandaşlarına gayrimenkul satışını teşvik etti...

 

Oysa Filistinliler yakın geçmişte topraklarını yurt dışından gelenlere sata sata kendi ülkelerinde vatansız kalmışlardı...Biz bu olaydan ders çıkarmayı başaramadık...

 

1994,2001 ekonomik krizleri ne yazık ki hiç kesintiye uğramadı ve bugün, birkaç yıldır çığa, tsunamiye dönüştü...

 

1959'da ABD'nden 300 milyon dolar kredi bulamadık , bunun üzerine Temmuz 1960'da Moskova'dan para istemeye gitmek için yolculuk valizlerimizi hazırladık...Ancak ABD buna (Rusya'dan para istememize) izin vermedi...

 

1960'lardan sonra Almanya'ya işçi göndererek döviz ihtiyacımızı karşılamaya çalıştık...

 

Buradan gelen dövizleri de Türkiye'den Suudi Arabistan'a Hac ve umre için gidenler kullandı...Sonuçta yine ve her zamanki gibi dövizsiz kaldık...

 

1974 Kıbrıs müdahalesi ABD'nin birkaç yıl Türkiye'ye ambargo ve yaptırım uygulamasına yol açtı...ABD o dönemde Türkiye'ye silah, Amerikan filmi, Amerikan malı vermeyi birkaç yıllığına da olsa durdurdu...

 

1980'de Süleyman Demirel'in "70 Amerikan centine bile ihtiyacımız var" dediğini hatırlıyorum...

 

1980'lerde Özal turizm sektörünü teşvik ederek döviz sıkıntımızı gidermeye çalıştı...

 

Ancak bunu sanayileşmeden vazgeçerek, tarım ve hayvancılık sektörlerini de öldürerek yaptı...En verimli, en bereketli tarım arazileri turizm tesisleri ve konut projeleri için katledildi...

 

Depreme dayanıksız (kayalık olmayan, yumuşak) arazilere, zeminlere yüksek katlı deprem riski çok yüksek binalar diktik...

 

Benzinin litresi bugün 25 Lira seviyelerine ulaştı...2000 yılında benzinin litresi 0,59 Liraydı...2001 yılında benzinin litresi 1,24 Liraydı...2002 yılında benzinin litresi 1,62 Liraydı...2003 yılında benzinin litresi 1,80 Liraydı...2004 yılında benzinin litresi 2,29 Liraydı...2005 yılında benzinin litresi 2,57 Liraydı...2006 yılında benzinin litresi 2,75 Liraydı...2007 yılında benzinin litresi 3,06 Liraydı...2008 yılında benzinin litresi 2,78 Liraydı...2009 yılında benzinin litresi 3,38 Liraydı...2010 yılında benzinin litresi 3,87 Liraydı...2011 yılında benzinin litresi 4,29 Liraydı...2012 yılında benzinin litresi 4,57 Liraydı...2013 yılında benzinin litresi 5 Liraydı...2014 yılında benzinin litresi 4,60 Liraydı...2015 yılında benzinin Litresi 4,45 Liraydı...2016 yılında benzinin litresi 5,05 Liraydı...2017 yılında benzinin litresi 5,66 Liraydı...2018 yılında benzinin litresi 6,24 Liraydı...

 

Yapılacak ilk seçimde AKP hükümetinin yerini Millet İttifakı Koalisyon hükümetine bırakması hepimizin yararına olacak...

 

Çünkü 20 yıllık AKP hükümetinin icraatları bundan sonra yapacaklarının ve yapmak istediklerinin teminatıdır...

 

Son 20 yılda on milyonlarca ne yazık ki  insan derin yoksullukla tanışmıştır...

 

AKP'nin en büyük icraatı da budur...

 

 

********************************************

Bir film tavsiyesi: The Greek Tycoon (1978)

 

Çok ünlü insanları gözetlemeyi, takip etmeyi meslek edinen, bu kişileri fotoğraflayarak ve elde ettikleri fotoğrafları gazetelere satarak geçimini sağlayan gazeteciler "La dolce vita" (1960; Federico Fellini) adlı filmde konu edilmişti...

 

Lady Diana ve milyarder sevgilisi Dodi Fayed bu gazetecilerden kaçarken 1997'de Paris'te bir trafik kazasına kurban gitti...

 

Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'a bu trafik kazası haber verildiğinde Chirac metresi Claudia Cardinale'nin evindeydi...

 

1960'larda Yunanlı işinsanı Aristotle Onassis lüks yaşamıyla ve 5 yıldızlı otel kabul edilen Christina adlı yatıyla (yatı 1954'te satın almıştı) gazetecilere, paparazzilere (aralarında fotoğrafçı ARA GÜLER'de bulunuyordu) epey bir malzeme verdi...

 

"Nemesis: The True Story of Aristotle Onassis, Jackie O, and the Love Triangle That Brought Down the Kennedys (Yazan: Peter Evans), Ari the Life, Times and Women of Aristotle Onassis (Yazan: Peter Evans), "The Greek: A Novel" (Pierre Rey) gibi kitaplarda ve 1976'da çekimlerine başlanan ve 1978'de gösterime sunulan "The Greek Tycoon" da Ari Onassis'in serüvenleri konu edildi...

 

"The Greek Tycoon" Jackie Kennedy'nin Amerika Birleşik Devletler'deki tüm güzel kadınlarla (Marilyn Monroe dahil) kendisini aldatan Başkan Kennedy'ye misilleme olarak Ari Onassis'in yatına tatile gitmesi çerçevesinde gelişiyor...

 

"The Greek Tycoon"da kendisini canlandırması için 1 milyon dolar teklif edilen Jackie Onassis bu teklifi reddettiği gibi Anthony Quinn'den Aristotle Onassis rolünü üstlenmemesini istedi...

 

Yunanistan, ABD ve İngiltere'de çekilen bu film 6,5 milyon dolara malolmuş, Anthony Quinn 500.000, Jacqueline Bisset 250.000 dolar ücret almıştı...Ari Onassis'in kızı Christina'da bu filmin çekilmesine karşı çıkmıştı...

 

Ari Onassis'in babası, 1922'de İzmir Yunan işgalinden kurtarılırken  Türk ordusunca öldürülmüştü...

 

Aristotle Onassis'in oğlu Alexander 1973'te 24 yaşındayken kullandığı uçakla denize düşerek ölünce, Alexander'ın annesi Tina 45 yaşında 1974'te, Aristotle Onassis 69 yaşında 1975'te hayatını kaybetmişti...

 

Ari Onassis'in en büyük hayali Yunanistan Cumhurbaşkanı olmaktı...Sağlık sorunları ortaya çıktı ve bu hayali gerçekleşmedi...

 

Aristotle Onassis'in kızı Christina'da 37 yaşında 1988'de vefat etti...

 

The Greek Tycoon'da Ari Onassis'in 1946-1960 yılları arasında evli olduğu ve iki çocuğunun annesi Tina'yı opera şarkıcısı Maria Callas'la 9 yıl boyunca aldatması, Maria Callas'ın (1923-1977; 53 yaşında kalp krizinden öldü) evlenelim teklifini reddetmesi,  1963'te suikaste kurban giden Başkan Kennedy'nin eşi Jackie'yle (1994'te 64 yaşında kanserden öldü; Jackie'nin Başkan Kennedy'den oğlu John Kennedy Junior 38 yaşındayken 1999'da kullandığı küçük uçak denize düşünce ölmüştü; Jackie, John Kennedy'den hamile kaldığında bir bebeği de anne karnında ölmüştü) 1968'de evlenmesi, Ari'nin yatında ağırladığı kişiler arasında Winston Churchill'in de bulunması gibi ayrıntılara da yer veriliyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hakan Sonok Arşivi

Kurtlar Sofrası Bir Kez Daha Kuruldu

29 Ağustos 2025 Cuma 09:24

AKP'liler orman yangınları için ne öneriyor?

27 Ağustos 2025 Çarşamba 09:39