Geçtiğimiz yıl bırakın Türkiye’yi, dünyayı sarsan bir yolsuzluk operasyonu oldu. Bakanların çocukları, banka genel müdürü, dönemin başbakanının oğlu ve çocuklarının adının karıştığı, ayakkabı ve çikolata kutularının, kasaların, milyonluk rüşvetlerin havada uçuştuğu…
Eritilemeyen milyon Eurolar, dolarlar günlerce sosyal medya üzerinden halka dinletildi…
Hatta sokaklarda kamuoyuna dinletmek için ses tertibatı düzenleyenler oldu…
Halk sokağa döküldü…
Yolsuzluk ve vurgun protesto edildi…
Ama ne 17 Aralık, ne 25 Aralık, ne TOKİ dosyalarından bir şey çıktı…
Toplamda 209 şüpheliden 1 sanık çıkmadı…
Delil yokmuş…
Belge yokmuş…
Bilgi yokmuş…
Rüşvet değil, hediye varmış…
Önünde “Cumhuriyet” olan savcılar öyle buyurdu…
Bir de “hükümete darbe girişimi” diye yorumladılar, operasyonu…
“Paralel”in işi yani…
Hani yıllardır beraber yürünen ve bugünlere gelinen cemaat yapmış…
Hani CHP’li vekiller adliyeyi tuzladı ya dün, haksızlar mı…
Tuz kokmuş…
Ya “Adaletin cılkı çıkmış” söyleminde bulunan milletvekilimiz yanılıyor mu…
Ya tüm baskı ve ele geçirme operasyonlarına rağmen seçimi açık ara kazanan İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal, yanlış mı söylüyor: “Karar bana göre hukuka aykırıdır. Hukuksuz bir karardır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çok kötü bir sınav vermiştir.”
Evet, Türk hukuk tarihinde kara bir gün yaşadık…
Ama bu karara rağmen hala inancımız var…
Hukukun üstünlüğünü gösterecek yargı mensupları hala var…
İnanıyorum bu hukuksuz kararı yargıdan döndürecek yargı mensupları var…
Ve iyi ki varlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.