Üç tarafı denizlerle kaplı memleketimde ve 640 kilometrelik sahil bandı olan güzel kentinde, denizlerin turizme endeksli kullanımının dışına çıkılamaması ne garip…
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Yüzyıllar önce vardı deniz ulaşımı, deniz ticareti, balıkçılık…
Su sporları konusu da oldukça eski…
Peki aradan geçen zamana rağmen ilerleyememek niye…
Galiba bakış açımızı ve politikalarımızı masaya yatırmak gerekiyor…
Üç tarafı sularla çevrili bir ülkenin su ürünleri ve balık ithalatı, ihracatının iki katıysa kasketi öne koyma ve enikonu analiz yapma vaktidir…
Deniz ulaşımı konusunda zayıfız…
Su sporlarında başarılı bir çıtamız yok…
Balıkçılığımız günden güne kötüye gidiyor…
Ama iyi ki bir turizm var da oradan kurtarıyoruz…
Yoksa tamamen sırtımızı denize dönmüş durumdayız…
Kentin imarından, ekonomisine ve ulaşımına kadar bunu Antalya’da da görmek mümkün…
Dün Antalya Vali Yardımcısı Halil Serdar Cevheroğlu’nun başkanlığında yapılan toplantıda da açıklandığı gibi artık değişim ve atılım şart…
Ulaşım ve balıkçılık konusunda neler yapılabiliri, sektör aktörleriyle değerlendirip yol haritası çizilmeli…
Yine spor konusunda da öyle…
Önce halkımızı denizle barıştırmalı, sonra da su sporlarında atağa geçmeliyiz…
Ama tüm bunlardan önce deniz kirliliği konusunu kabullenip mücadeleye koyulmalı…
Çünkü maalesef geçtiğimiz günlerde muhabirimizin yaptığı haberde de belirtildiği gibi yetkililer kirliliği kabul etmiyor…
Rakamlara ve analizlere göre denizimiz kirli değilmiş…
Oysa görünen gerçek, raporlara bile girmiş…
İşte balıkçılığa ilişkin dün bir kamu kurumunun sunduğu rapor…
Yeter artık denizlerimizi kaybetmeden, balık neslini yok etmeden, balıkçıları küstürmeden yüzümüzü denize dönüp, sorunlarla yüzleşelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.