Hayat zaten yeterince zor. Onu daha da zorlaştıracak ve şu kısacık ömrümüzü zehir edecek takıntılı insanlarla takılmayın derim ben. Naçizane düşüncem; onlardan mümkün olduğu kadar uzak durmak! Çünkü gerçekten sıkıntı verici bir süreç yaşanıyor onlarla iletişim kurmak zorunda kaldığınızda.

 

Peki nedir “ takıntı” illeti? Uzmanlara göre: “ Biz istemeden aklımıza tekrar tekrar gelen, sıkıntı veren ve aklımızdan çıkartmakta zorlandığımız düşüncelere, saplantı, takıntı (obsesyon) deniyor. Araştırmalar takıntılı (obsesif) kişiler için, her 100 kişiden 2 ya da 3’ ünde, bu takıntıların hastalık boyutunda olduğunu söylüyor. Aslında bu daha da yüksek bir sayıdır bence. Çünkü çoğu takıntılı kişi, bunu öyle kolayca dile getirmiyor. Bazen takıntılı davranışları hemen anlayamıyorsunuz. Ama sonra anlamsız bir biçimde tekrarlayan bu davranışlar sıklaşınca, obsesif kişinin yakınındakiler giderek bu durumdan daha fazla rahatsız olmaya başlıyorlar. Hiç başınıza geldi mi bilmiyorum ama ben takıntılı kişilerle iletişimin zorluklarını ve dayanılmazlığını deneyimlerimle yaşamak zorunda kaldığım için biliyorum, ruh sağlığınızı korumak istiyorsanız, onlardan uzak durun derim. Neden mi?

Kimi mikroplara ya da pis bulduğu şeylere karşı takıntılıdır. Hiç durmadan ellerini yıkar, ya da elini hiç bir yere dokunduramaz. Kimi de yapması gereken bir şeyi yapıp yapmadığından emin olamaz. Ocağın altını kapattımmı? Kapıyı kilitledim mi? Fişi prizden çektim mi? Ya da elektriği kapattım mı? Gibi bir sürü tedirginliği bir arada yaşarlar ve size de yaşatırlar! Bu tür kişilerin kendilerine veya başkalarına zarar verme korkusu, hastalıklara yakalanma korkusu, abartılı ölüm korkusu, çevresindeki insanları çileden çıkaracak boyuttadır. İçlerindeki o saçma sapan abartılı dürtüleriyle, sizi de yönetmeye çalışırlar! En kötüsü de çok ısrarcıdırlar! Bu inatçı ve laftan anlamaz ısrarcılıkları, insanı delirtebilir! Eşyaların ve nesnelerin düzenini, nasıl olması gerektiğini aynı ısrar ve saplantıyla size kabul ettirmek, etmediğinizde nedenlerini dinlememek ve sabit fikirle ısrar etmek, onların değişmez ve belki de değiştirilemez özellikleridir amatakıntılılarla yaşayanları emin olun canından bezdirir. Sakın uyum sağlamak, ya da sakince ikna etmek yollarını da denemeyin. Çünkü tecrübeyle söylüyorum bir faydası olmaz! Tam tersine sanki daha önce o konu konuşulmamış gibi aynı şekilde ve aynı minvalde devam eder. Hani derler ya; “ Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.” Diye. İşte aynen öyle olur ve olan sizin sinirlerinize olur!

 

Anlattıklarım size de çok tanıdık geliyorsa, hemen umutsuzluğa kapılmayın! Önce yakınınızda böyle biri varsa, uzman bir psikiyatriste götürün. Teşhis konulduktan sonra bile inkar yoluna gidecek ve takıntıları konusunda haklılığını ispatlamaya çalışacaktır takıntılı. O yüzden iyi bir uzmana götürün. Çünkü durumunu takıntılıya kabul ettirmek ve tedavi etmek onun işi. Eğer ben halledebilirim diyorsanız; çok yakında ona benzeyebilirsiniz! Hatta giderek, sizin takıntınız da, o olabilir. Onun İçin kendinizi koruyun bence. Hatta kendinizi kurtarın! Hayat çünkü, o kadar da uzun değil!

 

Hepimizin ufak tefek takıntıları vardır. Ama bu konuda ölçüyü kaçırdığımızı fark edersek, ya da yakın çevremizden uyarılar gelirse, iş daha da derinleşip hastalık boyutuna gelmeden önlem almakta fayda var! Takıntının nedenleri arasında kalıtım faktörünün dışında, yaşanan şoklar, travmalar, bir yakının kaybı, stresli bir olay yaşanması gibi olgulardan da söz ediliyor! Sosyal yaşamı da etkileyen takıntı, takıntılı insanlarla yaşayınca da tetiklenebiliyor! O yüzden diyorum, takıntılılarla takılmayın!