Konyaaltı Belediyesi’ne tekrar soruyorum: Akdeniz Üniversitesi’ne
yurt yapılsın diye tahsis edilen arazilerin TOKİ üstünden bir özel firmaya
devrinden sonra, 500 LÖKÜS konut dosyası size gelmiş olmalı... Bu dosyanın
işlemleri ne sürede bitirildi?
Ha ‘sana ne?’ diyorsanız ona da benim bir cevabım var:
Bir gazete, özellikle
de bu gazete, halk adına konuşur veya yazar… cevap verirseniz ne ala...
Yoksa…
Cehennem buz tutana
kadar her hafta sormaya devam edeceğim.
Gelelim asıl konumuza: Ne olacak bu ABD’nin hali… şimdi
birlikte bu demokrasi ve uygarlığın güç kaynağı diye ilan edilen ülkenin geçmişinde
ki karanlık noktaları aydınlatalım.
Daha önce de yazdım; Amerikan kimliğinin ve dolayısıyla
tarihinin oluşması -kışkırtmalar- üzerine inşa edilmiştir.
Ülke kademe-kademe büyümüştür. İlk bağımsızlık savaşını
veren 13 koloni Atlantik kıyısında ki bölgelerdi, zamanla içerlere doğru
ilerlenmiş, sırasıyla İspanya’nın, Napolyon’a terk ettiği topraklar satın
alınmış (ki bugün üstünde 14 eyalet var) sonra güneyde ki zayıf Meksika’dan
Teksas ve Kaliforniya araklanmış, sonra Ruslardan Alaska sayın alınmış ve en
son Havai adaları ile iş tamamlanmıştır. ABD’nin bayrağındaki 50 YILDIZ 1959 senesinde tamamlanmıştır.
İlginç bir ülke... Mesela dünyaya geldiği sırada tüm dünya
da -cumhuriyet- diye bir rejim nerdeyse yok… Büyük ülkelerin hepsi saltanat ile
yönetiliyor. Oysa bunlar tutmuş cumhuriyet olacağız demişler... Neden?
Öyle ya ilk Cumhurbaşkanı seçilen Washington’a nasıl hitap
edilecek günlerce konuşmuşlar. O günlerde ‘kral, kraliçe, prens, prenses, dük, düşes,
altes, kont’ falan var ve bu sıfatlar yegane yönetici sıfatları.
Bu adama ne denecek?
İşte o ünlü ‘Mr. President’ lafı böyle bulunmuş.
Dedik ya ilginç bir ülke diye...
Mesela; President Washington kaç para maaş alsın konusu
tartışılmış, günlerce… 25 bin Dolar’da karar kılınmış.
Ama o da ne?
Mr. President ‘Ben bu parayı almam!’ diye tutturmuş.
Neden:
‘E ben zaten zenginim
denizde kum ben de para’ demiş. (Doğru, adam o günlerin bilinen en
zenginlerinden biri. Han-hamam-köle, tarla tapan sınırı yok)
İkna olmuyor
Sonunda birkaç ak
sakallı gelmiş ve ‘Bu parayı alman lazım, çünkü biz halka Başkanlık makamı
yalnızca zenginler içindir diyemeyiz, savunduğumuz bütün değerlere ters gelir
ve daha da beteri dersek bizi oyarlar.’ diyerek ‘Mr. President’i ikna etmişler…
… ‘ZOR OLAN GELECEĞİN GÜNAHLARININ HESABINI VERMEK!’
Bir İsevi arkadaşım ‘Bu günah çıkarma işi ne menem bir şey?’
diye sorduğumda verdiği cevaptan…
Amerika hikayesine devam edeceğiz gazetemizin sayfaları yer
verdiği sürece…