Uzmanlara göre, 2050 yılına vardığımızda, dünya nüfusu 10 milyar oluyor. Ülkemizin nüfusu ise 100 milyon civarı olacak.

    Bu durumda iktidarlar ve muhalefette olanlar bir çalışma yapıyor mu?. İnsanlığın en önemli yaşam ihtiyaçları, Hava, Su ve de gıda olduğunu düşünürsek, ormanları ve su kaynaklarını muhafaza etmemiz gerekiyor.

    Her yapıllan projede rant düşünen günümüzün aç gözlü insanlarından böyle ileri görüşlü hazırlıkları malesef ben artık bekleyemez oldum.

    Başımıza gelenlere bakarsak, orman yangınlarında etkin bir hazırlığımız olamamış. Ormanlık alanların uygun yerlerine karakollar kurup gerekli araç gereçleri konuşlandıramamışız. Kurulan bu karakollarda yeterli personel bulundurup, yangınlara anında müdahale edebilmeyi düşünememişiz.

    Akarsuların, göllerin kuruduğu son yıllarda konu uzmanlarına kulak tıkamışız. Yeraltı sularının neden kaybolduğunu merak etmemişiz. Akarsuların yönlerini değiştirmişiz veya önüne setler çekip HES’ler yapmışız. Yeraltı sularını kullanma konusunda çiftçilerimizi bilinçlendirmemişiz.

    En önemli yaşam ihtiyacımız olan gıda üretimi konusunda yararlı ve kalıcı tarım politikaları geliştirememişiz. Bir sezon buğday eken çifçi öbür sezon ayçiçeği eker olmuş. Domates, biber, fasulye yetiştirenler maliyetler yüzünden ekmez olmuş. Geçmiş dönemlerde GDO’lu ürünler ve suni gübrelerle toprakları öldürür olmuşuz. Üstelik bu şekilde yetişen ürünleri yiyen milletimizde hastalıklar artmış. Yani devletimiz vatandaşlarını layıkı ile koruyamamış.

    2050 yıllarında, milletimiz ne yiyip içecek ?. Planlama yapılıyor mu?. Benim hatırladığım kadarıyla Devlet Planlama Teşkilatı vardı. Şimdi yokmuş. Gelecek planlamalarını, siyaseten görevlendirilmiş bakanlar ve memurları mı planlıyor, bilemiyoruz.  

    Eğer 30-40 yıllık planlamalar yapılabiliyorsa sığınmacıların, 250 bin dolara mülk alıp vatandaş olan yabancıların ve de kendi devletimizin izniyle kabul ettiğimiz göçmenlerin ülkemizin demokrafik yapısında ne gibi değişikliklere sebep olacağı hesaplanıyor mu?. Para gerekli belki ama, huzuru malesef satın alamayız.

    En iyi üretenler olarak düşündüğüm yörüklerin, şimdilerde layıkıyla hayvancılık yapamadığını, orman alanlarına giremediklerini, mera alanlarına ayak bastı parası ödemek durumunda kaldıklarını basından ve sosyal medya paylaşımlarından öğreniyoruz. Geçtiğimiz Kurban Bayramında, kurbanlıkların neden yüksek fiyattan satıldığını merek eden var mı?

    Pazarlardaki en basit sebze ve meyvenin pahalılık sebebini araştıran var mı? Veya ne gibi önlemler düşünülüyor.

    İşin özü, geleceği planlayamıyorsak, hesapsız kasap için söylenen masat benzetmesi gerçek olacak.