‘Bir anlaşmanın ne zaman uygulanabilir hale geldiğini açıklayan Latince deyim.’

Yani hani ünlü, çok ünlü, köşe yazarları diyor ya; NATO’nun 5 maddesi falan (ortaklardan biri saldırıya uğrarsa diğerleri ona yardım eder vs.)

 

İşte;

 

O maddenin -çokbilmiş- tanımı.

 

Mesela ilk kez 11 Eylül saldırılarından sonra ABD için uygulandı. (her ne kadar ortada taarruz eden bir devlet falan yoktu ama kıçı kırık, beş para etmez, yarı deli, dinci bir terör örgütüne bütün NATO savaş açmıştı)

 

Dün, 9 Mayıs günü Ruslar için çok önemli bir anma günüydü; memalik-i Osmaniye’nin, Rusçu ve anti-Rusçu tayfası bir sürü laf döktürecek. (bu yazı Pazartesi günü kaleme alındı)

2014’lerde Sırbistan Dış İşleri Bakanı bir adamcağız, bir teori atmıştı ortaya;’ Büyük Savaşın (1914-18) esas nedeni İtalyanların Tripoli’ye askıntı olmasıdır ‘diye. Tripoli dediği Libya, tarih 1911, Malum İtalyan ordusunun o zaman Osmanlı hakimiyetinde olduğu sanılan Libya topraklarını istila etmesi meselesi.

 

Bu adama göre orada yenilen Osmanlının zor durumunu gören Balkan devletçikleri; ‘Aa bak, elin oğlu neler yapıyor? Biz ne bekliyoruz!’ demişler ve bize yüklenmişler.

 

Böylece olgunlaşan Balkan devletlerinin hepsi ‘büyüklük’ hevesine kapılmışlar.

 

Ve ortaya yırtık dondan çıkar gibi;

 

Büyük Sırbistan, Büyük Bulgaristan, Büyük Yunanistan falan çıkmış.

 

Kimse de bunlara ‘Lan oğlum küçücük bir Balkan coğrafyası bu kadar ‘büyük’ nereye böyle ‘ dememiş.

 

E, zaten Rusya Çarlığının öteden beri var olan Slav sevgisi böylece iyice bir -gübrelenmiş- derken olaylar olayları kovalamış ve ortaya nur topu gibi bir dünya savaşı çıkmış.

O tarihlerde Fransa ve Rusya kanka vaziyetlerinde. Fransa bakmış ki Rusya bu Slav davasını fazla ciddiye alıyor,  yaptıkları anlaşmaya göre yazımızın başlığı olan Latince durum var.

 

Yani; eğer Rusya, Slav çıkarları adına Avusturya-Macaristan imparatorluğuna dalarsa, Almanya da ona girişecek,  Fransa da Rusya’nın arkasını kollayacak. Ne demek bu? Fransa Casus Foederis namına savaşa girecek. 

 

Fransız Dış İşleri Bakanı demiş ki; ‘bak ayağını denk al ben Balkanlar falan adına kanımı akıtmam haberin olsun!’

 

(Rusya pek ciddiye almamış, niye alsın ki bu Fransız, müzakere ettikleri 16. Dış İşleri Bakanıymış!)

 

Şimdi bu kadar lafı niye ettik?

 

Hep denir ki İlki olmasaydı İkincisi de olmazdı.

 

Neyin?

 

Dünya savaşlarının.

 

Oysa Rusya tarihine baktığımızda Bu ilk savaşın pek esamesi okunmuyor varsa-yoksa İkinci savaş.

 

Ona da ‘Büyük vatan savaşı’ diye tumturaklı bir ad vermişler…

 

Ama haksız değiller 27 milyon insanını kaybeden Rusya bir şekilde o yitiklerin anısını onurlandırmak zorundaydı.

 

Peki İkincisinde ‘büyük’ olan birincisinde neden ‘büyük’ değil…

 

İkincisi ‘vatan’ savaşı da, birincisi Pazarcı kavgası mı?

 

Onu da haftaya anlatalım.