8 Mart 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' olarak anılır. Ama sadece çalışanlar değil, bütün kadınlar emekçidir. Evde, tarlada, dışarda, kadın aslında her yerde çalışır, emek harcar. Ama kadın emeği, her nedense yok sayılır, yeterince değerlendirilmez!

Oysa bir kadının, günümüzde yapamayacağı, başaramayacağı hiç bir iş yoktur. Çoğu kez erkeklerden daha başarılıdır kadınlar. Üstelik, bazı kültürlerde zayıf olduğu iddia edilse de, erkeklerden daha güçlü ve dirençlidir onlar. Kadın yaratıcı ve pratik bir zekaya sahiptir ve her durumda en iyi çözümleri kadınlar bulur.

Yoksul evlerine bakın, kadın ne yapar eder, çocuklarının karnını doyurmaya çalışır. Yoktan var edendir aileyi. Hani derler ya; 'Yuvayı dişi kuş yapar.' diye, doğrudur aslında. Bilinenin aksine kadındır evin temel direği. Ama erkek egemen toplumlarda, kadın olmak zor iştir!
'Kadın olmak çok zor bir iştir, çünkü erkeklerle uğraşmak zorundadırlar.' diyor Joseph Conrad.
Kadını zayıf, erkekten izin almak zorunda olan insanlarmış gibi gören, anlayış ve kültürler; dünyamızın en gerici ve en köhne fikirlerini barındıran ataerkil toplumlardır. Günümüzün uygar toplumlarında, kadın_ erkek eşitliği artık tartışılmaz bir gerçek olarak kabul edilmiştir!
'Kadının zayıflığına dayanan kültürel şartlanmanın sebebi, kadının güzelliğine duyulan saplantı değil, kadının sadakatine duyulan saplantıdır.' diyen Naomi Wolf önemli bir gerçeğe vurgu yapar.
Oysa günümüz özgür kadınlarının hayata bakışı, kimseden izin almadan, kendi kararlarıyla, yaşamını sürdürmesine olanak sağlar! Bu yüzden:
'Soru bana kimin izin vereceği değil, beni kimin durdurabileceği! ' diyor Ayn Rand, meydan okurcasına…
'Kendi bedenine sahip olmayan ve bedenini kontrol edemeyen bir kadın özgür değildir. Ve hiçbir kadın bilinçli olarak anne olup olmamayı seçene kadar kendine özgürüm dememelidir.' diyor Margaret Sanger’ de…
Kadın emeğinin hem evde, hem de iş yerinde değersizleştirilmesi, erkeklerle eşit işe eşit ücret alamaması, yönetimde ve siyasette, kadının yerinin daha az olması, günümüz dünyasının hala en önemli sorunlarından biridir ve çözülememiştir!
Bu konuda kadının sesini yükseltmesine ve itiraz etmesine tahammülü olmayanların, kadını suçlayan, dışlayan ve yaftalayan tutumları da utanç verici boyutlardadır!
'Ben hiçbir zaman feministin ne olduğunu anlayamadım. Ancak şunu biliyorum ki; beni kapı paspasından ayıran duygularımı açıkladığımda, insanlar bana feminist dediler.' diyor Rebecca West.
Öcü gibi gösterilmeye çalışılan 'feminizm' hakkında Margaret Atwood’ da şunları söylemiş;
'Feminist size bağıran mutsuz insan anlamına mı, kadınların insan olduğuna inanan kişi anlamına mı geliyor? Bence ikincisi, bu sebeple ben de feministim.'
Kadınlar kendi gerçeklerini söylediklerinde, onları tehlikeli bulan erkek egemenler, günümüzde bile kadınları susturmak için, suçluyorlar!
'Bana vahşi ve tehlikeli bir kadın olduğumu söylediler. Ben gerçekleri söylüyorum. Gerçekler de vahşi ve tehlikeli.' diyor Nawal El Saadawi.
Dünyayı yaşanabilir kılacak olan kadın emeğinin ve kadınlar tarafından yönetilen güzel bir dünya hayalinin, gerçeğe dönüşmesi mümkün. Yeter ki isteyelim. 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' kutlu olsun.