Siz bir metropolün seçimi ile aylarca
uğraşadurun. Bakın uzun vadede elalem nelerle uğraşıyor.
Şöyle bir spot okudum Euronews’te. “Bilim
insanları, Grönland ve Antarktika'da buzulların erimesinin hızlanması
nedeniyle, küresel çapta su seviyesinin tahmin edilenden daha fazla
yükselebileceği, bunun da yüz milyonlarca insanı yerinden edebileceği
uyarısında bulundu.”
Ergenekon geldi aklıma. Yok, yakın zamanın
çakma operasyonu değil bu. Atalarının Orta Asya’dan geldiğini söyleyenlerin; o
atalarını yerinden yurdundan eden göçlerin “iklimsel” olduğu anlatılır ya, o
Ergenekon.
1990 yılı Ocak ayı başından 1992 yılı
Aralık ayı sonuna kadar 3 yıl Yeni İleri Gazetesi’nin “gece sorumlusu” olarak
çalıştım. O süreçte öncelikli görevim Anadolu Ajansı’nın teleksini takip etmek.
Bizim sayfaya girebilecek haberleri ayırmak. Onlara yeniden başlık bulup,
haberin boyutuna göre 1, 2 hatta 3 tane 4 daktilo satırı spot yazmak. Zaten
akşam geçen haberler bi sonraki günün iç sayfalarını doldururdu. Önemli bir
haber geçerse, Genel Yayın Müdürümüz Abdulkadir Kalender’e bilgi verilir,
gerekirse gazeteye sayfaya girerdi.
İşte o dönemlerde, Türkiye’de Çevre
Bakanlığı henüz yoktu. Çevre ile ilgili yapılan kaygı verici açıklamalar, “günü
kurtaran” politikacılar tarafından alaya alınırdı, “felaket tellallığı” olarak
adledilirdi.
Ben Akdeniz’i saran “Katil Yosun” olayına
hiç şaşırmadım mesela. Taa o zamanlar bu tehlike yazılmıştı.
Akdeniz’in gittikçe “Kızıldeniz”
ekosistemine geçeceğini de o zamanlar söyleyenler vardı. Antalya’da Şam- Beyrut
ikliminin yaşanacağını, Akdeniz iklimin Karadeniz’e kayacağını, yani
“Çölleşeceğimizi”de o zaman yazan, söyleyen vardı.
Son yıllarda göç denilince akla ye “beyin
göçü” geliyor, ya siyasi sorunların etkisi, yani savaş nedeniyle göç.
Ama bakın, yine uyarı var.
Uzun zamandır dünyadaki su seviyelerinin
2100'e kadar en fazla bir metreden daha az yükseleceği düşünülüyordu. Ancak
uzman görüşlerine dayanarak yapılan yeni araştırma, gerçekte bu seviyenin iki
katına çıkabileceğini ve bu yüzden yüz milyonlarca insanın yer değiştirmek
zorunda kalabileceğini öngörüyor.
BBC'den Matt McGrath'ın haberine göre, yeni
araştırmalar doğrultusunda, pek çok uzman su seviyelerindeki yükselmenin bu
tahminin ötesine geçeceğini düşünüyor. Araştırmacıların görüşüne göre, eğer gaz
emisyonu şimdiki ölçeklerde olursa, dünyadaki su seviyelerinin 2100'e kadar 62
cm ve 238 cm arasında artması oldukça muhtemel. Araştırmanın başındaki isme
göre, en kötü senaryonun gerçekleşme ihtimali yüzde 5, ancak bu senaryo yine de
gözardı edilmemeli.
Uzmanlara göre, bu senaryonun gerçekleşmesi
Dünya üzerinde devasa boyutlarda etki bırakacak. Dünya'nın 1.79 milyon
kilometre karelik bir toprak parçasını, ki bu Libya'nın büyüklüğüne eşit,
kaybedebileceğini düşünüyorlar. Bu toprak kayıplarının çoğunluğu ise, Nil
Havzası gibi tarımsal açıdan çok önemli olan yerlerde gerçekleşecek.