CHP gerçekleştirdiği kongre ile “değişim” dedi. Tabii herkesin bu değişimden beklentisi başka. Gerçi herkesin siyaset uleması olduğu bir kitlede bana ne kadar söz düşer onu da bilemiyorum ama; bir siyasi partinin genel başkanının değişmesi artık sadece partinin kan tazelemesi falan değil. Kemal Kılıçdaroğlu partiyi “Alevi Partisi” haline getirmemek için sahnede oldukça çaba sarf etti ama tabana baktığımızda işte öyle olmadığını, birilerinin şımardığını, birilerinin palazlandığını maalesef gözlemledik.

“Dere geçerken at değişir mi?” diyeceksiniz ki derenin su derinliğine, suyun akıntısına filan bağlı diyeceğim ama böyle değil bence. Bakın Adalet ve Kalkınma Partisi’nde ilçe başkanı istifa ediyor, kongre falan yok. Reis yerine birini atıyor, hep birlikte yola devam diyorlar. Milliyetçi Hareket Partisi'nde ikinci aday yok. Genel Merkez’inin belirlediği adaylarla tek liste seçimlere gidildi. Kongre yapmayan Ak Parti kurmayları, bu heyecanı yol arkadaşı MHP kongrelerinde yaşadı. (Bakınız, bilumum sosyal medya hesapları.)

Aslında olması gereken demokrasinin gereği Cumhuriyet Halk Partisi'nin yaptığı. Ama böyle bir süreçte, tam seçim kaybetmişken zaten sıkıntılı bir süreçteyken kongre yapılıyor. Üstelik yerel seçimin de hemen öncesi. Delege seçimleri, ilçe kongreleri, il kongreleri tamam, genel merkez kongresi tamam. Aylardan Kasım. Aralık, Ocak, Şubat, Mart. 4 ay var yerel seçime. Bu 4 ayda bir an önce parti toparlanıp, bir an önce yerel seçime odaklanmak varken maalesef her boku bilmiş abiler halâ ahkam kesmekte, halâ kendi içinde eleştirmekte. Birbirini yemekten rakibine dişini bile gösteremiyorlar.

Gelelim zurnanın “zırt” dediği yere. Birileri yıllarca Kemal Bey'e yakın durdu, ekibine yakın durdu, tıpkı merkez sağdaki gibi süreçler işledi. Hatta o hale geldi ki parayı veren düdüğü çaldı, parayı veren aday oldu. Tabii ki para alınacak, tabii ki partiye bağış yapılacak. Bunu her parti yapar. Ama burada başka şeyler vardı. Israrla yazıp çiziyorum Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidara gelmek için merkez sağ oylara ihtiyacı olduğunu. Ama ne yapıldı? aldılar parayı, merkez sağın kaşarlarını getirip aday yaptılar.

Şimdi önümüzdeki seçim içinde bu hani “devşirme” diyebilir miyiz bilmiyorum merkez sağ tandanslı kaşarlar önümüzdeki seçimde de parti yönetimine bedelini ödeyip aday olabileceklerini düşünüyorlardı, bütün kurguyu ona göre yapmışlardı ama hesap tutmadı. Kemal Bey ve ekibi gitti. Şimdi diyeceksiniz ki “iyi de grup sözcüsü değil miydi Özgür Özel?” biliyorum merak etmeyin.

Ama bildiğim bişey daha var. Parti içinde bir dinamik yapı var. Kendi içinde bilenmiş bir kitle var. Bu kitle diyor ki “parasını veren aday olmasın, tabandan gelen, örgütün içinden gelen, mücadele eden yani klasik sol yaklaşım insanları aday yapalım.” Bunlar denendi mi? Başarılı olundu mu? bunlara girmiyorum.

Söylemek istediğimiz şu; eğer Özgür Özel “merkez sol” değil de “sol parti” gibi bakacaksa, Parti'nin yönetimine öyle bir anlayış gelecekse, öyle adaylarla yola çıkacaksa o zaman bu paraları bu abiler nereye verirler, ne yaparlar bilemiyoruz. Haaa! Özgür Özel’e verip parayı yola devam ederlerse? İşte o zaman CHP açısından yandı gülüm keten helva.