Son durak Aliağa… Yok, benim için değil. Nizamettin Özmen
Aliağa’da misyonunu tamamladı. Hamdolsun güzel dostlarımız oldu, devam da
etmekte..
BBC Türkçe sayfasında dolaşırken takıldım. Covid-19
salgınında darbe alan turizm sektöründe, dev yolcu gemileri son seferini İzmir
Aliağa’ya yapıyormuş. Malum, bildiğim kadarıyla, Dünyada Hindistan’dan sonra 2.
Gemi Söküm Tesisi, Aliağa’da. Hatta 2013 yılında ben oradayken bir zamanların
ünlü “Aşk Gemisi” adlı dizideki geminin söküm işi devam etmekteydi.
İddia Avustralya medyasından. Covid-19 salgınında dünya
genelinde turizmin ağır darbe almasıyla erken emekliliğe sevk edilen lüks yolcu
gemilerinin hurdalıklarda son bulmaya başladığını ve Türkiye'nin dev bir gemi
mezarlığına döndüğünü yazmış.
“7news” sitesinde salgından önce 200 milyar dolarlık bir
büyüklüğe sahip olan sektörün içine düştüğü durumla ilgili haberde, birçok
geminin son yolculuklarını İzmir Aliağa'daki gemi söküm tesislerine yaptıkları
belirtildi.
Gemiler burada, mobilya ve yedek parça olarak
kullanılabilecek donanımları söküldükten sonra hurda metale dönüştürülüyor.
Haberde bir geminin yüzde 98'inin, bin kadar çalışanın sekiz aylık çabasıyla
hurda metale dönüştürülebildiği belirtiliyor.
Haberde, Aliağa'daki gemi söküm tesislerinin Yunan gemicilik
sektörünün çöktüğü küresel mali krizden sonraki en iyi dönemini yaşadığı, dünya
genelindeki birçok şirketin gemilerini buraya gönderdiği vurgulanıyor.
Habere göre Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği
Yöneticilerinden Ersin Kaptan (Çeviker) "Ne zaman deniz turizmi sektöründe
bir kriz olsa, kriz bizim sektörde tersine çevriliyor. Bu böyle olmaya devam
edecek. Türk gemi geri dönüşüm sanayi, gemi sökümünün tek adresi olacak"
diyor ve sadece Aliağa'da bu yıl milyon ton hurda metal elde edilmesinin
beklendiği kaydediyor.
“7news sitesine” göre, dünyanın en büyük yolcu gemisi
şirketi Carnival'in filosunun yaklaşık yüzde 20'sini elinden çıkarma kararı
aldığını, her biri yüz milyonlarca dolar değerinde olan Carnival Imagination,
Carnival Inspiration, Carnival Fantasy ve Royal Caribbean's Monarch of the Seas
gemilerinin hurda fiyatına satıldığı bilgisine yer veriliyor.
Gemilerin çoğunun ekonomik ömürlerini tamamlamadan 15 yıl
önce emekli edildiği ve bunların sektör tarafından 'yeşil' kabul edilmediği, yani
asbest gibi zararlı maddeler içermediği vurgulanıyor.
Bölgenin 7 yıl önceki hali geliyor gözümün üstüne. Son
derece sağlıksız koşullarda, üstüste hiçte hijyen olmayan ranzalarda yatan,
asgari ücreti “nimet” sayacak kadar gariban işçileri hatırlıyorum.
“İnşallah patronlar kazanınca birazda koşulları iyileştirmek
için çalışıyordur” demekten başka yapacak bişey gelmiyor elimden.