“Şişköfte ve piyaz öncüsü olarak, Topçu Kebap Antalya’nın tarihinde yerini almıştır. 1900’lü yılların başında Kerküklü Mehmet Topçu tarafından kurulan işletme, daha sonra oğulları Halil ve Recep Topçu kardeşlere geçti. Halil Topçu’nun emekliye çekilmesi ile bayrağı Recep Topçu devraldı. Recep Topçu bu mirası 1996 yılına kadar; oğulları, Mehmet, Mesut ve Hakan ile birlikte taşıdı.  2011 yılında, diğer kardeşlerin bayrağı devrettiği Mesut Topçu, bu mirası, dördüncü kuşak oğulları Recep ve Koray ile devam ettirmektedir. Antalya’ya kebap kültürünün Topçu ile geldiğini belirten Mesut Topçu, ‘bu işi hakkıyla yapanlara saygı duyarız. Bizim farkımız bunu dördüncü nesile kadar taşıyabilmek ve yanlış yapma lüksümüzün olmamasıdır’ diyor. Döneri başka bi koku yayıyor, şiş köftesi başka. Piyazı “piyazcı”dakiler kadar güzel görünüyor. Kabak Tatlısı mı, rengi yeter.”

Böyle yazmışız 2013 yılında AESOB için hazırladığımız “Ahde Vefa 2 Antalya’nın Lezzet Durakları” adlı kitaba.

Neden mi geri döndük?

ATSO’dan mesaj geldi, “Tescillenen Antalya Piyazı’nın ilk tescil belgesini Topçu Restaurant alıyor. Davetlisiniz.”

Ardından Orhan Çakmur biraderim aradı “Kahve içemediniz, hadi gel piyaz ye başkanla” dedi.

“Piyaz Antalya’nın kültür mirasıdır. İşin içinde kültür varsa ordayız” deyip düştük yola.

ATSO’nun sevimli Başkanı Davut Çetin, kapıdan girerken piyazı boğazımıza dizecek espri yaptı: “Hergün İnstagram’da yemek paylaşıyorsun, sonra da kilo diyorsun. Olmuyor.”

Geçtiğimiz günlerde kendisini uyarmıştık kilo konusunda. Hee “Kelin merhemi olsa başına sürer.”

Yukardaki alıntının tecrübesiyle Çetin’e başkasının duymayacağı şekilde yanıtını bile bile sordum: “Bunca “piyazcı” varken neden kebapçı Topçu’dayız?

“İlk Başvuruyu yapan işletme. Bunun yanında piyazcılar değil Topçu benim üyem.” Kısa ve net.

“esnaf” dediğimiz kesimin “tüccar- tacir” örgütü olan “Ticaret” odasında olmasının açıklaması vardır. Yasalar elveriyorsa olur. Ama bizi düşündüren tarafı şu: “Piyaz” esnaf işi. Tüccar değil. “Alım-satım değil, “üretim.” Antalya Piyazı’nın Antalya’ya özgü olduğu, coğrafi etiketi çoktan hak ettiği de doğru. Peki AESOB Başkanı karşılama, uğurlama ve toplantılardan zaman ayıramayabilir, piyazcıların bağlı olduğu işkolunun meslek örgütü neresinde bu işin?

Bundan 3 yıl kadar önceydi. Bir esnaf kardeşim “Abi ATSO Tweter, AESOB Facebook” demişti. İki kurum arasındaki “çıta” ya dikkat çekmişti.

Antalya’nın Hibeş’i, Tarhana’sı ve buna benzer birçok değeri var bekliyor. Belki bu sonuç “kalede görülen gol” olarak değerlendirilir ve AESOB tarafından daha kapsamlı bir “tescil” çalışması yapılır.

Kötü mü? Sonuçta Antalya kazanır.

Sahi o törende Hüseyin Çimrin’i neden göremedim?